Veysel POLAT'a Vahşet Saldırı

Veysel POLAT'a Vahşet Saldırı

Veysel Polat her şeyden önce bir gazeteci… Gazeteciler dünyanın en vahşi bölgelerinde bile saygı görüyorlar. Savaş bölgelerinde bile görevlerini korkusuzca yapabiliyorlar. Bir tek son İsrail baskınında görev yapamadılar.

Bir haftadan beri Urfa'da değildim. Yeniurfa Sitesinde, bu değerli gazeteciye saldırı haberini okuduğumda, sararıp ürperdiğimi ve buz gibi donuverdiğimi hissettim. Dehşetle sustum ve elimi ağzıma kapattım. Kimler, neden ve ne maksatla, insanlara faydalı olmaktan başka hiçbir amacı bulunmayan bu gazeteciye saldırmış olabilirler? Bu adamın kime, ne  zararı olmuş ki, ona saldırmayı planlamışlar?

Bu soruları kendi kendime sordum. Mübalağa ettiğimi sanmayınız; bu değerli dostuma saldıran insanlara değil, fakat onları yetiştiren zihniyete karşı meçhul bir nefret duymaya başladım. Hatta bu nefretten dolayı dizlerim ağrıdı; bileklerim karıncalandı ve başım ağrımaya başladı.

Zira Veysel Polat davasından ve gayesinden başka bir şey düşünmeyen bir gazeteci… Adam kayırıp kesesini doldurmak, allem etmek kulem etmek onun kitabında yok.  O davasını deniz kendisini balık kabul bir idealist… Veysel Polat ümidi, güzelliği, barışı ve centilmenliği temsil eden bir gazeteci… Ya ona saldıranlar? Onlar da ümitsizliği, şahsi yatırımı, sürtüşmeyi ve didişmeyi simgeliyorlar. Barış düşmanı ve ümitsizlik girdabında boğulmakta olan bu tür kimselerin yaydığı ümitsizlik havasının içinde Veysel Polat yıkılmaz bir ümitle dipdiri ayakta kalmaya ve görevini başarılı bir şekilde yapmaya devam edecektir.

Veysel Polat, sade, gösterişsiz, levendane boyu ve kendine özgü şahsiyetiyle yüksek bir azmin ve yorulmaz bir mücadelenin timsalidir. Saldırı istidadını taşıyanlar ise uzun boylu bile olsalar bodur, yakışıklı bile olsalar çarpık ve iğrenç, hatta çürük dişleriyle sırıttıklarını görür gibiyim.

Ama ne yapalım ki,  meğer kader-i İlahi bu tabloyu böyle çizmişti. Toplumun içinde ters döndürülmüş terliksi hayvanlar misali yaşayanlar oldukça bu tip üzücü olayların olması kaçınılmaz…

Dünyada öyle şeyler oluyor ki Veysel kardeşim, neredeyse bir gün duvarlardaki taşlar dile gelip: "Ey canavarlar, Ey panterler, Ey Sırtlanlar! Size ihtiyaç kalmadı. Çünkü zalim insanlar size yetişti; sizi geçti bile…" diyecekler.

Tekrar geçmiş olsun diyor ve bütün basın camiasını bu tür olaylara karşı uyanık olmaya davet ediyorum.
Kalın sağlıcakla.