Tevhid Ve Şirk
Tevhid, Yüce Allah'ı zatında ve sıfatlarında birlemektir. Tevhid, imanın özüdür. Tevhid, yüce Allah'ın göklerin ve yerin yaratıcısı olduğuna, bütün yaratıkların ve bütün Alemlerin egemenliğinin O'nun emri altında olduğuna, tasarrufunda bir ortağı bulunmadığına, hükmünde hesap vermediğine, her canlıya O'nun rızık verdiğine, bütün işleri evirip çevirdiğine inanmaktır.
Yine tevhid, ibadet'te, boyun eğmede, kesin itaat'te, ne yerde nede gökte, ortağı olmayan yüce Allah'ı birlemektir. Herhangi bir darlıkta, sevinçte veya sıkıntılı anda, hiçbir aracıya ve hiçbir yere başvurmadan sadece samimiyetle kendisine (yaratıcıya) başvurmak-yalvarmak ve dua etmektir.
Tevhid'in zıddı şirktir. Şirk, Kur-an'ı kerimin üzerinde en fazla ve hassasiyetle durduğu konuların başında gelen bir kelimedir/konudur.
Şirkin kısaca anlamı şudur; Allah'la beraber başka yaratıklara sevgi beslemek, onlardan korkmak, onları Allah'a eş tutmak/aşırı derecede yüceltmektir.
Yine şirk, Allah'ın hükümlerine ve şeriatına mukabil, hüküm koyma, teşri/şeriat, kanun belirlemek ve tanımaktır veya bu yetkileri başkasına vermek, başkasını yetkili görmektir.
Yüce Allah buyuruyor: ?Onların çoğu, Allah'a ortak koşmadan inanmazlar.? (Yusuf 106)
Yani, insanların çoğu Allah'a inanır, O'nu inkar etmezler. Fakat, ?O'nun yücelik ve sıfatlarını ve mutlak hakimiyetini başka varlıklara verirler.?
Bazen Allah'tan çok onları severler veya onlardan korkarlar ve onlara bağlanırlar.
İmanlarının gereğini yerine getirmezler. Malını, mülkünü liderini, şeyhini, yatını, arabasını, çocuğunu vs. Sevdikleri kadar Allah'ı sevmezler ve bunun farkında da olmazlar.
Allah'ın istediği imandan ziyade şirk ölçülerine uygun inanırlar. Sistemin, düzenin, çevrenin izin verdiği kadar inanırlar.
Allah'ın emirlerini unutup-bırakıp güçlünün emirlerine uyarlar. Bu da Allah'ın emirlerine ve Allah'ın birliğine ters olduğu için şirktir. Bu saydıklarımız bilerek veya bilmeyerek olsun durumu değiştirmez.
Bilmemek mazeret değildir. Bilmemek bazen hafifletici bir sebep olabilir. Fakat suçu tamamen ortadan kaldırmaz.
Nasıl ki bugün bir vatandaş herhangi bir suç işlediği zaman, kanun nezdinde ve hakimin huzuruna çıkıp ben bunun suç olduğunu bilmiyordum demesi geçerli olmaz ise, Rabb'in-yaratıcının sıfatlarından birini veya şeriat/kanun koymada başkalarını yetkili ve etkili görmek de şirk olduğu için, bu görüşte ve inançta olanın durumunu ise siz düşünün.
Kur-an'ı kerim ve dinimizin uygulayıcısı, Resulullah'ın sünneti ve konuyla ilgili hadisleri iyice incelendiğinde anlaşılacaktır ki, şirke giren-düşen insanların çoğu bunun farkında olmazlar.
Çünkü, şirk doğrudan/açıkça Allah'ı inkar değildir. Direk olarak Allah'ı inkar küfürdür. Allah'ı veya Allah'tan gelen en ufak bir şeyi inkar etmek küfre girmek demektir.
Fakat şirk(in bir kısmı)gizli olduğu için çok daha tehlikelidir. ?Resulullah (sav), şirkin karıncadan daha gizli bir şekilde insanlar arasında kımıldadığını belirtmiş ve şirkten Allah'a sığınmıştır.?
Allah'ım bizi şirkten koru. Amin.
Yine tevhid, ibadet'te, boyun eğmede, kesin itaat'te, ne yerde nede gökte, ortağı olmayan yüce Allah'ı birlemektir. Herhangi bir darlıkta, sevinçte veya sıkıntılı anda, hiçbir aracıya ve hiçbir yere başvurmadan sadece samimiyetle kendisine (yaratıcıya) başvurmak-yalvarmak ve dua etmektir.
Tevhid'in zıddı şirktir. Şirk, Kur-an'ı kerimin üzerinde en fazla ve hassasiyetle durduğu konuların başında gelen bir kelimedir/konudur.
Şirkin kısaca anlamı şudur; Allah'la beraber başka yaratıklara sevgi beslemek, onlardan korkmak, onları Allah'a eş tutmak/aşırı derecede yüceltmektir.
Yine şirk, Allah'ın hükümlerine ve şeriatına mukabil, hüküm koyma, teşri/şeriat, kanun belirlemek ve tanımaktır veya bu yetkileri başkasına vermek, başkasını yetkili görmektir.
Yüce Allah buyuruyor: ?Onların çoğu, Allah'a ortak koşmadan inanmazlar.? (Yusuf 106)
Yani, insanların çoğu Allah'a inanır, O'nu inkar etmezler. Fakat, ?O'nun yücelik ve sıfatlarını ve mutlak hakimiyetini başka varlıklara verirler.?
Bazen Allah'tan çok onları severler veya onlardan korkarlar ve onlara bağlanırlar.
İmanlarının gereğini yerine getirmezler. Malını, mülkünü liderini, şeyhini, yatını, arabasını, çocuğunu vs. Sevdikleri kadar Allah'ı sevmezler ve bunun farkında da olmazlar.
Allah'ın istediği imandan ziyade şirk ölçülerine uygun inanırlar. Sistemin, düzenin, çevrenin izin verdiği kadar inanırlar.
Allah'ın emirlerini unutup-bırakıp güçlünün emirlerine uyarlar. Bu da Allah'ın emirlerine ve Allah'ın birliğine ters olduğu için şirktir. Bu saydıklarımız bilerek veya bilmeyerek olsun durumu değiştirmez.
Bilmemek mazeret değildir. Bilmemek bazen hafifletici bir sebep olabilir. Fakat suçu tamamen ortadan kaldırmaz.
Nasıl ki bugün bir vatandaş herhangi bir suç işlediği zaman, kanun nezdinde ve hakimin huzuruna çıkıp ben bunun suç olduğunu bilmiyordum demesi geçerli olmaz ise, Rabb'in-yaratıcının sıfatlarından birini veya şeriat/kanun koymada başkalarını yetkili ve etkili görmek de şirk olduğu için, bu görüşte ve inançta olanın durumunu ise siz düşünün.
Kur-an'ı kerim ve dinimizin uygulayıcısı, Resulullah'ın sünneti ve konuyla ilgili hadisleri iyice incelendiğinde anlaşılacaktır ki, şirke giren-düşen insanların çoğu bunun farkında olmazlar.
Çünkü, şirk doğrudan/açıkça Allah'ı inkar değildir. Direk olarak Allah'ı inkar küfürdür. Allah'ı veya Allah'tan gelen en ufak bir şeyi inkar etmek küfre girmek demektir.
Fakat şirk(in bir kısmı)gizli olduğu için çok daha tehlikelidir. ?Resulullah (sav), şirkin karıncadan daha gizli bir şekilde insanlar arasında kımıldadığını belirtmiş ve şirkten Allah'a sığınmıştır.?
Allah'ım bizi şirkten koru. Amin.
