Teferruatlı Olarak Tesettür

Teferruatlı Olarak Tesettür

 

  Tesettür: örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek… “STR” kökünden “tef’ul vezninde bir mastar. Bir fıkıh terimi olarak erkek veya kadının şer’an örtmesi gereken ve başkasının bakması haram olan “avret yeri” denir.

  Başka erkek veya kadının başkasının yanında avret yerlerini örtmesi gerektiğinde İslam fıkıh âlimleri arasında görüş birliği vardır. Sağlam olan görüşe göre, bir kimse tek başına olduğu zaman da örtünmelidir. Buna göre, bir kimse temiz elbisesi bulunduğu halde kimsesin olmadığı bir yerde, karanlık bir odada bile olsa çıplak olarak namaz kılarsa bu caiz olmaz. (İbni Abidin, reddül muhtar)

  Yıkanma, tabii ihtiyaç, taharetlenme gibi hacetler dışında, tenha bir yerde de bulunsa, namazda veya namaz dışında avret yerlerinin örtünmesi farzdır. Bunun delili Kur’an ve sünnetir.

  Allah-u Teala şöyle buyurur: “Ey ademoğulları! Her mescide gelişinizde güzel elbiselerinizi giyerek gelin.” (Araf, 31)

  İnsanın örtünme ihtiyacının ilk insan Adem ve Havva ile başladığı, çıplaklığın çirkin bir şey olduğu ayette şöyle belirtilir:

  “Ey âdemoğulları! Şeytan ana ve babanızı kötü yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardıysa, sakın size de bir kötülük yapmasın.” (Araf 27)

  “Ey ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek bir giysi birde giyinip süsleneceğiniz bir giysi indirdik. Takva örtüsü ise daha hayırlıdır.” (Araf 26)

  Örtünmenin amacı başkasının bakışlarından korunmak ve meşru olmayan cinsel isteklerden sakınmaktır. Erkeklerin gözlerini sakınması, kadınların iffetini korumak içindir. Ayette şöyle buyrulur:

  “Mümin erkeklere söyle: gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu kendileri için daha temizdir. (Nur 30)

  Kadınların örtünmesi konusunda da şöyle buyrulur: “Mümin kadınlara da söyle: gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı (El yüz hariç) müstesnadır. Başörtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler…” (Nur 31)

  Diğer yandan kadın yaşlanıp ay halinden kesilir ve cinsel yönden erkeklere istek duymaz olursa, bunun için örtünmede bazı kolaylıklar getirilmiştir. Ayette şöyle buyrulur:

  “Ay halinden kesilmiş ve evlenme için ümidi kalmamış olan yaşlı kadınlar zinet yerlerini erkeklere göstermemek şartıyla bırakmalarında onlar için bir günah yoktur. Bununla birlikte yine de sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır. (Nur 60)

  Kadınların ev dışında veya yabancı erkeklerin yanında normal ev için elbisesinin üstüne bir dış elbise daha giymeleri gerekir. Ayette:

  “Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok yargılayıcı ve çok esirgeyicidir.” (Ahzap 59)

  Cahiliye döneminde Araplar Kâbe’yi çıplak tavaf ederlerdi. Gündüz erkekler, gece kadınlar gelirler, tavaflarını anadan doğma yaparlar ve “içinde günah işlediğimiz elbiselerimizle tavaf etmeyiz” derlerdi.

  Diğer yandan İslam’da her müminin namazını en güzel ve temiz görünüş ve giyim içinde kılması sünnet gereğidir. Ayette:

  “Ey âdemoğulları! Her mescide gelişte zinetinizi giyin.” (Araf 31)  Ayet, tavafı ve namaz için mescide gelmeyi kapsar. Başka bir ayette: “gizli yerlerini örtüp koruyan erkeklerle kadınların Allah’ın affına ve büyük bir mükâfata ulaşacakları belirtilir.” (Ahzap 33-35)

  Örtünmenin ahiret hayatında da söz konusu olacağı, iman edip, güzel amel işleyenlerin mükâfatı arasında şöyle açıklanır:

  “Onlar tahtlar üzere kurularak orada altın bileziklerle bezeneceklerdir, ince ve kalın saf ipekten yeşil elbiseler giyeceklerdir, ne güzel sevap ve ne güzel dayanak!” (Kehf 31)

  “Şüphesiz Allah iman edip güzel iş yapanları altından ırmaklar akan cennetlere sokacak. Orada bunlar altından bileziklerle, incilerle bezenecekler. Orada giysileri de ipektir.” (Hacc 23)

   “Üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır… (İnsan 21)

  Hz. Peygamber örtünmeyle ilgili bu ayetlerin tefsirini yapmış ve uygulama esaslarını göstermiştir. Hz. Aişe’den rivayete göre, bir gün Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma ince bir elbise ile Allah resulünün yanına girmişti. Resulullah ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: “Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir. Hz peygamber bunu söylerken yüzünü ve avuçlarına işaret etmişti. (Ebu Davud, Libas)  “Allah teala ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez.” (İbn Mace, Tahare)

  Erkeklerin örtülmesi gereken uzuvları göbekleri altından dizleri altına kadar olan kısımdır. Sağlam görüşe göre diz kapağı da uyluktan uyluktan olup avret sayılır. Delil, Hz. Peygamberin şu hadisidir: “Erkeğin avret yeri göbeği ile diz kapağı arasıdır. (Ahmet b. Hanbel)

  Kadınların yüzleriyle ellerinden başka, sarkan saçları dahi bütün bedeni avrettir. Yüzleriyle elleri ise bir fitne korkusu dışında namazda da namaz dışında da avret değildir. Sağlam görüşe göre ayaklarda avret sayılmaz. Çünkü ayaklarla yolda yürünür ve yoksullar için bunları örtme zorluğu vardır.

  Yine sağlam görüşe göre, hür kadınların kolları ile kulakları ve salıverilmiş saçları da örtülmelidir. Kadınlar kendiliğinden görünen yerler dışında, zinetlerini göstermesinler. (Nur 31) ayetinde kastedilen, zinetlerin takıldığı yerler olup, eller ve yüz bundan müstesnadır.

  Hadiste şöyle buyrulur: “Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker.” (Tirmizi, Rada)  Hz. Aişe’den nakledilen; Allah teala erginlik çağına ulaşan kadının namazını başörtüsüz kabul etmez. (İbn-i Mace, Tahare) hadisi saçları da kapsamına alır. Hz. Aişe ilk başörtüsü uygulamasını şöyle anlatır: “Allah ilk muhacir kadınlara rahmet etsin, onlar; başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar.” (Nur 31) ayeti inince etekliklerini kesip bunlardan başörtüsü yaptılar.

  Yine Safiye binti Şeybe şöyle anlatır: “biz Aişe ile birlikte idik, Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettik. Hz. Aişe dedi ki: şüphesiz kureyş kadınlarının bir takım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allaha yemin olsun ki, Allah’ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim nur suresinde kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar…” ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler, bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular, bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah’ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başlarının üstünde kargalar vardı. (Buhari, Tefsiru sure)

Örtüde bulunması gereken nitelikler

1-   Örtünün sık dokunmuş ve altını göstermeyen kalınlıkta olması gerekir. Cildin rengini gösterecek derecede ince olan elbise ile avret yeri örtülmüş sayılmaz. Bu yüzden derinin beyazlığı veya kırmızılığı belli olan elbise ile namaz geçerli olmaz ve bununla örtünme gerçekleşemez. Eğer elbise kalın olmakla birlikte uzvu belli ederse ve hacmi ortaya koyarsa bu kötülenmiş olmakla birlikte namaz geçerli olur. Çünkü bundan kaçınmakta güçlük vardır.

2-   Hanefi ve malikilere göre zaruret halinde karanlık bir yerde bulunmak örtünme sayılır. Çünkü farz olan örtünme, avret yerlerinin başkaları için örtülmesidir, kendisi için değildir. Bu yüzden örtünmenin başkaları tarafından görülemeyecek bir şekilde bulunması yeterlidir. Mesela bir kimse namaz kılarken geniş bulunan yakasından kendi avret yerini görecek olsa bununla namazı bozulmaz. Fakat başkası görecek olursa bozulur. Namazda bir uzvun dörtte birden fazlası, namaz kılan kendi fiili ile açılsa, bir rükün eda edecek kadar beklemeğe gerek olmaksızın derhal namaz bozulur. Kadının başörtüsünü namazda iken kendisinin çıkarması gibi. Bu durumda başörtüsünü yeniden taksa namaz geçerlilik kazanma. Ancak avret yerleri olan ön ve arka uzuvları ile, bu iki yer dışında ki “hafif avret” sayılan uzuvlardan birinin tamamı veya en az dörtte biri kendiliğinden açılır ve bu durum bir rükün eda edecek kadar devam ederse namaz bozulur. Eğer açık kalma süresi bir rükün eda edecek kadar süreden az olursa namaz bozulmaz. Düşen başörtüsün hemen takılması gibi. Mesela; bir kimsenin karnının veya uyluğunun, yahut hayalarının, yine bir kadının saçlarından sarkan kısmın dörtte biri rükün eda edecek kadar açık kalırsa namaz bozulur. (Zühayli, el Fıkhu’l İslami ve Edilletüh Dimaşk) Şaifii ile Hanbelilere göre örtülecek olan avret yerinin elbise ve benzeri şeylerle örtülmesi şarttır. Bu yüzden dar anlamda çadır karanlık, avret yerlerinin örtülmesi için yeterli değildir.

3-   Hanefilerden sağlam görüşe ve diğer fakihlere göre örtünmenin yanlardan olması yeterlidir. Alttan veya gömleğin üst kısmından örtünme şart değildir. Çünkü bunda güçlük vardır.

Hür ve Müslüman kadının örtünme şekli

1-   Müslüman bir kadının yabancı erkeklere ve Müslüman olmayan kadınlara karşı yüzü, bileklere kadar elleri ve ayaklarının dışında vücudunun tamamı avrettir. Ayaklarda görüş ayrılığı olmakla birlikte sağlam görüşe göre ayaklar açık kalabilir. Bu yerlerin gerek namaz içinde ve gerek namaz dışında örtülmesi farzdır.

2-   Kadınların mahrem olan hısımları yanında el, ayak, kol, saç ve benzeri zinet yerlerini açması caizdir. (Nur 31-32)

3-   Kadının kadınlara karşı avret yeri göbekle diz kapakları arasında kalan kısımdır. Bunun dışında ki yerleri kadınların yanında açabilirler. (Mausıli el İhtiyar)

4-   Tedavi gibi zaruret sebebiyle erkek veya kadının avret yerlerine doktor, ebe, iğneci ve pansumancı gibi kimselerin bakması caizdir. Ancak kadınların bu gibi tedavilerinde kadın doktor, ebe ve sağlık personelinin tercih edilmesi gerekir. Bunlar bulunmayınca (zaruretler sakıncalı olan şeyleri mübah kılar) kuralı işletilir. Ancak zaruretlerde miktarlarınca takdir olunur. (Mecelle)

Karı koca birbirinin vücutlarının her yanına bakabilirler. Eşler arasında örtünme zorunluluğu söz konusu olmaz. Ancak “galiz avret” sayılan hayâ yerlerine bakmaması edebe daha uygundur.

Malikilere göre, erkekler için avret yeri yalnız ön ve arka, yani galiz avret sayılan yerlerdir. Onlara göre uyluk kısmı avret sayılmaz. Delil, Enes (Radiyallahu anh’dan) nakledilen şu hadistir: “Hz. Peygamber hayber günü izarını uyluğunun üzerinden kaldırdı, öyle ki, ben onun uyluğunun beyazlığını görür gibiyim.” (Şevkani, Neylü’l evtar) şu hadiste bunu destelemektedir: “Resulullah SAV; uyluğunu açmış oturuyordu. Ebubekir, yanına girmek için izin istedi, ona bu durumda iken izin verdi. Sonra Hz. Osman izin istedi, o zaman uylukları üzerine elbisesini örttü.” (Şevkani Neylü’l evtar)

Ancak çoğunluk fakihlere göre ön ve arka ile diz kapağı arasında kalan uyluk da avret yeri kapsamına girer. Çünkü uyluğun avret yeri olduğu başka hadisler vardır. (Bk. Buhari, Salat)

Küçük çocukların avret yeri

Çok küçük çocukların avret yeri yoktur. Bunun sınırı 4 yaşa kadardır. Bu yaştan küçüklerin bedenine dokunmak veya bakmak mubahtır. Sonra kendilerine cinsel istek duyulabilecek çağa kadar, yalnız haya yerleri avret yeri sayılır. Daha sonra on yaşına kadar sadece öne ve arka uzuvları ve bunların çevresi ile uyluklar avret kabul edilir. Çocukların on yaşından sonra erkek olsun kız olsun, avret yerleri namazda ve namaz dışında erginlik çağına ulaşmış kimselerin avret yeri gibi sayılır. (İbn Abidin,Reddül Muhtar)

Şafiilere göre, küçük kız çocuğunun avret yerleri namazda ve namaz dışında büyük kadınlar gibidir.

Malikilere göre, yedi yaşında ki erkek çocuğunun namazda avret yeri ön ve arka uzuvları ile uyluk kasık ve kaba etleridir. Böyle bir çocuğun bu yerlerini ergin erkekte olduğu gibi örtmesi menduptur. Namazla emr olunan küçük kız çocuğunun avret yerleri ise göbek ile diz kapağı arasıdır.  Ancak bu kız çocuğunun ergin kadın gibi örtünmesi menduptur. Namaz dışında ise, sekiz yaştan küçük çocuklarda avret yeri yoktur. (Ez-Zühali)

Kadının açık olarak yanına çıkabileceği kimseler

Müslüman bir kadının diz kapağı ile göbeği arası, karın ve sırtı dışında diğer yerlerini yanlarında örtmek zorunda bulunmadığı hısımları ya da birlikte yaşanacak durumun da olduğu kimseler nur suresi 31. Ayette sayılmıştır.  Bunlar yedi sınıf olup şunlardır:

1-   Kocası: kadın kocasının yanında dilediği gibi giyinebilir. Eşler arasında örtünme bakımından bir sınır söz konusu değildir.

2-   Babası

3-   Kayın pederi

4-   Oğlu

5-   Kocasının oğlu

6-   Erkek kardeşi

7-   Erkek kardeşinin oğlu

8-   Kız kardeşinin oğlu

9-   Müslüman kadın. Çünkü mümin bir kadın gayri Müslim kadınların yanında diğer yakın hısımlarının yanında açıldığı gibi açık oturamaz. Burada, gayri Müslim kadının kendi erkeklerinin yanında Müslüman kadını tasvir etmesi ve onu anlatması engellemek istenmiştir. Hz. Ömer, Ebu Ubeyde (r.a yazdığı bir mektupta şöyle demiştir: “Bana, Müslüman kadınların hamamlara müşrik kadınlarda birlikte girdikleri haberi ulaştı. Bu, daha önceden kalma bir adettir. Allah’a ve ahiret gününe inanan hiçbir kadının kendi dininden olmayanın avret yerine bakması helal olmaz” (İbn Kesir, Muhtasaru’t-Tefsir)

10-   Kölesi ve cariyesi: bir kadının köle veya cariyesinin yanında örtüsüz kalabilir. Çünkü Hz. Peygamber, Fatıma (R.anha)’ya bir köle bağışlamıştı. Bu sırada Hz. Fatıma’nın üzerinde başını örtse ayakları, ayaklarını örtse başını açık bırakan bir elbise vardı. Hz. Peygamber bu durumu görünce şöyle buyurdu: “Senin için bir sakınca yoktur. Çünkü bu köle senin baban ve oğlun yerindedir.” (Ebu Davud, Libas)

11-   Erkekliği kalmamış hizmetçiler: denk olmama, çok yaşlı olma, hastalık vb. sebeplerle kadınlara karşı istek duymama veya hadım olma gibi nedenlerle evin sahibi kadına cinsel bakımdan zararı dokunmayacak hizmetçiler, bahçıvan ve aşçı gibi kimseler, kadın için diğer hısımlar gibidir.

12-   Kadınların gizli yerlerine bakmaktan anlamayan küçük çocuklar: kadınların yanında bulununca onların konuşma ve yürüme ve giyimlerinden cinsel bakımdan etkilenmeyecek derecede küçük yaştaki çocukların yanında örtünme zorunluluğu bulunmaz. Ancak çocuk erginlik çağına yaklaşmış olursa, artık yabancı kadınların yanına girmemelidir,  çünkü, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “kadınların yanına girmekten sakının” “ey Allah’ın resulü! Kocanın erkek kardeşi için ne buyurursunuz?” diye sorulunca, “kayın birader ölümdür” buyurmuştur. (Tirmizi, Rada, 16; Ahmed b.Hanbel)

Bunlardan başka dede, amca, dayı, süt kardeş gibi kendileri ile sürekli olarak evlenmek yasaklanan hısımlarının yanına da kadın süs yerleri açık olarak çıkabilir. Ancak bir fitne korkusu olunca kadının örtünmeyi tercih etmesi daha temiz ve daha uygundur.

Kaynaklar: Şamil İslam ansiklopedisi

Feyzu’l Furkan Kur’an-ı Kerim meali