Urfa Barosu; Belediye Kadın Korunma Evi yapsın
8 Mart Dünya Kadınlar Gününe sayılı günlerin kaldığı şu günlerde Şanlıurfa ile birlikte ülke genelinde artan kadına yönelik şiddet ve cana kast sonucu meydana gelen olaylar Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Komisyonu’nu çözüm arayışına itti. Bu kapsamda bugün Şanlıurfa Barosu tarafından Kadın Korunma Evinin açılması için Şanlıurfa Belediyesine başvuru yapıldı.
Başvuru dilekçesinde 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. Maddesinde “Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000’ni aşan belediyeler kadın ve çocuklar için koruma evi açar” denildikten sonra “Kanunda açıkça ifade edildiği üzere koruma evleri açmanın belediyelerin görevleri arasında yer aldığı hatırlatıldı ve bunun yasa gereğince zorunlu olarak yapılması gerektiği ifade edildi.
Dilekçede geçen aylarda Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Komisyonunun yaptığı Şiddetin Adli Görünümü konulu bir araştırmanın sonuçlarına vurgu yapıldı. Talep başvurusunda “Araştırma neticesinde elde edilen verilerin tamamı değerlendirildiğinde; ilimizde aile içi şiddete maruz kalan ciddi bir kadın nüfusunun mevcut olduğu, bu kadınların aynı zamanda anne olmaları sebebiyle çocukların da şiddetin yayılan etkisine maruz kaldıkları, şiddetin ilin belli bir bölgesinde yoğunlaşmadığı, şiddet mağdurlarının çoğunun çalışmamakla birlikte sosyal güvenceden yoksun oldukları ve en önemlisi şiddet uygulayan aile bireyi ile aynı evde yaşamak zorunda kaldıkları tespiti yapılmıştır. Ayrıca İl Emniyet Müdürlüğü ve karakollar ile yapılan yazışmalarda adliyeye yansımayan şiddet olaylarının sayısal olarak daha büyük rakamlar ifade ettiği anlaşılmıştır.” denildi.
Devamla, “Başbakanlığın “Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleri ile Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi için Alınacak Tedbirler” konulu ve 2006/17 sayılı genelgesi ile kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerin kadın ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi konusundaki sorumluluk alanları belirlenmiştir. “Belediyelerin de adı geçen sorumlu kurumlar içinde yer alması sebebiyle özellikle şiddetin yoğunlukla yaşandığı ilimizde sorunun çözümü için gerekli tedbirlerin tespiti ve uygulamaya geçilmesi konusunda çalışmalar yürütmesi hayati önem arz etmektedir.” Denildi.
Dilekçenin devamında ise kutsal sayılan yaşam hakkının korunmasının ve kadının şiddet görmemesinin teminin şehre su sağlama, çöp toplama gibi belediye hizmetlerinden çok daha öncelikli olduğu hatırlatıldı.
Başvuruda bu konu şöyle ifade edilmiş. “4320 sayılı yasadaki koruma kararlarının kâğıt üstünde kalmaması, kadınlar ve çocuklar lehine öngörülen tedbirlerin gerekli sosyal alt yapılar hazırlanarak gerçek anlamda uygulanabilmesi, şiddet mağdurlarının şiddetten arındırılmış ve insanlık onuruna yakışır koşullarda yaşayabilmeleri için ilimizde acilen kadın ve çocuk koruma evlerinin sorumlu kurumunuz tarafından hayata geçirilmesi gerekmektedir. Yaşam hakkının kutsallığı sebebiyle koruma evininin açılması ilgili kanunla belediyelere verilmiş diğer görev ve sorumluluklardan çok daha önceliklidir.”
Dilekçede Avukatlık Kanunu 76. Maddesi gereğince; hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmak ve korumak baroların görevi olduğu ve yasanın 2. Maddesinde de avukatlığın amacı hukuk kurallarının her derece resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde uygulanmasını sağlamak olduğu, başvurunun bu yasal dayanak uyarınca Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Komisyonu’nun Şanlıurfa Barosu Başkanlığı’na yaptığı başvuru neticesinde baro Yönetim Kurulu’nun aldığı karar doğrultusunda ilimizdeki mağdur kadınların korunmasının sağlanması için 5393 sayılı yasanın 14. Mad ile düzenlenmiş olan kadın koruma evinin hayata geçirilmesini talep edildiği açıklandı.
Edinilen bilgiye göre Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Komisyonu taleplerinin kabul edilmemesi halinde işlemin iptali için dava yoluna gidecek. Şayet iç hukukta sonuç alınamaz ise Komisyon, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşımaya kararlı.