Toplum ve Ahlak
Son yıllarda ülkemizde ahlaksızlığın giderek arttığını üzülerek müşahede ediyoruz. Adam kaçırmak, fuhuş, faiz, kumar, rüşvet alıp-vermek, özgürlük adı altında yapılan çeşitli rezillikler, çıplaklığı yaymak-giyinik çıplaklık- başını almış gidiyor. Daha geçen günlerde özel bir üniversitede öğrencilerin ödev/tez olarak porno film çektikleri haberi görsel ve yazılı basında yer aldı. Hatta tartışma programlarına bile yansıdı. Bazıları utanmadan özgürlük adı altında savunmaya bile çalıştılar. Gazete, internet ve televizyon haberlerine bakın vahşetin bini bir para adeta…
Trafikte insanları, araçları sıkıştırmak, rahatsız etmek ve kazalara sebep olmak… Kapkaççılık, tecavüz, çocuk kaçırmak ve tecavüz ettikten sonra öldürmek, töre cinayetleri, dolandırıcılık, haksız kazanç, vicdani sınırları aşmak, ihale şebekeleri ve daha neler…
Kısaca toplumun büyük kesiminde veya azımsanamayacak bir çoğunlukta; ahlak unutulmuş, rafa kaldırılmış, ahlaki konular ayaklar altına alınmıştır.
Bu yüzden burada bir gerçeğin altını çizmeden geçemeyiz ki; dinsiz toplumlar, uzun müddet yaşayabilirler, ayakta kalabilirler, hayatlarını idame ettirebilirler, saltanat ve rejimlerini sürdürebilirler. Ancak; adaletsiz ve ahlaksız toplumlar fazla uzun yaşamazlar/yaşayamazlar. Çabuk çökerler. İdare merkezleri fazla yaşamadan yıkılır. Sosyal hayatları zelzeleye uğramış gibi zevale uğrar. Soyları çabuk tükenir ve yok olmaya mahkûm olurlar.
İnsanlar belli kurallar çerçevesin de bazı şeyler yapabilirler. Her toplumda doğru ve yanlışlar olur/olabilir. Fakat hiçbir dinde, (ilahi olsun, beşeri dinler olsun) veya herhangi bir toplumsal görüşte olsun; “insanlar sınırsız bir özgürlük hakkına sahip değildirler/olamazlar.” Sınırsız özgürlük ve sorumsuzluk hayvanlarda olur. Şeytanlarda olur.
İnsanların her istediğini yapması, canlarının istediğini yerine getirmesi tek kelimeyle hayvani arzular ve davranışlardır. Çünkü ahlak; ben istersem alırım istersem bir kenara atarım denilecek bir şey değildir. Ahlak; kişilerin/insanların hayatında olmazsa, olmaz bir olgudur. Ahlak o kadar eski ve o kadar önemli bir olgu ki; bu konu da Hz. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: 'Ben, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim' bakınız efendimiz ne kadar açık ve net söylüyor. 'Ben, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim'…
Bu konuda efendimizin aşağıda ki şu sözleri/hadisleri de konumuza ışık tutuyor; Bir zat gelerek Hz. Peygamber'e şöyle sordu: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Din nedir?' Hz. Peygamber (s.a.v) 'Din güzel ahlâktır' diye cevap verdi. Aynı adam, Hz. Peygamber'in sağ tarafına geçerek 'Ey Allah'ın Rasûlü! Din nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber 'Din güzel ahlâktır' dedi. Sonra aynı adam, Hz. Peygamber'in arkasına geçti ve 'Ey Allah'ın Rasûlü! Din nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber 'Sen anlamaz mısın, din öfkelenmemendir' dedi…
Dolayısıyla; Ahlaki konular yer ve zaman tanımazlar, değişken değillerdir. Kişiye özel ahlak olmaz. Toplumun her bir ferdi ahlaktan sorumludur. Zira ahlaki konular değişmez. Çünkü ahlak gerçeğe bağlı kalmak zorundadır, gerçek kendi gerçekliğinden dolayı vardır; yani ahlak bir lastik gibi uzatmak isteğinizde uzayacak bir şey değildir.
Bu yüzden ahlakı aşan sınırları özgürlük veya birey hakkı olarak göremeyiz. O halde; ‘ahlaksızlığa ve ahlaksız’ olaylara; ahlak sahibi herkesin ve herkesimin karşı çıkması ve bu konuda ses çıkarması; hem dini ve hem de ahlaki bir görevdir. Aynı zamanda ahlaki konulara önem vermek, korumak ve ahlaksızlığa karşı çıkmak lazımdır ki; bu hem şahsiyetli bir birey olmanın ve hem de toplumsal/sosyal bir sorumluluk bilincinde olmanın da gereğidir. Bakınız; ‘Victor HUGO’ toplum ahlakı üzerine “Ahlak Toplumun Temelidir” diyerek konunun önemini net olarak belirtmiştir.
Bir toplum için hukuk nasıl vazgeçilmez bir olgu ise; her yerde, her zaman ve her mekânda olmak üzere; ahlak da o kadar vazgeçilmez bir olgudur. Çünkü yazılı hukuk kuralları, toplumun yazılı olmayan örf, adet, gelenek ve ahlak kurallarına göre belirlenir. NAPOLEON şöyle söylemektedir; “ahlak olmayan yerde kanun bir şey yapamaz.” Ki, ahlaksızlaşmış ve/veya ahlaksızlıkta sınır tanımayan bir topluma kanunlar da işlemez/etki etmez. Kanunlar ahlaki değerler içerisinde yapılmadıktan sonra, kanunlar sadece kanun olarak kalırlar ve o kanunlar daha fazla ahlaksızlığı/ahlaki değerleri kaybetmeyi tetiklerler… Bu, böyle bilinmelidir.
bahis siteleri - deneme bonusu veren bahis siteleri - kaçak iddaa illegal bahis - kaçak bahis