Çözüm Süreci
Türkiye son 30 yılda terör olaylarındaki kaybı bir savaş zayiatından fazla oldu. 2013 yılın sonunda TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun Terör ve Şiddet Olayları Kapsamında hazırladığı rapora göre; 'Terör nedeniyle son 30 yılda yüzlerce hatta binlerle ifade edilen ve kayıtlara geçmeyen iç infazlar, elamanlarına karşı gerçekleştirdiği kayıtlara geçmeyen öldürme eylemleri ve terör kaynaklı faili meçhuller arasında henüz istatistiklere geçmemiş olanlar dâhil olmamakla birlikte 35 bin 576 kişinin terör nedeniyle yaşamını yetirdi
Bunlar sadece can kaybı
bir de bunun yanında mal kaybı, sosyal erozyon, psikolojik travmalar, ekonomik ve toplumsal kayıpların haddi hesabı yok!..
Hani, bir çocuktan bir canavar çıkaran toplum sözü var ya. Bende diyorum ki, en misafirperver ve âlicenap bir halkı terörist çıkaran sistem
Bakın çok uzağa gitmeden bir örnek verelim; 2012 yılında kasap olarak kutsal topraklara giden Türk hacı adayı kafilesi, Irak'ta vize engeline takılınca geri dönüp Silopide kalmak zorunda kaldılar. Halk o hacı adaylarına kapılarını açtı. Hatta lokantalar yemek paralarını almadıklarını hacı adayları söylediler. hacı adayları, biz buraya gelirken korku içindeydik. Acaba yolumuz kesilir mi, diye endişe duyardık. Gördüğümüz güzel muamele karşısında mahcup olduk dediler.
Bir başka bölgede olsa en basitinde onları meşru (!) yolda soymak, yemekleri iki pahasına satmaya çalışılırdı. Ama burada ticarethane olan lokantalar bile bunu fırsat yapmadan bedava yemek verdiler. Hem de hasım görünmelerine rağmen
Bütün bunları niçin anlattım?.. Silahları bırakın diye yapılan çağrıdan sonra barış sürecinin geldiği noktanın nasıl bir dinamizm üzerine inşa edildiği anlaşılsın diye anlattım.
Doğu halkı bugüne kadar olmayan hiç yapılmayan hizmeti dahi sorun etmedi. Sadece hor görülmek aşağılanmak istemedi. Bir dost eli uzatılsın istedi. Samimi bir dost eli aradı. Bu eli bulduğunda hiç tereddüt etmeden el uzatır.
Çözüm sürecinde HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşın; "Taraflar karşılıklı taahhütte bulundu, hükümet demokratikleşme adımı atacak, PKK artık hazırlığını yapacak. Ancak hükümet zerre kadar umut vermiyor" açıklaması ve Kandilin silah bırakma niyetinde olmaması sürece karşı bir direnç gibi görünse de hükümetin bu konuda atacağı samimi adımlarla halktan gelecek destekle bu direnç kırılacaktır
Süreç, barış tamamdır diyebileceğimiz bir aşamaya geldi.
Bu arada Hükümet, sürecin zamana yayılmasını istemiyor. Bu kapsamda, örgütün silah bırakma kararını süratle almasının, uygulamaların sağlıklı işlemesine katkı yapacağı vurgulanıyor. Silah bırakma çağrısının ardından İmralı ve Kandil'den Nevruz'da verilecek mesajların, gelinen noktayı pekiştirici nitelik taşıması bekleniyor. Nevruz'un ardından atılacak adımlar ise "silah bırakmanın sağlanması ve hemen ardından "eve dönüş"ü içerecek.
Evet, çok az kaldı. Devletin önce inkâr ve yasak ettiği, sonra remileştirdiği ama hiçbir zaman engelleyemediği baharın gelişini müjdeleyen Newruz bu yıl gerçek baharın gelişini, barışın gelişinin müjdesi olacak. Bunun önünde hiçbir engel kalmadı.
Artık şunu açık bir şekilde yazmalıyız. Bu sürecin baş mimarı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve şâhısında AK Partiye teşekkür etmeliyiz. Çözüme katkı sunan HDP ye, bazen sert söylemleri olsa da direniş göstermeyen duyarlı MHPlilere, çözüm sürecinde tutarsız da olsa katkı sunan CHPye ve özellikle süreci sabote etmek için sergilenen 6-7 Eylül olaylarında metaneti elinden bırakmayıp ölen partililere rağmen provokasyona gelmeyen HÜDAPARa teşekkür etmeliyiz
Barışa giden yolda süreçlerin nasıl aşıldığının en iyi özetleyen bir sözle yazımızı sonlandıralım
Rahmetli Necmettin Erbakan : Zor bir yolda yürümek mecburiyetinde olan insanlar, yolda yürümeye başlamadan önce, gönüllerinde ve zihinlerinde yürümek ve yol almak zorundadırlar. Evvela, Bu yolu ben nasıl aşarım? Korkusundan kurtularak yola çıktıklarında görürler ki, yol zor da olsa bir müddet sonra aşılmış yürünmüş ve hedeflenen yere gidilmiştir. İşte o zaman, insanların yüreklerinde, aslında yolun zannedildiği kadar zahmetli olmadığına ve bütün sıkıntılı yolların aşılabileceğine dair bir iman doğar demişti