Vekâlet Savaşları ve Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti devleti bir aydan beri, fiilen vekâlet savaşlarının cereyan ettiği bir kirli savaşın içindedir. Allah ordumuza güç-kuvvet versin. Vekâlet savaşının anlamı şudur: Yani kimin kiminle savaştığı ve ne maksatla savaştığı biliniyor olsa da açıkça söylenmiyor.
İşin içinde Şam rejimi vardır; Rusya vardır, İran ve Hizbullah vardır. Bunlar bir tarafı temsil ediyorlar. Rusya ve ABD işin içinde vardır. Bunların tümü, güya Sünni İslam’ı Temsil eden, aslında Rusya ve ABD’nin katkılarıyla kurulan ve kendilerine silah verilen İşid’e karşı çarpışıyorlar.
Bu nasıl bir örgüt ki, uçakları ve ağır silahları olmadığı halde 4 yıldır Irak ve Suriye’de dünyanın süper güçlerine karşı dayanabiliyor? Silah fabrikaları olmadığına göre, demek petrol satıp bir yerlerden silah satın alıyorlar. Rusya’nın neden Suriye’de savaştığı belli… Rusya, en büyük silah müşterisi olan ve Akdeniz’de kendisi için üs kurduran Suriye’yi kaybetmek istemiyor. Denilebilir ki, bu savaşın en karmaşık, en anlaşılması zor ve en kirli oyuncusu ABD’dir. Çünkü ABD, Kuzey Suriye’de bir Kürt şeridi oluşturmak peşinde… Bunu, PKK’nın bir kolu olan PYD’ye yaptığı lojistik destekten ve silah yardımından anlamak zor değil…
Peki, ABD Kürtleri çok sevdiği için mi bunu yapıyor? Elbette ki hayır… ABD’nin tek amacı, rakibi olan Rusya gibi kendisine bağlı yeni ve İslam düşmanı ateist bir rejim oluşturmaktır. ABD’nin tek amacı budur.
Şu anda Rusaya’bağlı bir Şam rejimi vardır. Rusya’nın, rejimle aralarındaki anlaşmaya bağlı olarak Suriye’de üsleri vardır ve istediği zaman, kimseden izin alamadan Suriye’ye girebiliyor. Eğer ABD de kendisine bağlı bir rejim oluşturabilirse, başta Türkiye olmak üzere, hizaya getiremediği ülkeleri daha kolay hizaya getirebilecektir…
Telabyad’ta kurduğu üse baktığımız zaman bunu daha kolay anlarız… PYD, arkasına ABD’nin gücünü alarak hem Türkiye’ye kafa tutuyor, hem de Silopi’nin karşısındaki Derik’ten başlayarak Karkamış’a kadar, oradan da Güneydeki Menbic’e kadar yer alan Kürt veya Arap bütün şehirleri birer kanton olarak ilan etmiş durumda… Daha dün, Akçakale’nin karşısında yer alan Telebyad’a ABD’nin üslerini açtılar ve bayraklarını göndere çektiler…
Nusra, Ahrarü’ş-Şam ve Türkiye’nin destek verdiği Özgür Suriye ordusuna gelince, bunlar bir taraftan Şam rejimiyle, bir taraftan da İşid, hatta Rusya ve ABD ile savaşıyorlar. Bunların işleri zordur. Bir taraftan ülkelerini, 50 yıllık ceberut bir iktidardan kurtarmaya çalışıyorlar, diğer taraftan Suriye’ye çöreklenmiş olan Süper güçlerin ordularıyla savaşıyorlar.
Kuşkusuz fiilen devam eden Suriye savaşı Türkiye’yi çok ilgilendiriyor. Zira eğer ABD’nin desteğindeki PYD muvaffak olursa Türkiye ateist bir özerk yönetimin komşusu olacak demektir. Bu da Türkiye’yi zora sokacaktır. Belki de Türkiye’nin dikkat edeceği en önemli iş, fazla şehit vermemektir. Çünkü bu savaşta fazla şehit verildiği takdirde halkın tepkisi farklı olur. Zira PKK ile yapılan savaşta şehit edilen asker ve polislerin Anadolu’da oluşturduğu öfke dalgası ile Suriye’de şehit olan askerlerin oluşturacağı öfke dalgası bir değildir. Bu yüzden Türkiye, Suriye savaşında şehit vermemeli, ya da en az şehit vermelidir. Türk ordusu özellikle buna çok dikkat etmelidir. Allah korusun eğer sık sık şehit haberleri gelirse vatandaş, “Suriyeliler ülkemizde işlerinde güçlerinde iken, bizim çocuklarımız onların topraklarını korumaya çalışırken ölüyorlar” diyecektir.
Sonuç itibariyle Suriye savaşı kirli bir savaştır. Asıl amaç Türkiye’yi krize sokmaktır. En büyük kriz ise, iktidar partisi içinde bir krizin meydana gelmesidir. Allah korusun böyle bir şey olursa İktidar partisinin alternatifi olmadığı için bir devlet krizi ile karşı kaşıya kalabiliriz.