Topyekün teröre lanet
Hakkâri'nin Çukurca İlçesinde, teröristler tarafından 24 askerin şehit edilmesi tüm yurtta olduğu gibi Şanlıurfa'da da Sivil Toplum Kuruluşları tarafından protesto edildi.
Coşkun, yaptığı açıklamada, Hakkari'nin Çukurca ilçesinde güvenlik güçlerine yapılan saldırıyı kınadıklarını ifade ederek, şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine baş sağlığı diledi.
Saldırının gerçekleştirilme tarihine dikkati çeken Coşkun, açıklamasında şunları kaydetti:
''Özellikle 'Habur'un yıl dönümü olması, demokratik açılımın ilk toplantısının olduğu güne denk gelmesi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bölge gezisinden sonra olması manidardır. Bu tür eylemlerin, demokratikleşme yönünde kararlı adımların atıldığı zamanlarda artırılarak bu yöndeki çalışmaların sabote etmeyi amaçladığı şüphesi hepimizce malumdur. Bununla beraber, devletin veya örgütün içinde bu ülkeye baharı yaşatmak istemeyen güçlerin mevcudiyeti de hepimizce malumdur. Dolayısıyla bu oyuna gelmemeli, demokratikleşmeden geri adım atılmamalıdır. Savaş dilinden ziyade barış dili kullanılmalı ve inadına sivil ve özgürlükçü anayasa çalışmalarına hız kesmeden devam edilmelidir.''
Coşkun, Türkiye'nin güçlü bir demokrasiye sahip olduğunu ve büyüyen ekonomisiyle de bölgesinde lider, dünyada sözü dinlenen bir ülke durumuna geldiğini de belirtti.
Ülkedeki huzur ve refahın bozulmasına yönelik gerçekleştirilecek eylemlerin amacına ulaşamayacağını dile getiren Coşkun, demokratikleşme çalışmalarının her zamankinden daha kararlı bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.
SİNİKAN: CANA KAST ASLA KABUL EDİLEMEZ
MAZLUMDER Şanlıurfa Şube başkanı Av.Ömer Sinikan yazılı bir açıklama yaparak, "İnsan hayatının siyasi hedefler uğruna araçsallaştırılması kabul edilemez" dedi.
"Kaybedilen canlar birer rakam, istatistik bilgi ve bilanço değildir" diyen Sinikan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Bu ve benzeri tüm saldırıların, toplumu derin bir acıya ve şoka sevk etmekten, toplumsal kesimler arasında nefreti kalıcılaştırmaktan ve çözümsüzlüğü derinleştirmekten başka hiçbir işe yaramadığı failler tarafından bilinmelidir. Barışın ne kadar hayati ve elzem olduğunu öğreten bu acı olaydan çıkarmamız gereken ders, sözün gücünü etkisizleştirmemek ve barışı kalıcılaştıracak yasal ve anayasal tedbirleri bir an önce almak olmalıdır. Doğrudan 'can'a kasteden, bu saldırıyı asla kabul edilemez buluyor, hayat hakkı ellerinden alınan bu insanlara rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyoruz."
CENGİZ: İNSAN KATİLİ OLMAK ALÇAKLIKTIR
Din-Bir-Der. Şanlıurfa Şube Başkanı Mehmet Cengiz; "Hak elde etmek için, insan katili olmak alçaklıktır" dedi
Din-Bir-Der. Şanlıurfa Şube Başkanı Mehmet Cengiz, Hakkâri'nin Çukurca ilçesinde güvenlik güçlerine yapılan saldırıyı kınadıklarını belirtti.
Cengiz yaptığı yazılı açıklamada, "Ülkemizde uzun zamandan beri gizli bir el bizi, birbirimize kırdırmak istiyor.
Bazı hakların bu yolla kendilerine verileceğini sanıyor. Kim böyle düşünüyorsa yanılıyor. Devlet olmanın gereği birlikten geçer. Devletin taşeron atıcılardan öte, bir şey yapması lazım. Sözde dost görünenlerin düşman olma ihtimali çok yüksek, Şer odaklarının perde arkası Siyonizm'dir. Acılı günlerimizde birlik ve beraberlik içinde olmak zorundayız. Duygularımıza kapılmadan açık yüreklilikle akan sele kapılmamalıyız. Değil bir insanın hayatına son vermek, bir insanın kalbini kırmak, Kâbe'yi yıkmaktan beterdir. Kasten bir insanı öldürmek ise tüm insanlığı öldürmüş gibidir der. Dinimiz. İrtica ile mücadele fedaileri toplumu nereye getirdiklerini iyi görmelidirler. İnsana yapılan her türlü şiddeti kınarken, Hayatını kaybeden askerlerimize, polislerimize, Allah'tan rahmet, kederli ailelerine sabrı cemil niyaz ederim" dedi.
KARAKUŞ: ACIMIZ BÜYÜK, ÖFKEMİZ ÇIĞ GİBİ
Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Hikmet Karakuş, yaşanan terör olaylarına karşı Türk milletinin dik duruşunu ve birlik ve beraberliğini sürdüreceğini söyledi. Karakuş, "Acımızı anlatmaya kelimeler yetmiyor. Öfkemiz çığ gibi ancak devletimizin bekası, milletimizin birliği için gözyaşlarımızı içimize akıtıyor, acımızı içimize gömüyoruz. Dik duracağız. Birlik ve beraberliğimizi bozmayacağız, metanetimizi koruyacağız.
Öncelikle terörü, teröristi, destekçilerini ve milletimizin yaşam hakkı gasp edilirken susanları, nefretle lanetliyoruz. Ancak terör belasının bu boyutlara gelmesinde etkili olan olayları da görmezden gelemeyiz. Yıllardır terörle mücadelede yanlış yol ve yöntem izlendiğini haykırdık. Terör sorununun, Kürt sorunu olarak tanımlanmasıyla başlayan, açılım safsatasıyla devam eden süreçte, Türk hukuk tarihine kara bir leke olarak geçen Habur Olayı, yapılan hataların üzerine adeta tüy dikmiştir. Yüreğimizi yakan son saldırıların, tam da Habur faciasının ikinci yılına denk gelmesi çok manidardır. Yetkililerin, 'Terör hep vardı' diye kendilerini savunacaklarını çok iyi biliyoruz. Milletimizin bir kısmının buna inanacağını da görüyoruz. Biz de, 'Hayır terör hep yoktu. Asılsız demeçlerinizle, verdiğiniz tavizlerle, mücadeleden vazgeçip müzakereye soyunarak teröriste cesaret verdiniz. Milleti teröriste karşı savunmasız bıraktınız ve terörü siz hortlattınız' diyoruz. 'Terör hep vardı' diyenler, 2000'de 29, 2001'de 20, 2002'de 7 şehit verdik. Ne zaman ki, teröre 'Kürt sorunu' denildi ve teröristler siyasi alanda muhatap buldu, şehit sayısı 2003'te 31'e, 2004'te 75'e, 2005'te 105'e çıktı. Bu süreçte şehit sayımız bini aştı. Türkiye Cumhuriyeti ile ve Türk milleti ile hesabı olanlar, dört bir koldan saldırıyor. Bu devlet, bizim en değerli varlığımız. Sahip çıkalım, başka Türkiye yok" ifadelerini kullandı.
www.balikligol.com