YIKICI OLMAYIN YAPICI OLUN

YIKICI OLMAYIN YAPICI OLUN

Dünyada en kolay şey yıkmaktır. Yapmak ise çok zordur. On gencin eline kazma, kürek, balyoz, yıkım edevatlarını verin bu harap binayı yıkın derseniz, o gençler o binayı bir hafta içinde yerle bir ederler. O binanın yapımına gelince aylarca yapımını bitiremezsiniz. Günlük yaşantımızda böyledir. Müsbet hareket etmek gerekirken, yıkmanın tüm araçlarını kullanarak sanki karşısındakini yok edecek aşkı ile hareket etmek, dil afeti, ırkçılık, elindeki güç silahı ile insanları hizaya getirmeye çalışmak güçsüzlerin anlık tatmin silahlarıdır. Bu tutum ve davranışlar bize fayda da vermez. İyilik varken, kırmadan, dökmeden hakkaniyet içerisinde hareket etmek akıllı insanların vasfıdır. Öfke, tamah, egoizm, çalım, kibir, kıskançlık, haset, Siyonizm taktiği Irkçılık, Dünya perestlik tutkusu, zararlı eylemlerin ve söylemlerin toplumda revaç bulması, bu yanlışların alkışlanması, nedamet duyulmaması insanlık için fiziki darbelerden daha beterdir.

Eline güç, mevki makamlar geçtikten sonra bu saydıklarımı pervasızca yapanların gören gözleri kör, işiten kulakları sağırdır. Ya seçilmiş, ya atanmış  yada sömürerek zengin olmuş kendisini dev aynasında görmek nefsine, şehvetine, şöhretinin tuzaklarına kapılmışlar Toplumun hastalıklı  ruhlularıdır.. Mevkiler, makamlar, saltanatlar geçicidir. Doğum ölümlü dünya doluyor boşalıyor. Dünya İnsanları değirmen gibi öğütüyor. Yıkmak için emek verenler Allahtan korkmayan insan tipleridir. Ülkemiz in sorunları olmakla beraber gidişat iyi değil, bazıları pembe tablolar çiziyor. Halkı yanıltıyor. Başlar kuma gömülü koca vücut görünüyor halkta görüyor. Kimse kimseyi aldatmasın. İpotekli, yanlı, acımasız manşetlerle ne yazık ki, bazı basın kuruluşları da bu yıkım fiiline, fitne tohumunun ekimine su taşımaktadır. Toplumun sorunlarını objektif bir şekilde doğru olarak dillendirmek, yazıya dökmek insanın en doğal hakkıdır. Kendi çıkar saltanatları için toplum fertlerini ayrıştıran söylem eylemlerinden Allah indinde sorumludurlar.

Dürüst siyasetçilerimizden Sayın Bülent ARINÇ toplum fertlerinde olan mağduriyetleri vicdani olarak anlatınca hemen hücuma geçtiler en kolay yapıştırma FETÖ yandaş ile itham ettiler, hızını alamayarak daha akla gelmeyen saldırılarla linç edilmek isteniyor. İktidar partisinden Bir Milletvekili istifa etti, vicdanının sesine kulak vererek aynı konular dillendirdi vay sen misin bunu söyleyen aynı akıbetle Mustafa beyde nasibini aldı. Linçe tabi tutuldu. Rivayetlere göre adaletsizlikten 130 Bin insan yaş kuru karışımı mağdurlukla pençeleşiyor. Aile fertlerini de katın bu mağduriyetler Milyonu bulur. Suç işleyenlere acıma olmasın suçlu cezasını çeksin, mağdurlardan bahsediyoruz. Bu ülkede doğruyu söylemek ne zaman suç oldu. Dün karşı olduklarına bugün kendileri yapıyorlar. Bu saldıranlara, görmezden görenlere tavsiyem ayağınız yere basmıyor. Siz korumalarla korunuyorsunuz bir defa olsun bir araştırma yapın halkın arasına katılın aynel yakin görün mağduriyetler var mı yok mu?

Müslümanlar rotasını şaşırmış kurtuluş için yeni arayışlar içindeler. Bizi boğmaya çalışan Siyonist düşüncelerden yardım dileniyor. Huzurun olması bunlardan olacağına inanılıyor çabalar gösteriliyor. Basın yolu ile halka tepeden bakarak zillet, illet, hain, bay temel bay amigo, particik kelimeleri birleştirici değil ayrıştırıcı oklardır. Bir toplumda veli de olur, deli de… Velilerin görevi delilerin ıslahı için çalışmaktır. Siyaset arenasında dün olduğu gibi bu günde İlkeli siyaseti Milli görüşün tek temsilcisi Saadet Partisi yapıyor. Hem de yerli bir siyaset, Hakkı üstün tutan bir anlayışla, Şahıslar kusurlu olabilir. Milli görüşün 50. Yılında ilkelerden milim sapılmamış. 3 Kasım 2019 Tarihinde Saadet Partisinin 7. Büyük Kongresi yapıldı. Milli gazete dışında ne yerel nede ulusal basında kimse yer vermedi. Miras yedilerin kulakları çınlasın. Ektiği tohumlarla tüm çözülmez sorunlarda çözüm ilkeleri ile elli Yıllık azimli çalışmayı görmemek, yazmamak, burun bükmek en hafifi ifadeyle vefasızlıktır. Siyaseten Ülkenin iç dışta huzur bulması için Sayın KARAMOLLA OĞLUNUN Dillendirdiği çözüm ilkeleri şunlardır. Yeni bir toplumsal sözleşme, Çağrımız dindara ve sosyal demokratlara, Rövanş Cumhuriyeti olamayacağız. Kürt meselesi, hak ve adaletle çözülür. Bu sorunun sadece güvenlik eksenli politikalarda aramak meseleyi anlamamaktır. Bu dava bu sevda bu vatan bizimdir. Semah bizim, halay bizim, horon bizimdir. Munzur bizim Fırat bizim. Kaz dağlar da bizimdir. Madımak da bizim. Robos’ki, Baş bağlar da bizimdir. Yasin Börü, Eren BÜLBÜL, Berkin ELVAN’DA Bizimdir. Öz ilkeler. Savaş değil barış, Çatışma değil diyalog. Çifte standart değil, adalet, üstünlük değil, eşitlik, sömürü değil, işbirliği. Baskı ve tahküm değil, insan hakları ve hürriyet. Fazla söze ne hacet açılmayan kapıların anahtarı bu ilkelerdir. Allah hepimize feraset versin Hakkı üstün tutan anlayışa yardım etsin Hepimiz bir gemideyiz gemi delicilerini etkisiz kılacaksak yazdıklarım açma anahtarlarıdır. Yıkıcı değil, yapıcı olalım. Çünkü her şeyden yüce ezel ve ahir olan Allah var. Vesselam…