Yargıtay'ın İbadethane kararına, Urfalı aleviler; Fetva verme
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin Cami dışında ibadethane olamaz kararına Alevi Kültür Dernekleri Şanlıurfa Şubesinden tepki geldi. Dernek Başkanı Kemal Atalar, Yargıtay Hukuk Dairesi Mahkememi... Yoksa Fetva Yerimi? diyerek tepki gösterdi
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin Cami dışında ibadethane olamaz kararının ardından cem evlerinin ibadethane olarak kabul edilmemesine Alevi Kültür Dernekleri Şanlıurfa Şubesinden tepki geldi.
Dernek Başkanı Kemal Atalar, Yargıtay Hukuk Dairesi Mahkememi... Yoksa Fetva Yerimi? diye göndermede bulundu.
Alevi Kültür Dernekleri Şanlıurfa Şube Başkanı Kemal Atalar, yaptığı yazılı açıklamada, Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin herhalde kendini, Şeriatla yönetilen bir ülkenin mahkemesi ve bu ülkenin Din işlerinden sorumlu organı olarak sandığını belirterek, şu ifadelere yer verdi;
Burası Türkiye Cumhuriyeti ve O mahkemenin kuruluş, vazife, salahiyet ve yetkileri de TC, Kanunları ile yani Laik Yönetim anlayışı çerçevesinde gözleri görmeyen,( Birilerine bakarak değil ) aklı ve vicdanı ölçüsünü elden bırakmadan karar veren ve laik yönetimle yönetilmekte olan TC ülkesinin tarafsız, her inanca eşit mesafede olmak zorunda olan fetvalar üretmeyen, birilerinin kılıcını çekmeyen bir üst hukuk mahkemesi olduğunu ve bir gün bu hukukunda toplumdaki her inançtan, renkten insana lazım edeceği unutulmadan, kararlarını irdeleme ve inceleme ile kendi yetkisi içinde kalarak vermeli.
Kendi yetkisini aşarak, başka bir kurumun görev alanına girip karar vermek ve fetva çıkartman hukuk ve laik olduğu iddia edilen ve vicdanlarında, görevlerine Başlarken verdikleri yeminlerine sadık kalarak tarafsız, bağımsız, kimsenin esiri ve hamisi olmadan kendileri ile ilgili konularda karar vermek zorunda olduklarını unutmadan hareket etmeleri ve görevlerini suistimal etmemeleri gerekir.
75 Milyonlu bir ülkede ve Türkiye Cumhuriyetindeyiz diyen Atalar, açıklamasında şunları kaydetti;
Bu ülke de Demokratik, Bağımsız, laik bir Hukuk Devleti ise bu kainlerin gereklerine göre, bu ülke sınırları içerisinde yaşayan her inançtan, ırktan insanların yaşam biçimleri, inanç biçimleri ve ibadet yerleri hakkında karar verme yetkisi sadece ve sadece o inancı yaşayanlarındır, Hele hele Anayasada da böyle bir ibadet hane yeri tanımı yokken, ahkam kesmenin de hiç mi hiç anlamı yoktur.