URFAYA GELEN AĞLAR GİDEN AĞLAR
Bu cümle sanırım Doğu, Güneydoğu İllerimiz, İlçelerimiz, hatta Köylerimiz için geçerlidir. Yaşanarak ispatlıdır, hiç şüphe götürmez. Çünkü bu iki bölgemizde medrese terbiyesi var, aile yapısı sağlam. Zalim sistem balyozla medreseleri ezdim dese de, bu bölgenin insanlarında en belirgin özellik, mertlik, misafirperverlik, fedakârlık, genel anlamda yüzeyselde olsa, Dindarlık mevcut. Nice amir ve memur bu illere atanırken (onların anlatımı ile) Gelirken ağladım giderken ağladım dediği olmuştur. O zaman birileri buraları, ırkçı, şovenist, dayatmacı, bakışı ile yanlış anlatmış. Daha düne kadar buralar sürgün yeriydi. Daha yeni devlet dili ile becerikli insanlar buralara gönderiliyor.
Bu kötü imaj er veya geç son bulacaktır.,Okuyucularıma söz vermiştim. Gelirken üzülen, ayrılırken, belki ağlayan İl müftümüz ile ilgili yazı yazacağım demiştim. Şahıslardan ziyade kurumsal olarak bazı şeyleri yazmayı kendime görev addediyorum. Hiç kimsenin kendi çıkarı, mevki makamı için dini bir kurum olan Diyaneti veya müftülüğü dile düşürmeye hakkı yoktur.
Bende bir diyanet emeklisi olarak, kendisinden söz ettiren elleri öpülesi çok gerçek din adamını gördüm, toplumda her zaman yâd edilirler, ne mutlu iyilerine, ancak bazıları kötü çığır açmada din kisvesi ile toplumu ifsat etmede mahirdirler, kötülükte iz bırakırlar, Din adına bunu yapanlar dünyada bazı dayanaklara dayansalar bile, Ahritte çetin hesabını verecekler. Bir müftü düşünün! Bir ilde takriben beş yıl kalsın yedi yüze yakın din görevlisi bulunsun, bu bir din ordusudur. Bu görevliler denetlenmesin, vicdanları ile baş başa bırakılsın, personele eşit mesafede bulunmasın. Makam arabasını babasının malı gibi kullansın, kendisine ufak ikazda bulunan personelini sürgün etsin, hemen sustursun, personeline iftirayı reva görsün, vaazlarında ümmet söyleminden ziyade, ırkçılık yapsın, menfaati için açıktan siyasetle uğraşsın, siyaseti çok seviyorlarsa cübbeyi bıraksınlar, laik sistemin siyaset gömleğini giysinler.
Sürgün ettiği personelini tatil olduğu halde, gece saat 02 civarında polis nezaretinde görevinden ayırsın, ama kendisinin tayini çıkınca iki aya yakın zamanda hemen ayrılmasın. İzin ve raporla günlerini geçirsin, bazıları tarafından açıktan korunsun, kötü imajlı amirler niçin korunuyor anlamış değilim. Camilerdeki din görevlileri namaz kıldırma memurları, haline getirilsin. Cuma günleri bir imam müftünün emri ile para toplanmazsa, hemen hesaba çekilsin, zavallı imam-Hatip parayı makbuzsuz toplarken, müftülüğe teslim etsin, böyle de, harcarken kimse müftüden hesap soramasın. Çünkü her kurum, şahıslar, eleştirilir, diyanet, müftüler asla, biz! Dokunulmazlığı sadece Milletvekillerinde bilirdik. Demek yanılmışız. Müftülerin dokunulmazlığı kaya gibidir, zırnık koparamazsınız, çünkü sırtında din libası var da ondan.
Bazı zavallılar da hemen kanıyorlar. Bu imamlar dediğiniz zatlar para toplama memurları mı? İmam sorunları o kadar çok ki, anlatmakla bitiremeyiz. Şimdi giden müftümüzden hiç bahsetmeden, yeni gelen müftümüze hoş geldiniz diyorum. Aileden biri olarak, haddim olmadan, bir kaç hususu arz ediyorum. Faydası olur kanaatindeyim.
1-Amirlik mesuliyettir. Keyif sürme yeri değildir. Hele görevlilerden birkaç kişi ile bağ evlerinde, Urfanın geleneği olan mağaralarda keyif çatma hiç değildir.
2- Amir tüm personeline eşit mesafede olmalıdır, kimin kaç kere hac umre turu var bakılırsa anlaşılır,
3-Amir her söylenen söze hemen inanmamalı, çünkü geçmişten yağdanlık tiryakisi olan bazı fitneler aynı yöntemlerini devam ettirmek isterler.
4-Herkes görevi ile hem dem olmalı. Bilhassa daire içi işlemlerde yirmi yıldır aynı koltukta olan zata her şey yaptırılmamalı. Hele o meçhul kişinin her tarafı ideoloji ile dolu olduğu halde. Tüm personel bir kişiye feda edilmemeli.
5- Vakıf dinimizde çok önem arz eder Diyanet vakfı da bunlardan biri, Mütevelli heyetinde yirmi otuz yıllık dillere düşmüş şahıslardan artık aynı üyeler olmamalı.
6- Her Cuma gecesi belirli bir TV. Kanalında aynı vaiz (Emekli olduğu halde) Aynı spikere, artık son verilmeli. Sanki insan kıtlığı var değişik hocalarımızın olması elzemdir
7- Sürgün edilen İmam-Hatip Merkez Ulu Camiye gelmek isterken, bir gecede Caminin ikinci imam kadrosu tenkis edilmiş, hal bu ki o kadro beş yıldır boştur. Bu konu sorularla doludur.
8- Ulu Camii İmam-Hatibi Müftülüğün sağ kolu iken, ne olduysa Hocamız hemen emekli olmak zorunda kaldı. Hal bu ki bahsi geçen hocamız Aş evinde sosyal hizmet yürütürken, personelden ve halktan iyiliği kendisine dokunmayan yoktur. Verilen imaj İl müftüsünü aklamak için hoca efendi harcandığıdır.
9- Urfa Müftülüğünde hac durumu çok mefluçtur. Diyanetten kontenjan verilir. Kesin kayıt süresi belirlenir. Ancak birkaç şirketin dışında ikinci gün kayıt yapamaz, kayıtlar dolmuştur denir. Daire içi usta memurlar veya görevliler bu şirketlerin fedaileridir de ondan, çok kötü bir imaj, düzeltilmesi lazım.
10- Diyanetin her il Müftülüğünde bir yayınevi var, Ş.Urfamız dada var hem de Müftülük binasının altında, Bir vatandaş anlatmıştı, yaz günü idi, çocuğumu yaz kuran kursuna gönderiyordum. Dini kitap lazımdı hemen yayın evine koştum. Selam kelam talebimi arzla, görevli istediğin kitap yoktur. Bende aha karşımda dedim. Ben satmıyorum dedi. Bende o zaman Müftüye söylerim dedim. Görevli! Müftü benim müftü kimmiş, istediğin yere git dedi diyor. Bu yayın evleri tüm halkın istifade edeceği yerlerde olmalı, başına kaliteli eleman getirilmeli, bu toplumda kötü nahoş bir şeydir.
11- Her İl müftülüğünde bir misafirhane var. Urfa Müftülüğünde de mevcut. Şimdi ben emekli bir personel olarak desem ki, bir gece ben de bu misafirhanede kalmak istiyorum yok kalamazsın denir. Peki, bu kimin misafirhanesi, yine kötü bir imaj bırakıyor. Müftülüğün bir sekretaryası var. Telefon açıyorsun diyelim ki birisi ile görüşeceksin, santral görevlisi çok soru sorar niçin hangi konuda soru soracaksın suallerine tabi tutar. Ne konuşacağımı sana mı soracağım. Bunlar yanlıştır. Müftülüğe yakışmıyor. Sanırım meram anlaşılmıştır.
Urfamız Çok rahat bir ilimiz, kıymeti bilinmeli, insanları yumuşak huylu, mütedeyyin, ancak taraflı davranan amir memuru sevmez, ayrılırken ağlatırlar benden söylemesi. Umarım gelen müftümüz gideni aratmaz. Vesselam.