TESETTÜRÜN FITRÎ OLDUĞUNUN HİKMETLERİ (2)
Bediüzzaman tesettürle ilgili ayeti tefsir ederken, tesettürün hikmetleri ve fıtî olduğu hakkında çok yönlü tahliller yapmaya devam etmektedir:

Bediüzzaman tesettürle ilgili ayeti tefsir ederken, tesettürün hikmetleri ve fıtî olduğu hakkında çok yönlü tahliller yapmaya devam etmektedir:
3) Ailedeki Güven ve Muhabbet Açısından
Bediüzzaman’a göre Tesettürsüzlük ailedeki mutluluğu da baltalıyor. Çünkü bir ailenin hayatî mutluluğu, karı-koca arasında olması lazım gelen karşılıklı güven, samimi hürmet ve muhabbetle devam eder. Özetle şöyle der: “Kuşkusuz tesettürsüzlük ve açık-saçık olmak eşler arasındaki karşılıklı hürmet ve muhabbeti kırıyor. Zira tesettürsüz kadınların yüzde doksanı kocalarından daha genç ve yakışıklı birisini bulabilir. Erkeklerin de yüzde doksan beşi hanımından daha güzel birisini bulabilirler. Aile içerisinde bu tür hislerin uyanması eşler arasındaki güven ve samimiyete büyük bir darbe vuruyor.”[1]
Bediüzzaman kimsenin aklına getirmediği çok önemli bir noktaya daha dikkat çekiyor. O da tesettürsüzlüğün mahrem sayılan yakın akrabalar arasında çirkin ve alçakça hislerin uyanmasına vesile olmasıdır. Özetle şöyle der: “İnsan kız kardeş gibi mahremlerine karşı fıtraten şehevî hisler taşımıyor. Çünkü mahremlerin simaları akrabalık ve mahremiyet yönüyle, nefsanî meyilleri ve şehevî hisleri kırıyor. Fakat bacak gibi, şer’an mahremlere de gösterilmesi yasak olan yerleri açık bırakmak son derece çirkin bir hissin uyanmasına vesile olabilir. Çünkü mahremin yüzü mahremiyetten haber verdiği halde bacakları mahremiyetten haber vermiyor. O kısımlar namahremle aynıdır. Dolayısıyla, mahremin yüzü dışındaki bölgeler, mahremiyetten haber verecek bir alamet-i farika taşımadığından bir kısım alçak mahremlerde bazı hayvanî bakışların uyanmasına sebep olabilir. Böyle bir bakış ise tüyler ürpertici bir alçaklıktır.”[2]
4) Neslin Azalmasına Sebep Olmak
Bediüzzaman’a göre tesettürsüzlük neslin azalmasına da sebep olmaktadır. Bu meseleyi birkaç açıdan ele alıyor:
- a) Neslin Azalması: Bilindiği gibi neslin çok olması ve nüfusun artması her millet tarafından arzu edilen bir husustur. Hz. Peygamber’in (s.a.v) “Evleniniz ve çoğalınız. Şüphesiz ki ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim”[3] Oysa tesettürün kaldırılması evliliğin, dolayısıyla neslin normal bir şekilde devam etmesinin önünde büyük bir engeldir. Çünkü en serseri ve en modern bir genç bile eşinin namuslu olmasını ister. Hatta kendi gibi modern ve açık-saçık bir hanımla evlenmek istemediğinden uzun zaman bekâr kalabiliyor.[4] Geç evlenmek, başka bir deyimle, uzun zaman bekâr kalmak ise neslin azalmasına sebep olmakla kalmaz, aynı zamanda erkeği fuhuş yapmaya bile sevk edebilir.
- b) Eşler arasındaki Sadakat: Tesettürsüzlük eşler arasındaki sadakati de zora sokar. Zira kadın ailede dâhilî müdür olması haysiyetiyle kocasının malı, evladı ve her şeyi için bir muhafaza memuru sayıldığından, en önemli özelliği sadakat ve emniyettir. Oysa kocanın ailedeki en önemli görevi karısını himaye etmek, ona hürmet ve merhamet göstermektir. Açık-saçık olmak ve tesettüre aykırı davranmak eşler arasındaki sadakate zarar verir. Hatta erkeklerde iki güzel haslet olan cesaret ve cömertlik kadınlarda bulunursa emniyet ve sadakate zarar vereceği için kötü ahlaktan sayılmıştır.[5]
- c) İslam Ülkelerini Avrupa İle Mukayese Etmek: Bediüzzaman diğer önemli bir noktaya dikkat çekiyor. O da modernistlerin başvurdukları tek gerekçe olan ülkemizin Avrupa ülkeleriyle mukayese edilmesidir. Özetle şöyle der:
“Ülkemiz Avrupa ile kıyaslanamaz. Çünkü Avrupa’da “düello” denilen çok şiddetli geleneklerle namus bir derece muhafaza edilebiliyor. Söz gelimi, izzet-i nefis sahibi bir kimsenin karısına göz diken bir şahıs kefenini boynuna takıp öyle bakar.[6] İslam ülkelerinde ise böyle bir gelenek olmadığı için, din dairesinin dışına çıkan insanlarda aileyi muhafaza etmek zorlaşır. Çünkü İslam ülkelerinde ailenin iffetini koruyan gelenekler değil, dinî motiflerdir.”
d) İklim Farkı: Bediüzzaman’a göre tesettür üzerinde etkili olan hususlardan birisi de iklim farkıdır. Çünkü Avrupa gibi soğuk memleketlerdeki insanların tabiatları o memleketler gibi soğuktur. Asya ve İslam dünyası ise Avrupa’ya göre sıcak memleketlerdir. Kuşkusuz çevre ve iklimin insan ahlakı üzerinde de etkisi vardır. Dolayısıyla soğuk ülkelerdeki soğuk tabiatlı insanların hayvanî duygularını tahrik etmek için kadınların açık olmaları aşırı bir şekilde su-i istimallere sebep olmayabilir. Fakat sıcak bölgelerdeki insanların hayvanî duygularını heyecana getirecek açık saçıklık birçok su-i istimale, israfa ve neslin azalmasına sebep olabilir.
- e) Şehirli ve Bedevi Farkı: Bediüzzaman’a göre, köylüler ve bedeviler iş ortamı sebebiyle tesettürü kısmen kaldırsalar da, şehirli olan insanlar onlara bakarak tesettürü kaldıramazlar. Çünkü köylerde ve bedevilerde derd-i maişet meşgalesiyle işçi kadınların bir derece açık olmaları kötü duyguların uyanmasına yol açmadığı gibi serseri ve işsiz insanların azlığı sebebiyle şehirlerdeki kötülüklerin onda biri bile köylerde olmaz. O halde şehir köye kıyas edilemez.[7]
Hâsılı, insan hayatı birçok tehlikelere maruzdur. Vücut ve ruh sağlığını birlikte muhafaza edebilmemiz için maddi ve manevi tehlikelerden uzak bir muhitte yaşamalıyız. Böyle bir ortamda bizi anlayacak, bizi teselli edecek ve yaralarımızı saracak candan bir dosta ihtiyacımız vardır. Başka bir deyimle, insanı en çok mutlu eden şey, kalbine karşı bir kalbin bulunduğunu hissetmesidir. Samimiyetine inandığımız böyle bir kalp sahibi elbette ki aile ortamında bir eştir.
Bir aile ortaklığını oluşturmak için her zaman bir eş bulunabilir. Ancak ortaklığın sağlıklı bir biçimde devam etmesi karşılıklı sevgi, saygı, şefkat ve fedakârlığa bağlıdır. Bu ise eşler arasındaki samimiyet ve sadakatin devamıyla mümkündür. Tesettür bu sadakati ve samimiyeti sağlayan en önemli unsurdur.
Tesettür İslam ailesini muhafaza eden temel koruyucu etkenlerden birisidir. İslam düşmanlarının yaptıkları hesaplamalara göre İslam ailesini bozdukları gün tümüyle İslam’ı ve Müslümanları güçsüz duruma düşürebileceklerdir. Günümüzde kadını haysiyetsiz bir meta olarak zalim ve nefisperest erkeklerin oyuncağı haline getirmek isteyen Siyonist merkezli akımlar kadın özgürlüğü adına her türlü ahlaksızlığı destekliyorlar. Güçlü bir toplum ancak güçlü ailelerden oluşur. O halde tesettür düşmanlarına karşı Müslümanların da dinlerine sahip çıkıp İslam ailesini muhafaza etmeleri gerekir.
-------------------
[1] Lemalar, 24. Lema, s. 186.
[2] A.g.e., a.y.
[3] Aclunî, Keşfü’l-Hafa, I, 318.
[4] Lemalar, 24. Lema, s. 186.
[5] A.g.e., s. 186.
[6] A.g.e., a.y.
[7] A.g.e., a.y.