Uzmanlardan kritik uyarı: şişmanlıyoruz!..
Son yılların en büyük salgını olan obezite ile ilgili uyarılarda bulunan Şanlıurfa Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Eren, Gereğinden fazla miktarda ya da çok yüksek kalorili besinler tüketiyoruz ve hareket etmiyoruz dedi.
Şanlıurfa Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Eren, yapmış olduğu açıklamada "2019 yılında TÜİK’in yaptığı sağlık araştırmasına
göre kadınların %24,8'i obez ve %30,4'ü ise obez öncesi aşırı kilolu, erkeklerin ise %17,3'ünün obez ve
%39,7'sinin obez öncesi aşırı kilolu olduğu bulunmuştur.
Prof. Dr. Eren "Dünya genelinde de gelişmiş ülkelerde her 4 erişkinden biri obez hale gelmiştir. Dedi.
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları, Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Prof. Dr.
Mehmet Ali Eren açıklamasının devamında ise şu ifadelere yer verdi.
Peki, ama neden şişmanlıyoruz? Aslında bunun çok basit iki cevabı var: Gereğinden fazla miktarda ya
da çok yüksek kalorili besinler tüketiyoruz ve hareket etmiyoruz. Kabaca 1980 yılına göre 2000’li
yılların sonunda obezite sıklığı iki kat artmıştır. Bu tarihten sonrada önü alınamaz bir şekilde özellikle
yüksek gelirli ülkelerde obezite sıklığı daha da fazla artmaya başlamıştır.
Teknolojinin akıl almaz bir hızla gelişmesi hayatımıza kolaylıklar getirdi. Bu durum çoğu zaman iyi bir
şey gibi algılansa da aslında sağlığımız açısından olumsuz sonuçları da beraberinde getirmiştir. Artık
en yakın yere bile arabamızla gidiyoruz, yürüyen merdiven veya asansör kullanıyoruz, hatta
havaalanları gibi kimi yerlerde zeminler bile yürüyen hale geldi. Rekabet duygumuzu spor sahalarında
tatmin etmeye çalışırken, çocuklarımız ve gençlerimiz bilgisayar veya tablet başında dünyanın diğer
ucundaki rakibiyle yarışa giriyor. Günde en az 3 saatimizin telefon ekranına bakarak geçtiğinin
farkında mıyız? Eskiden annelerimizin bizim için sağlıklı ve doğal olarak hazırladığı yemekleri
tüketmiyoruz, hızlı yemek kültürü en ücra köşelere bile ulaşmış durumda. Tadı arttırılmış, doyma
refleksini zayıflatan rafine ve paketli ürünler sayesinde doymuyoruz, yedikçe yiyesimiz geliyor. Dahası
globalleşen dünyada insanların sosyalleşmeden anladığı şey ya bir kafede oturup oldukça kalorili,
kremalı bir kahve içmek, ya da sosyal medya da en çok rağbet gören bir restoranda önce yemeğin
fotoğrafını çekip sonra yanında lezzetli bir içecek ile onu mideye indirmek. Yine önceden sadece
belirli bir bölgeye özgü yiyeceği tatmak ya da satın almak için o bölgeye gitmek gerekirken, şimdi çeşit
çeşit yöresel ürünler bir tık uzağımızda. Yani aslında globalleşirken, yerel kültürü de globale taşımış
olduk. Tüm bunların sonucunda da gittikçe şişmanladık ve her Pazartesi diyete başlayıp, birkaç gün
sonra diyetimizi bozmak zorunda kaldık.
Artık daha fazla şişmanlamak istemiyor ve mevcut fazla kilolarımızdan kurtulmak istiyorsak hareket
etmeli, sanal dünyadan uzaklaşmalı, sosyal medyayı sınırlı kullanmalı, sağlıklı ve doğal beslenmeliyiz.
Yoksa obeziteye bağlı şeker hastalığı, kalp damar hastalıkları, kanser, eklem rahatsızlıkları, depresyon,
anksiyete ve intihara meyil gibi psikiyatrik bozukluklar ile boğuşmak zorundayız ve bunların
devletlerin bütçelerine getirdiği yükler ile karşı karşıya kalmaya devam edeceğimiz çok aşikardır.
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları, Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Prof. Dr.
Mehmet Ali Eren, sonuç olarak sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmek için özümüze dönmek zorundayız.
Gelecek nesillerin bizden daha şişman olmasını istemiyorsak sanal olan değil gerçek bir sosyal bir
dünyada yaşamayı teşvik etmeliyiz. Dedi.
Harran Üniversitesi Hastanesi Başhekim Dr. Ahmet Güzelçiçek ise yapmış olduğu açıklamada "Yapılan
araştırmalarda ortaya çıkan bilgiye göre, dünya üzerinde her yıl 3 milyondan fazla insan obezite ve
fazla kilolar yüzünden hayatını kaybediyor. Bilindiği üzere fazla kilolar insan hayatını olumsuz yönde
etkilemekle birlikte, pek çok hastalığa da davetiye çıkarıyor. Dedi.