Urfalı Şeyh Yasin El Hıviy
ABDUL KADİR GEYLANİNİN HADİMİ ÖZ TORUNU VE HZ HÜSEYİNDEN SEYYİT HZ HASANDAN ŞERİFDİR Rasulullah sav'i herkes rüya aleminde göremez onunla maneviyatta görüşemez, vakıa onun ehlibeytinide öyle..
.
Ancak bütün bunları gören vardır. Günümüzde Hasan ve Hüseyinden nesli devam eden, Rasulullah efendimizin ve bütün evliyaların efendisi Abdul Kadir Geylani neslinden devam ederek onun hem hadimi hemde öz torunlarından olan, Sultan Seyyit Şeyh Yasin bin İsa el Hıvviy hazretleri şuanda Urfa Suveren köyünde yaşamakta ve kırk bir yaşında olup, dedesi Geylani Hazretlerinin yolunu devam ettirmektedir. Dedesi, peygamberi herşeyi olan Rasulu kibriyanın sünnetlerini devam ettirmektedir....
O, Sultan ve Seyyit ünvanını Rasulullahtan, şeyh ünvanını Abdul Kadir-i Geylani ks dan, Hıvviy yani (dirilten) ünvanınıda Ceddi, Kainatın Efendisi Rasulullah sav hazretlerinin Nübüvvet mühründen ve yine dedesi Abdul Kadir Geylani den almıştır. Son derece mubarek ve tevazü gönüllü bir zattır. Kendisine bağlı bir çok ihvanı mümin ve mümine-i ümmet bulunmaktadır.
Bizzat, seyyit yani ehlibeyt olan sultan seyyit şeyh yasin el hıvviy'e bağlılığına devam ederek, dünyada ehlibeyt olup, nübüvvet nuru taşıyan bir seyyit görmek ve ondan himmet almak güzelliğine nail olan insanlar, ona bağlı ihvanlar vardır. Akın akın dünyanın her yerinden kendisini ziyaret ederler...
İslâm alimlerinin ve velilerinin büyüklerinden Hazreti Abdülkadir Geylani, 1078 yılında İran'ın Geylan şehrinde doğdu. Künyesi, Ebu Muhammed'dir. Muhyiddin, Gavs-ül-a'zam, Kutb-i Rabbani, Sultan-ul-evliya, Kutb-i a'zam gibi lâkabları vardır. Babası Ebu Salih bin Musa Cengidost'tur. Hz. Hasanın oğlu Hasan-ı Müsenna'nın oğlu Abdullah'ın soyundandır. Annesinin ismi Fatıma, lakabı Ümm-ül-hayr olup seyyidedir. Bunun için Abdülkadir Geylani, hem seyyid, hem şerifdir. Şeyh Yasin El Hıvviy hz nin hem seyyit hem şerif olmasıda buradan gelir…
Abdülkadir Geylani, 1166'da Bağdatta vefat etti. Türbesi Bağdattadır. Onun için şu ibare meşhur olmuştur: "Veliler Sultanı Abdülkadir Geylani, aşk ile doğdu, kemal ile ömür sürdü ve kemal-i aşk ile Rabb'ine vasıl oldu."Abdul Kadir Geylaninin bu kısaca özetlenmiş soy ağacına bakılırsa Seyyit Şeyh Yasin hazretlerinin hem seyyit hemde şerif olduğunu buradan anlıyoruz. Ne mutlu aramızda Rasulullaha hem hali hem sünnetleri hem bağlılığı ile yaşayan bir ehlibeyt var aramızda...!
Kadirî tarikatı tüm tarikatların anası ve özüdür. Diğer tarikatlar Abdülkadir Geylânî hazretlerinin ırmağından feyz ve gıda alarak teşekkül etmiştir. Tüm veliler onun kanadının altında ondan irşad oldular. Nitekim Seyyid Abdülkadir Geylânî hazretleri bir sözünde "Ayağım tüm velilerin omuzu üzerindedir." buyurarak tüm velilerin üstünde bir makama nail olduğunu ifade etmektedir.
Seyyit Şeyh Yasin El Hıvviy ks Hz mürşitlik yolunda cihat etmektedir..
mürşid allahı tanıtmakla emir ve yasaklarını tebliğ etmekle rasulallahın sünnetlerini yaşatmaya gayret göstermekle en önemlisi ki; bence cenabı hakkı her nefeste zikretmeyi, ölmeden önce emanetleri Allaha teslim etmeği yani "ölmeden önce ölünüz" hadisinin sırrına mahzar olmayı öğretmekle görevli allahın veli kullarıdır.
Seyyit Şeyh Yasin el Hıvviy Hz nin dört oğlu altı kızı vardır. Rasulullah efendimizin "ben ümmetimin çokluğu ile övüneceğim" hadisi şerifini kendi ehlibeytinden olan şeyh Yasin hz bunu emir bilmiş ve yerine getirmiştir.Rasulullah efendimiz gibi Bir kaçtane evlilik yapmış ve zevceleriyle bu sünnetide işya ederek, birlikte geylani dergahına, bu mubarek göreve hizmet vermişlerdir. Halk Arasında dünyadaki son çare kapısı diye lakap takılan bu dergah kapısı, şeyh Yasin hz ile bir çok insanı irşat etmiştir. Ümmeti, sünnet ve halleri ile nübüvvet nuruyla tanıştırmış, mürşitlik etmiş ve kamilliğini göstermiş, kerametullah ünvanınıda almıştır...
Hastalar ve dertliler kendisini ziyaret eder himmet ve dua isterler. Biiznillah bir çok hastada onun himmeti ve duasıyla vakıa seyyitliği ve kerametullahlığı ile vede Allah'ın şafi ismi ile şifa bulmuşlardır...
Mubarek gecelerde ve perşembe gecelerinde birçok ihvanı ile bir araya gelerek, feyizli ve rahmetli bir hal ve haslet üzre zikrullah çeker, zevce ve ihvanlarının yardımlarıyla pişirilen derviş pilavı yenir ve o gece Allahın Rahmeti ile süslenir…
Hıvviy ailesinin bu halleri Abdul Kadir Geylani hz den beri devam etmektedir. Onlar seyyit oldukları için, babadan en layık olan erkek evlatlara şeyhlik makamı manevi bir emirle ferman edilir. Seyyit soyu mürşitliğe en layık olan seyyitle devam eder. Şeyh Ysin el Hıvviy üç erkek kardeşin en küçükleri olmasına ramen, babası Şeyh İsa El HIvviy hazretlerinden sonra, sultanlığa layık görülmüş ve babasının izinden devam etmiştir. kendisi Tasavvuf ve bir çok ilim üzerinde alim olmuş, Allahın İlmüledün makamınada ermiş bir ilim deryasıdır...
kendisine gazetemiz olarak hakkında söylenen birkaçtane iftira dolu sözlerin kendi canını yakıp yakmadığını, hatta bu konuda ne yaptığını sorduğumuzda, bize tamda bir alime yakışacak, bir Seyyide yakışacak sözler söyledi.
" biz Allahın velileri, peygamberin varisleriyiz. Bizler kötü söz karşısında sukut eder ve kötü söz sahibinin irşat olmasını bekleriz. Unutmayalımki meyve veren ağaç taşlanır. Hamdolsun ne mutluki bize, biz meyve verenlerdeniz. kötü söz söyleyen, yalan ve iftira edenlere gelince. Allah onları affetsin; çünkü onlar zavallıdırlar. Bizler ancak onlara dua ederiz. Ayrıca unutmamamız gereken en önemli şey müşrik çocuklarının Ceddimiz, Peygamberimiz Rasulullah sav hz ni taşlamışlardır. Zevcesi, müminlerin annesi, annemiz hz Ayşeye iftira etmişlerdir. Bize yapılan iftira ve yalanlar ceddimizin kim olduğunun nişanıdır..Bizde onların yolundan onların soyundanız, bir peygambere yapılanın torununa yapılması hiçde şaşırtıcı değildir, bize söylenen yalanlar ve iftiralar, bize atılan taşlar seyyitliğimizin şerifliğimizin nişanesidir, yine ne mutlu bizlereki Rasulullahın başına gelenler bizim başımızada gelmiştir vede gelmektedir. Buda bizi sevindirir ve gerisi boştur herkes alemi bakide hesaba çekilecek ve hakimler hakimine hesap verecektir. Allahdan geldik yine Allaha döneceğiz...
Kendi başımıza gelenlere üzülmek yerine sevinmekteyiz. Çünkü bizler onun yani Rasulullahın hal ve dert sünnetlerinide bu yolla yaşamış ifşa etmiş oluruz. Bizi tek üzen o meyve veren ağacı yani bizi taşlayanların akibetidir. Mevlam onları hidayet eylesin. Bizler affetmeyi severiz ve dergahımızın kapısı herkese açıktır. Yeterki yolu Hak kararı Hak ola..." diye cevap verdi!
Yine sorduk. Peki hakkınızda Rasulullah efendimize ve bir çok velilere yapıldığı gibi iftira ve yalanlara inanan ve akabinde sizi terk eden bu yolu terk eden ihvanınız yada dostunuz vs varmı?
Şeyh Yasin: gülerek cevap verdi "Biz ,ihvanlarımıza aşk şerbetini içirmişizki onlar mürşitlerini tanırlar. tüm o sözler ancak onların aşkını artırır. Allah aşkıda dövüldükçe zulümle başka bir artış sağlar. Bambaşka bir bağlılık ifşa ederde lezzeti hiç bir şeye değiştirilmez. İhvanlarımızda, bizlerde bu müşriklerin yaptıklarını yapanlar ile imtihan ediliriz. Ancak Allaha ve Rasulune, dedemiz Geylaniye ve onun ceddine bağlılığımız ve sadakatimizden, onlardan aldığımız örneklerden dolayıdırki hiç istifimizi bozmaz yolumuza devam ederiz.Tüm ümmeti müslümanada bunu tavsiye ederiz. Bizler bu yola baş koyduk. Cihadımız budur ve bu yolda cihat ederken Allahdan şehitlik dileriz".. DİYE CEVAP VEREN ŞEYH YASİN bizleri o mana yüklü sözleri ile duygulandırdı…
Bizde gazetemiz olarak yaşayan bir ehlibeyti görmek isteyen ümmete, Sultan seyyit şeyh yasin hz ni görmeyi, suveren köyündeki kadiri tarikati dergahına giderek kendisinden dua almalarını temenni ederek, üzerimizden bu vebali atmış olalım. çünki biz bir ehlibeyt tanıyoruz hamdolsun...