Yanlışa Teknolojik Tepki

Yanlışa Teknolojik Tepki

Medya büyük güç. Demokrasilerde dördüncü güç. Hatta bazen birinci.

            Çok önemli. Gerek dünyada, gerek ülkemizde büyük hizmetlere vesile oluyor. Medya olmasaydı Irak’taki, Filistin’deki insanlık dışı uygulamaları bilebilir miydik? Medya olmasaydı ülkemizdeki büyük dönüşüm gerçekleşebilir miydi? Şu gazetelere ve internete düşen belgeleri, görüntü ve ses kayıtlarını düşünün bir.

            Ancak medya kuruluşları ve mensupları bazen bu gücü çok yanlış işlerde kullanabiliyor. Dünyadan, ülkemizden ve ilimizden buna dair pek çok örnek vermek mümkün.

            Bu yüzden medya hem herkesin sığınağı, hem de herkesin korkusu. Medya mensupları bazen kahraman oluyorlar, bazen de herkesin nefretini çekiyorlar.

            Medyanın bu olumsuz tarafını törpülemenin bir yolu yargı ise, belki daha etkili bir yolu da halkın tepkisi. Çünkü nihayetinde medya, yaptığı işi para için, en azından para ile yapıyor. Para kazanmanın yolu reklamdan, reklam almanın yolu da yazılı basında tirajdan, televizyonda reytingden, internette ise hit/tık’tan geçiyor.

            Medyayı yanlış işlerden korumanın, dizginlemenin bir yolu o gazeteyi almamak, o televizyon kanalını izlememek, o siteye girmemek. Fakat geniş kitlelerin organize olmaları ve bu tür ortak tepki göstermeleri pek mümkün olmuyor.

Daha etkili bir yol tepkiyi, telefon, faks, mesaj ve yorum şeklinde göstermek.

            Bu tür tepkilerin nasıl etkili olduğuna dair çok örnek var. En son örnekte Türkiye’nin en büyük/iri gazetesinde onyıllardır başyazarlık yapan birinin istifa etmek zorunda kaldığını gördük. Kısa bir süre önce de bir inanç grubuna yönelik hakaret içeren sözleri üzerine çok ünlü bir şhowmenin programına son verilmişti. Her ikisinin de özür dilemeleri bile onları kurtarmaya yetmedi.

            Öyle riskli, masraflı bir iş de değil.

            İki satır yazı, bir telefon veya e-posta mesajı, belki 5-10 saniyelik bir telefon konuşması, o kadar. Tepkini bildiriyorsun ve “eğer yanlış düzeltilmez ve bu tür yanlışlıklar devam ederse, gazeteni almayacağım, kanalını izlemeyeceğim, sitene girmeyeceğim” diyorsun.

            Amacımız meşru olacak. Sadece iyiliği tavsiye, kötülüğü engellemek, yani toplumsal fayda. İftira yok, şahsi çıkar yok. Metodumuz da meşru olacak. Şiddet yok, hakaret yok. Medenice, insana yakışır şekilde.

            Belki bazıları tınmayabilir, bazıları hemen etkilenmeyebilir, bazıları geri adım atmayabilir, yorumları yayınlamayabilir. Ama kısa ve uzun vadede mutlaka etkisi olacaktır. Hiçbir şey olmasa bile “ben görevimi yapabildim” demenin vicdani rahatlığı var.

“Biriniz bir kötülüğü gördüğü zaman onu eliyle, olmazsa diliyle düzeltsin, o da olmazsa kalbiyle buğzetsin” hadis-i şerifine muhatap olanlara, kötülüklere, eliyle ve diliyle müdahale etmeleri için teknolojinin sunduğu büyük bir imkan.

            STK’lar ve arkadaş grupları, bu işi daha organize ve daha etkili bir şekilde yapma imkanına da sahipler.

            Tabii, bunu medya ile sınırlamak da gerekmiyor. Her konudaki tepkimizi bu yollarla göstermemiz mümkün. Şikayetçi olduğumuz kurumdan ve şahıstan, onların bağlı olduğu veya onları etkileyebilecek en üst kurumlara, mercilere kadar. RTÜK ve hele BİMER, sadece bu işler için var ve kötülükle mücadele ve iyiliğe katkı için büyük birer imkan. 

            Etrafımızda gördüğümüz, duyduğumuz her türlü kötülüğe, yanlışa, oturduğumuz yerden müdahale etmenin ve belki de engellemenin yolu birkaç tuşa dokunmaktan geçiyor.

            Hiç kimsenin mazereti yok.