Özelleştirme Sıkıntısı

Özelleştirme Sıkıntısı

Öncelikle konunun iyice anlaşılması için şunu belirtmekte fayda görüyorum. Ak parti hükümeti ile beraber Türkiye’de birçok anlamda ve alanda olumlu değişiklikler oldu. Ulaşımda, sağlıkta, eğitimde, bürokraside, insani hak ve hürriyetler noktasında… Vs.

Ancak bununla beraber bazı sıkıntılar da olmadı diyemeyiz. Birçok konuda başarılı olan Ak Parti hükümetinin bu konuda başarısız olduğunu söylemek zorundayım. Mesela; devlete bağlı kurumların özelleştirilmesi konusunda çok da isabetli olduğu söylenemez.

Türk Telekom; Ak Parti hükümeti tarafından 2005 yılı Kasım ayında özelleştirme kapsamında şirketin %55 hissesi Lübnan kökenli “Oger Telekom'a” 21 yıllığına devredilmiştir. 6 milyar 550 milyon dolara gerçekleşen devir cumhuriyet tarihinin en büyük ihalesi olmuştur.

Kiraya vermekten kasıt herhalde devletin üzerinde ki yükü hafifletmek ve hizmetin kalitesini yükseltmek idi. Ancak görüldüğü gibi Türk Telekom yeteri kadar hizmetin kalitesini artıramadı ve beklentileri karşılayamadı. En azından Şanlıurfa da durum böyle görünüyor.

Bize gelen şikayetlerde ve aldığımız bilgilere göre; Şanlıurfa’nın birçok eski semtlerinde yer altı şebekeleri çökmüş ve çürümüş durumda… Yeni yerleşim alanlarında ise henüz çok kısıtlı şebekeler kurulmuş.

Ayrıca eski zirai donatımın yeri olan ve Telekom şubesi olarak kullanılan binanın 17 milyon TL’ye satıldığı, Mardin yolu üzerinde bulunan 101 dönüm arazi üzerine kurulu açık ambarında 2 milyon 100 bin TL’ye satıldığı bize gelen bilgiler/iddialar arasında…

Hukukçu değiliz ancak; bildiğimiz kadarıyla Kiralık bir mülkün kiracı tarafından satılamayacağıdır. Bu satışları Türk Telekom kafasına göre mi yapıyor, devlet mi yapıyor, bu işler nasıl dönüyor bilmiyoruz.

Bildiğimiz tek şey; Türk Telekom istihdamı koruyacağını ve hizmette aksama yaşatmayacağını taahhüt etmişti. Bunu beceremediği gibi, süresi az kaldığı halde elinde ki kiralık gayrimenkulleri de bir bir satıyor olması da akıllara farkla sorular getiriyor. Dolayısıyla bunu hangi mantık ve hakla yaptığını kamuoyu merak ediyor.

İkincisi ise; Tedaş ve Elektrik kesintisi durumu:

Tedaşın özelleştirmesi ile vatandaş hizmetin kalitesinin artacağını beklerken bu tam tersine dönmüş durumda! Bugün Şehrimizde gelinen noktada elektrik sıkıntısı had safhada… Şehrin her semtinde ve bölgesinde elektrikle ilgi şikayet ve sıkıntılar var.

Aylardır çiftçilerle Dicle Edaş adeta savaş halindeler, Dicle Edaş son olarak yaptığı açıklama ile çiftçileri tehdit etti dersek abartı olmaz. Edaş yaptığı açıklamada kendi “şartlarına uymayanların elektriklerini Tamamen Keseceğiz” diye uyarıda bulundu.

“DİCLE EDAŞ çiftçilere yönelik başlattığı kampanyadan yaralanmayan abonelerinin elektriğini tamamen keseceğini ve bu aşamadan sonra gerekli bütün hukuki ve ticari aksiyonları yolları kullanacağını açıkladı.”

Şimdi diyeceksiniz Edaş da kendine göre haklı, tabi ki haklıdır, ancak bir hukuk devletinde; devlet/hükümet ve devlete bağlı kurumlar vatandaşlarını mağdur edemezler, onları zarara koyamazlar. Hele bu tamamen zaruri ihtiyaç olan tarıma dayanıyorsa, çiftçiye her türlü kolaylık ve imkan sağlanmalıdır.

Su ve Elektrik fiyatları çiftçiyi zarara koyacak miktardaysa o zaman haktan bahsedilemez.

Tabi ki burada tek suçlu Dicle Edaş değildir. Alt yapıyı tam hazırlamadan, Kurumu özelleştirerek borçlu vatandaşla şirketi birbirine bırakan devlet/hükümet de suçludur. Gözü hiç para vermemekte olan çiftçi de suçludur.

Ancak; yine de tüm bu işlerin ve sıkıntıların çözüm merkezi siyaset ve seçimle iktidara gelmiş hükümettir. Umuyoruz ve temenni ediyoruz ki en kısa zamanda bu sorular netlik kazansın, tüm sıkıntılar çözüme kavuşsun. Ve yukarıda zikrettiğimiz soruların cevabı yetkililer tarafından kamuoyuna açıklansın.