YANDAŞ VE DİN KARDEŞLİĞİ
Türkiye’de iki çeşit halk vardır. Bana göre Müslümanlar ve gayri Müslimler. Elbette ki “yaratılanı Yaradan’dan ötürü severiz” ancak kardeşlerimizin önceliği var ve yerleri başkadır. Cumhuriyet tarihinden sonra Müslümanlara farklı gözle bakılmaya başlanmıştır. Hâlbuki Osmanlı dönemlerinde sayılan, hürmet edilen yaşam tarzları nedeni ile örnek gösterilen, baş tacı edilen Müslümanlar bu dönemlerde ötekileştirilmişler hatta aşağılanmışlardır.
Yandaş, Yoldaş, Candaş bu terimleri solcu olduklarını sanan bazı medya kuruluşları ile patronları kendilerine yakıştırarak sol parti olduğunu sandıkları siyasi partilere yalakalık yapmak sureti ile kullandıkları deyimlerdir. Örnek verecek olursak, bir siyasi partinin yeni genel başkan seçimi sırasında dört taraflı rüzgârlar estirerek başkanlığı kazanmasına yardımda bulunmuşlardır.
Daha gerilere gidersek 28 Şubat sürecinin etkili olması için Askeri cuntacılardan korktukları için var güçleri ile destekleyip dönemin Cumhurbaşkanı ile işbirliği yapıp 28 Şubat kahramanı yaptılar. Yine dönemin meşru Başbakanı Rahmetli Necmeddin ERBAKAN hocamızı istifaya zorlamak için var güçleri ile yalakalıklarına devam edip çeşitli senaryolarını sahnelediler. Aklıma gelmişken yazayım bu kara leke ile ilgili olan herkes yargılanıyor neden?”O adam” ve o sürece destek veren bu medya grubu yargılanmıyor? Yoksa dokunulmazlıkları mı var veya dokunulamıyor mu?
Zaten bu medya grubu para için yapamayacakları şey yoktur. Siyonizm’in ve kapitalist AB nin kuklaları olduklarından dolayı da onlara hizmet edip istedikleri şeyleri ballandıra ballandıra gerek görsel ve gerekse yazılı organlarında anlatmaktalar. Birbirlerini son derece desteklerler ve yanlış yapmazlar.
Diğer taraftan Din kardeşliği medyası bu medya grubu ise son derece gerçekçi, dürüst, objektif ve ahlaki basın grubudur Ülkenin kalkınması, İslamın yayılıp çoğalması, temiz bir gençliğin yetişmesi için, zinanın, faizin, ahlaksızlığın yok olması için ellerinden gelinleri yaparlar. Fakat İslami kesim bu ak medya grubuna gereken desteği tam anlamı ile sağlayamamıştır. Yani kendi basınına sahip çıkamamaktadır.
Kimileri hala ürkek davranıyorlar bazıları çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar (dünün mücahitleri bu günün müteahhitleri) bazıları ise basit ceviz kabuğunu doldurmayacak şeyleri gözünde büyütüp desteklerini çekiyorlar. Bu yapılanlar yanlıştır karşıt görüşlerdeki kesimlere bakıp örnek almamız gerekmez mi? Onların manevi bağları olmadığı halde dünyalık yandaşlık uğruna şartsız şurtsuz nasıl birbirilerini destekliyorlarsa bizim onlardan kat kat daha fazla sahiplenmemiz gerekmiyor mu? Elbette gerekiyor.
Yüce Rabbimiz kur’an-i kerimin değişik ayetlerinde ayrılmayın, dağılmayın, gevşemeyin yoksa yenilgiye düşersiniz diye biz Müslümanları uyarıyor. Bu emir ve uyarılara her Müslüman mutlaka uymak zorundadır. Yani kenetlenmemiz gerekiyor eften püften şeylerle aramıza nifak sokmamaya dikkat edelim. Bu ülkede çoğunluk olan Müslümanlar her zaman zulüm görmüş, hor görülmüş, ötekileştirilmiş, yobaz ve gerici damgaları vurulmuştur. Nedeni gayet açık birbirimizi sahiplenmiyoruz da ondan.
Hakk ile batıl, zulüm ile adalet Dünya’nın kuruluşundan itibaren mücadele halindedir ve her zaman Hakk batılı yenmiştir. HAKK GELDİ BATIL ZAİL OLDU. Hz Âdem’in oğulları Habil ve Kabil ile başlayan bu süreç kıyamete kadar devam edecektir. Lakin kimin hangi tarafta ve safta olduğu ile göstermiş olduğu çaba Allah indinde önemlidir.
Kısaca hepimiz her konuda olduğu gibi bu konuda da hesaba çekileceğiz unutmayalım. Müslümanlar bir vücudun uzuvları gibidirler biri ağrırsa bütün vücut rahatsız olur, diye buyuruyor efendiler efendisi peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) Müslümanlar için ölçü İslam’dır ırkı, rengi, etnik kökeni, dili ne olursa olsun Müslüman olan herkes kardeştir o halde kardeşliğimizi habbeyi kubbe yaparak zedelemeyelim.
Bir başka yazıda görüşmek dileklerimle…