Türkistan kan ağlıyor haberin var mı?
Ülkü Ocakları Şanlıurfa İl Başkanlığından 5 şubat katliamı için basın açıklaması yapıldı
5 ŞUBAT. ŞUBAT AYININ BUZ KESEN SOĞUĞUNDA BİR KIZIL ALEV YAKMIŞTIR SİNELERİ.TARİHE EN ACI BİR ŞEKİLDE YAZILAN BİR GÜN 5 ŞUBAT.
Birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve tarihte izler bırakan Doğu Türkistan, 18. yüzyılın sonundan itibaren işgalci Çin devletinin zulmüne maruz kalmaktadır. Yüzölçümü 1,818,418 km2 olan Doğu Türkistan, jeopolitik konumu, petrol, altın, uranyum, kömür gibi zengin yeraltı kaynakları ile ilgi odağı olarak Çinin şiddetli asimilasyon politikalarının kurbanı olmuştur. Doğu Türkistanlılar, kısa süreli bağımsızlık dönemleri yaşamışlarsa da yüz yıldır, Çinin etnik ve dini asimilasyon politikaları ile karşı karşıyadır.
Ramazanın soğuk kış aylarına denk geldiği günleri hatırlayan kaç kişi vardır aranızda. Çok değil 12/13 yıl öncesindir. Gündüzün en kısa olduğu ancak soğuğun ilikleri dondurduğu Ocak Şubat aylarında geçirmiştik Ramazanı.
Belki çok azınız hatırlayacak o günleri, ancak Doğu Türkistanlılar asla unutmayacaktır. Aslında haberlere ve dünyada ki gelişmelere meraklı, bir o kadarda araştırmayı seven kişilerin hafızasının bir köşesinde yer almaktadır bu günün tarihi. Çin`in sessizce dünyanın gözlerinden gizleyerek uyguladığı soykırımın tarihe en acı şekilde yazıldığı günlerden bir gündür 5 Şubat.
Müslüman Türk halkı bir Ramazanın daha sonuna gelmenin, kutlanacak Ramazan bayramının heyecanını yaşarken bir kara bulut gibi çökmüştür üstüne 5 Şubat. Şubat ayının buz kesen soğuğunda bir kızıl alev yakmıştır sineleri. Bir şehir sokaklara dökülmüş, yıllardır uygulanan zulme başkaldırmıştır. Gençler ellerinde sadece dövizler, pankartlar; dillerinde hak ve hürriyet naraları ile karşı durmuştur kızıl orduya. Bir destandır yazılan aslında Doğu Türkistan`da, Gulja`da. Yıllarca ezilmiş, katledilmiş halkın zalimlere karşı patlamasıdır.
Kadir gecesidir. Bin aydan hayırlı gecedir. Toplanmış Müslümanlar, dua etmektedir gelecek için, hayır için. Ancak, din ve vicdan özgürlüğü bilmez Çin güçleri vardır karşılarında. Dini afyon sayan bir yönetim, Doğu Türkistan halkını yok etmeyi amaç edinmiş bir yönetim tahammül edemez. Gulja şehrinde bir hanede toplanmış kadın ve çocuklar yasa dışı faaliyet gerekçesi ile göz altına alınırlar. Bu mübarek akşamda ve sabahında bunu duyan halk toplanır karakolun önünde. Din özgürlüğü isterler, din tanımayanlardan. Tepki sert olunca, bir kıvılcım bekleyen bomba patlar. Tüm Gulja sokakları savaş alanına döner bir anda.
Ne var ki; planlı bir hareket değildir halkın başkaldırışı. Günahlarının ortaya dökülmesinden korkan Çin hükümeti çok sert tepki verir. Koca bir ordu gönderilir silahsız ve masum halkın üstüne. Sonuç şehit olan yüzlerce Doğu Türkistanlı genç, tutuklananlar ve kaybolanlar. Hürriyet için ne ilk ne de son başkaldırıştır bu. Doğu Türkistan halkı bağımsızlık için mücadele vermekte ve bundan sonrada bu amacı için canı pahasına mücadeleye devam etmekte kararlıdır. Bu olayda acı olan, yalnızlığıdır Doğu Türkistan`ın 1.5 milyarlık Çin`e karşı. O günlerde kimseler duymadı seslerini. Kadir gecesinde başlayan olaylar, Ramazan bayramında da devam etti. Sadece Gulja değil tüm Doğu Türkistan`da kutlanamadı o yıl Ramazan bayramı. Ancak gözlerini, kulaklarını, hafızalarını, düşüncelerini her şeyini kapattı dünya. Görmedi, bilmedi. Gördü de görmemezlikten geldi, duydu ama duymazlıktan geldi.
Bu günde biz buradayız, tarihi ve bildiklerini hatırlatıyoruz. Dünya üstünde bir kara delik gibi duran, herkesin bildiği ama itiraf etmediği Doğu Türkistan gerçeğini bir kez daha haykırıyoruz. O gün bugün müdür diyoruz kendimize. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesinin yanlışlığı yüzlerce kez ispatlanmıştır. Bir değişiklik yapın ve sorunların üstünü örtmekle uğraşmaktansa, çözümü için çaba harcayın. Göreceksiniz ki o zaman her şey çok daha güzel olacak.
Tarih bu sessizliğinizi mutlak yazacaktır.
Tüm Dünya vatanımızda ki yaşananlara sessiz kalsa da zulüm ebedi değildir.
Bu soykırıma ve katliama neden olan çini nefretle lanetliyor kınıyoruz , Alkış tutan ve (susarak) destekleyenleri de asla affetmeyeceğiz.
Tarihte atalarımızdan korkup nasıl setler ördürdüysek, Nasıl ki defalarca bağımsız devletler kurduysak yeniden bağımsız olacağız. Bağımsızlığımızdan ve özgür yaşama azmimizden asla taviz vermeyeceğiz.
18. yüzyılın sonundan itibaren bölge kaynaklarını ve halkını sömüren işgalci Çin, bölge gerçeklerinin dünya kamuoyu tarafından hakikatli bir şekilde anlaşılmasına engel olmakta; haberleşme ve iletişim araçlarının kullanımını denetim altına alarak bölgeyi dünyaya kapatmaktadır.
Çin, Doğu Türkistan meselesinin dünya kamuoyu tarafından algılanış biçimini dahi belirlemekte; Doğu Türkistanı Sincang / Kazanılmış Topraklar olarak adlandırarak, bölgeyi kendine ait göstermektedir.
Hiçbir çağ ve zamanda kabul görmeyecek, barış ve adaletten yana olan insanlığın rıza gösteremeyeceği baskı, zulüm ve asimilasyon politikaları uygulayan Çinin Doğu Türkistanda katlettiği kişi sayısı milyonlarla ifade edilmektedir.
Dünyanın gözleri önünde keyfi bir şekilde yoğun insan hakları ihlalleri işleyen, kitlesel kıyıma varan katliamlar yapan Çinin hakimiyeti altında yaşayan Doğu Türkistanlılar için, etnik temizlik, keyfi gözaltı ve tutuklama, işkence, yargısız infaz ve idam, zorunlu kürtaj, kısırlaştırma, zorunlu göç, din eğitiminin yasaklanması, ibadet yasağı, kamu hizmetlerinden yararlanmanın kısıtlanması, AIDS gibi öldürücü ve bulaşıcı hastalıkların yaygınlaştırılması, zorunlu/ucuz işçi olarak çalıştırma, çalıştırmak üzere göç ettirme, seyahat ve hareket özgürlüğünün kısıtlanması, haberleşme ve iletişimin engellenmesi gibi ihlaller günlük yaşamın bir parçası haline getirilmiştir
Çin, tüm dünyanın gözleri önünde etnik ve dini asimilasyon politikasına devam etmektedir.
Biz bir vadiden Allah-u Ekber diye haykırırız, öbür dağdan HÜRRİYET diye yankılanır!..
Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes, ey kahpe rüzgar nereden esersen es.Yaşasın özgür yaşama irademiz.
EMİN ÖZKUTLU
ŞANLIURFA ÜLKÜ OCAKLARI İL BAŞKANI
Haber: Mehmet fatih ay