Vatandaş İle Konuşmasını Bilmeyen Memurlar!

Vatandaş İle Konuşmasını Bilmeyen Memurlar!

Şanlıurfa’nın kırsal bir semtinde oturan bir akrabam anlatmıştı:

10 yıl önce yaşanmış olay şöyleydi; “havaların ısınmasıyla beraber, pencereleri açmak zorunda kaldık. Bir akşam eve misafir gelince pencereleri açtım, açmam ile birlikte içeriye çok pis kokular geldi, 5-10 dakika sonra da içeride büyük karasinekler dolaşmaya başladı...

Sebebi de evimin az yukarısında ki bir komşumun evinin altında ki ambarında süt veren hayvanlar (İnek, koyun gibi) beslemesiydi.

Beslemesi yetmiyormuş gibi, hayvanların pisliklerini de evinin karşısında ki boş arsada toplayıp tezek yapıp satıyordu.”

Misafirlerimle konuyu konuşunca misafirim; “olur mu yahu, şikâyet etsenize, belediye zabıtaları ne güne duruyor, şikâyet et iki günde kaldırırlar” dedi.

“Misafirlerimin bu tavsiyesi kafama yattı, sabah ilk işim belediye karakoluna gitmek oldu, zabıta karakoluna gittim, içeri girdim, masa başında resmi elbiseli ve yanında biri sivil, biri resmi elbiseli olmak üzere 2 kişi daha oturuyorlardı.

Selam kelamdan sonra konuyu anlattım. Şikayetçi olduğumu söyledim. Çok rahatsız edici bir durum olduğunu belirttim. Masada oturan zabıta memuru önündeki kağıda not aldı, arkadaşlara söyleyeceğini, gelip kontrol edeceklerini söyledi, oradan ayrıldım…

Bekledim, 1, 2, 3 yok, 1 hafta geçti gelen giden yok… Tekrar gittim, selamün aleyküm-aleykümselam… Bu sefer 4 kişilerdi. Durumu anlattım, geçen hafta bir şikayette bulunduğumu söyledim. “Ha o konumu evet evet, arkadaşlar gelip bakacaklar, bak burada not etmişiz” dedi.

İyi ama 1 hafta geçti, yaz günü sıcaklar, koku ve sinekler dedim; “bakacağız işte beyefendi, ne acele ediyorsun, hem baksalar ne olur, sonuçta onlarda çoluk çocuğun nafakasını, geçimini onunla sağlıyorlar, ne yapabiliriz…” deyince ben patladım!

Dedim siz bu mantıkla mı vatandaşların hakkını koruyorsunuz, siz bu kafayla mı zabıta olmuşsunuz, üçü birden kızdılar, sen ne biçim konuşuyorsun, hakaret etme hakkın yok, falan filan.. Biri daha akıllıydı, hele otur sakin ol dedi, hallederiz…

Dedim sizin göreviniz kimin nasıl geçindiğine bakmak değil, yanlışları ortadan kaldırmaktır. Siz bu işin kanunen uygun olup olmadığına, şehirde mahalle ortasında hayvancılık yapılıp yapılamayacağına bakmak ve ona göre karar vermektir. Yoksa başka birisi de uyuşturucu satar! Ben bununla geçiniyorum, çoluk çocuğuma ekmek götürüyorum der. Peki bu doğru mudur? Hayır. Siz yapılanın işin şehirde yapılabilirliğine bakarsınız dedim.

O biraz makul davranan arkadaşları bana haklısın, arkadaşlarına da ‘adam doğru söylüyor’ dedi. Ve beni gönderdi. Diğer gün mesai başlamasıyla beraber ekipler geldi ve orayı temizletip hayvanları da satması için süre verdiler. Mahalleli de böylece pislikten kurtulmuş oldu.”

Peki bunu yıllar sonra anlatmamın nedeni nedir diye soracak olursanız, şudur derim;

Bu olay belki 10 yıl önce yaşanmış ama bazı memurlarda zihniyet aynı, hiç değişmemiş de ondan. Malum hepiniz mutlaka şahit olmuşsunuzdur. Gecenin ilerleyen saatlerinde bir bakarsınız pat-küt-tak-tuk… yatağınızdan yada oturduğunuzdan yerden ürkerek fırlarsınız, deprem oldu , yada saldırıya uğradınız sanırsınız.. Birde bakarsınız ki birileri düğün yapıyor da; havai fişek patlatıyor. Gidip güzel bir ifade ile saat gecenin bilmem kaçı, bu saatte bu yapılır mı derseniz, vay siz misiniz bunu söyleyen bir de dayak yersiniz. Polisi ararsınız bir netice alamazsınız!

İşte böyle bir olaydan rahatsız olmuş değerli bir dostum 2 gün önce derdini anlatınca yukarıda yazmış olduğum bu eski konuda aklıma geldi. Ve ikisini birleştireyim dedim!

Efendim bu olayda şöyle gelişmiş; Ömer bey Şanlıurfa’nın Karaköprü ilçesinde Çevik Kuvvetin yakınında oturmaktadır, (Allah şifa versin) yaşlı ve hasta bir annesi var ve annesine kendisi bakmakta.

Saat gecenin 00,15 inde havai fişekler pat –küt.. Haliyle büyük rahatsızlık, Ömer bey alıyor telefonu eline ve 155 polisi arıyor, santrale bakan memura derdini anlatıyor. Memur; “ekip gönderelim mi” diye sorunca, Ömer bey; siz ekip gönderene kadar dağılmış olurlar, devletin memurunu boşa yormayayım, bunu satanlara ve bu saatte patlatanlara bir tedbir uygulasanız daha iyi olmaz mı? Sözümü tamamlamadan Memur bana; “beyefendi siz dert mi yanacaksınız, yoksa şikayetçi misiniz” diye çıkışınca, hiç birisi deyip telefonu kapatmak zorunda kaldım…” diyor

Sanırım devlet memurlarımızın bir kısmında iletişim, nezaket ve empati zayıflığı var. Devletin bu konuda bir eğitim merkezi kurması ve memur olanların- özellikle- halkla birebir iletişim ve diyalog halinde olanlara kısa bir süre bu konuda eğitim vermesi lazım, sabırlı ve yumuşak mizaçlı olanların seçilmesi lazım…

Bakıyorsun en ufak bir iş veya evrak için 40 dereden su getirip vatandaşın işini görmek istemeyen memurlar var. Vatandaşa hakaret edip bağıran çağıranlar var. Adam oraya efelik yapmak için geldiğini sanıyor, orada ki görevinin insanlara hizmet etmek olduğunu unutuyor.

Bu konuda yazılacak çok somut bilgiler var ancak ‘az laf çok iş’ diyoruz ve bu konuda yetkili mercileri konuya duyarlı olmalarını davet ediyoruz.