Yeni Anayasa da Müslümanların Kırmızı Çizgileri

Yeni Anayasa da Müslümanların Kırmızı Çizgileri

Yapım çalışmaları birkaç kez kesintiye uğrayan ve Meclis başkanının ısrarlı çabaları neticesinde tekrar bir araya gelen yeni anayasa komisyonun bazı üyeleri kırmızıçizgiler çizip duruyorlar. Neymiş bu kırmızıçizgileri? Eski Anayasanın ilk iki maddesi… Peki, bu maddeler, bu Millet’in onayı ile mi getirilmiş? Kesinlikle Hayır. Tam tersi, Milletin iradesine dayalı olan Birinci Meclis’in 1 Nisan 1923 günü fesih edilmesi ile Milletin hiç bir iradesine başvurmaksızın; sadece Batılı efendilerinin emri üzerine, üyeleri yine efendilerinin istediği toplama Meclis üyeleri ile bir anayasa oluşturdular. Ve söz konusu bu anayasa maddeleri, o günlerden bu günlere; askeri darbeler eşliğinde dokunulmaz anayasa maddeleri olarak 76 yıldır kırmızıçizgiler, ifadeleri ile dayatılıyor!

Ne zamanki belli bir oranda Millet’ten vekâlet almış olan bu Meclis, sivil bir anayasa yapmaya yöneldiği zaman; laik kesim, Milletin hiçbir şekilde, irade ve katkısı olmadan tamamen askeri cuntaların dayatması olan bu anayasanın, mevcut ilk iki maddesi için, ‘Bunlar Kırmızıçizgilerimizdir’ deyip avazları çıktığı kadar bağırmaya başladılar! Peki, Müslümanlar soruyor size; söyler misiniz, siz kimsiniz ve koskoca 80 milyonluk Türkiye’nin % 90’nı Müslüman olan bir halkın yetkisini kimden aldınız da yetkili gibi kırmızıçizgilerden bahis ediyorsunuz. Yani yüzdelik olarak 72 milyon Müslüman size yetki vermemiştir ve vermeyecektir. Sizler ancak İslam karşıtı olan efendilerinizin emirlerini yerine getirmektesiniz. Artık halk bunun farkına varmıştır.  Mevcut Anayasa’nın ilk iki maddesi nedir?
İlk maddesi, “Devletin idare şekli Cumhuriyettir” ibaresi. Bu ülkede, bu maddeye karşı çıkacak bir Allah’ın kulu olmadığı halde; ne hikmet ise “Biz Cumhuriyeti yıktırmayız” deyip ortalığı velveleye veren bir avuç batıl inançlı azınlık!
İkinci madde de ise Başkentin Ankara oluşu, İstiklal marşı, bayrağın şekli, sosyal hukuk devleti oluşu ve laiklik ilkesidir.
Şunu iyi anlamış durumdayız ki bunların dertleri, ne Cumhuriyet, ne Başkent, ne Bayrak ve İstiklal Marşı ve ne de sosyal hukuk devletidir. Tek dertleri var, o da kendi kıt akıllarınca yorumladıkları artık demode olmuş, Dünya’da itibar görmeyen ‘Laiklik’ İlkesidir.
Diğer bir ifade ile bunlar; Cumhuriyet, Bayrak, İstiklal Marşı, Adalet, Ankara, Sosyal Hukuk Devleti denince, sadece üzerinde bu Millet’e zülüm ederek geldikleri bir ‘Laiklik’ kavramını anlıyorlar! Bütün arzuları, vesayetçi, darbeci bir ara rejimin oluşması ile hak etmedikleri sindirme ile alacakları bir yetkiye kavuşmuş olmaktır! Cumhur, kendilerine hiçbir zaman yetki vermediği için, normal Cumhuriyet rejimine karşı olan bu zorba; darbeci, vesayetçi ara rejimlere, sözüm ona ‘Cumhuriyet’ deme cesaretini gösteriyorlar! Bunların tek dertleri, istek ve arzularına set çeken Allah’ın Dinine karşı olan düşmanlıklarıdır! Bunu da “Laiklik” maskesi altında bu kadar yıldır Müslümanları değişik sistem ve yöntemlerle sindirerek yapmışlardır.

Zorba ve dayatma despotluk alışkanlıkları onları bazı hayallere sürüklemektedir. Bir avuç azınlık 72 Milyon Müslüman’a hüküm etme hayali, ötekileştirme hayali. Müslümanlara gerici damgasını tekrar vurma hayali. 72 milyonluk şu toplumu köle yerine koyma hayali V.S. İşte bu hayallerini gerçekleştirmek için kendilerine kalkan yaptıkları laiklik ilkesini kullanmaktır.
İşin asıl hakikati olarak, yeni anayasa yapımında yeni kırmızıçizgiler çizmek, bu Milletin en tabii hakkıdır. “Halkın kırmızıçizgileri” 1-Hiçbir şekilde Milletin onayına başvurmadan, 1937 ‘deki Anayasa’ya yerleştirilen ve askeri darbelerle bu güne kadar getirilen; ‘Laiklik İlkesi’nin mutlaka referanduma götürülmesi gerekir. Millet, onay vermediği takdirde ki, büyük bir ihtimalle vermeyecektir. Bu durumda, yeni anayasada artık bu ilkeye yer verilmemelidir.

2-Her şeyi yoktan var eden Allah’ın tanzim ettiği ve insanlık fıtratının ana organizasyonu olan İslam’ın, 1924 Anayasasının 2. Maddesi olarak Anayasada; “Devletin Dini İslam’dır” şeklinde yer alan tanımlaması, tekrar asıl yerine tevdi edilmelidir.
Bu şekilde, % 90’nı Müslüman olan bu Milletin Devleti, ‘dinsiz olma’ statüsünden mutlaka çıkarılmalı ve hiçbir yasa, Milletin bu ana değer yargısı olan Dini Mübin-i İslam’a muhalif bir yapıda yapılandırılmamalıdır. Ve kısmen de olsa başarılı oldular, özellikle gençleri İslam’dan uzaklaştırmayı alkol, uyuşturucu zina, metres hayatı, kumar ve daha ne çirkeflikler bunların eserleridir. 3 Evrensel insan hakları olan İnsanın, hak ve onuru bu anayasanın ana karakteri olmalıdır.

Bu Milletin her bireyinin “Benim Anayasam” diyebilmesi için anayasanın ırk, din, dil, renk ayrımına yer verilmemesi gerekir. Dolayısıyla, Millet-i İslam olan bu halkı ayrıştıracak, bölecek hiçbir ırkçılık, kavmiyetçilik ve ulus ismi bu Milletin anayasasında yer almamalıdır. Şu çok iyi bilinmelidir ki; artık hiçbir dayatma, hiçbir zorbalık ve oldubitti karşısında bu Millet artık kulaklarını tıkayıp gözlerini kapamayacaktır! Yandaş medyaları ve “Sözcü”leri olsa bile...