Yaratılış Gayesinin Şuurunda Olmak
Hesap gününde hayatımızı nerede ve ne şekilde harcadığımız bizden sorulacaktır.
Allah’u teala’nın mutlak olarak imtihan etmek ve kendisine kulluk etmemiz için bizi yarattığını ve israfı, kat’i nassla (kesin, sağlam delillerle) yasakladığı sabittir.
Allah’u telala buyuruyor: “Ey Âdemoğulları, her mescidin yanında zinetinizi alın, yiyin, için israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (Araf süresi 31)
Görüldüğü gibi Allah’u taala israfı yasaklamış ve israf edenleri sevmediğini beyan etmiştir.Allah’u telala sadece mallarını israf edenleri değil, Ömürlerini, kabiliyetlerini ve mesailerini İslam’a uymayan yerlerde ve alanlarda harcayarak tüketen müsrifleri de sevmez. Aslında hayatın israfı, malın israfından daha tehlikelidir. Çünkü kaybedilen mal kazanılabilir; fakat kaybedilen hayat/ömür/zaman/vakit asla kazanılamaz.
Bu yüzden hayatımızın kıymetini bilelim. Eğer kendimize düşman değilsek yaratılış gayesinin şuuruna erelim. Niçin yaratıldığımıza bakalım ve ona göre düşünelim.Yüce Allah buyuruyor: “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yaratım.” (Zariat 56)
İslami eğitime önem veren, Salih emelde bulunan, Yüce Allah’ın otoritesinden başka otorite ve O’nun hükümlerinden başka hüküm tanımayan bir Müslüman’la, hayatı sadece bu dünyadan ibaret bilen, bu dünyanın yalancı/geçici/aldatıcı mal-mülk, makam-mevki ve lezzetlerinden başka hiçbir şeyi bilmeyen/görmeyen insan birleşemez/aynı olamaz.
İslam’ın, dünya gerçeklerinden haberi olmayan, şuursuz, kimliksiz ve kişiliksiz kalabalıklara ihtiyacı yoktur.
İslam yaratılış gayesini bilen ve bu şuurla hareket eden Müslüman kişiye önem verir. Unutmayalım ki İslam kişilerle değil, kişiler İslam’la şeref ve onur sahibi olurlar.
İnsan ne kadar Allah’a kul olur, ne kadar Kur’an ve sünnete uyarsa, o kadar yücelir ve o kadar insanlara faydalı olur.
Yaratılış gayesinin şuurunda olan insanlar; kimseye zarar veremezler. Çünkü yüce Allah’ın şu emrinden korkarlar; “Bunun için İsrailoğullarına şöyle yazdık: "Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse (ölümden kurtarırsa) bütün insanları diriltmiş gibi olur". And olsun ki, onlara belgelerle peygamberlerimiz geldi, sonra buna rağmen, onların çoğu yeryüzünde taşkınlık edenler oldu.” (Maide 32)
Tüm değerleri rafa kaldıranlar, haksız yere insan katledenler, İslam ve Kuran-ı kendi egosuna uydurmaya çalışanlar, insanların haklarını yiyenler, İslamiyet adına ırkçılık yapanlar, şirk, küfür, tağut, cinayet, açlık yoksulluk, haksızlık, fitne ve fesat çıkaranlar ve tüm bu gayri İslami hareketlerden haberi olmayanlar; yaratılış gayesinden uzak, Allah’ın emirlerini hiçe sayan veya içlerine sindirememiş olanlardır.
Yaratılış gayesi zaman ve mekân bilmez, rüzgâra göre yön değiştirmez. Yaratılış gayesinin şuurunda olanlar Allah’u Teala’nın Kitabı Kur’an’a dayanmayan/kaynağını vahiyden ve Resulullah’ın sünnet–i seniyesinden almayan hiçbir şeye itibar etmezler.
Müslümanların yaratılış gayesini unutacak veya kenara atacak bir hakkı, bir zamanı, bir anı dahi olmaz/olamaz. Bu, böyle bilinmelidir.