Tarikatların İşi Ticaret Ve Siyaset Değildir
Tarikat gidilen yol demektir. Öyle bir yol ki, amiyane tabirle otoban yoludur. Rızkın onda dokuzu helal ticarettedir. Siyaset yönetme sanatıdır. Ticarette kazanç elde edilirken, elde etme, sarf etme kurallara bağlıdır.
Yazarımız Mehmet Cengiz Hoca günümüzde çokça revaçta olan bir konuyu yazdı…
Zekât, sadaka kazancın temizlik aracıdır. Hakkı verilmeyen zenginliğin, servetin bedeli ahirette çetindir. Beşeri siyaset’te olsa yönetilenlerin sorunlarını çözme aracıdır. Siyaset mal, servet, nüfuz elde etme sanatı değildir. Kanunlarla, korumalarla korunma hiç değildir. Ehlisünnet akidesinde Tarikat vardır. İlimsiz, amelsiz tarikat olmaz. Tarikatsız şeriat olur, şeraitsiz tarikat olmaz. Görünürde görünen, tarikat anlayışları çokları şeriat ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Sadece tarikat değil, Dini yaşayış ve anlayışta aynıdır. Dünyevileşme her şeyin önüne geçmiştir. Yazidaki başlık Sayin başbakana ait İl müftüleri toplantısında söylemiş, gerçek tarikatlar ticaretle, beşeri siyasetle uğraşmamalı, sadece tarikatlar mı? Hayır, tüm yöneten kadrolar, toplum ıslah ve refahı adına çalışanlarda ticaretle uğraşmamalıdır Siyasetçiler tarikatlar ticaretle uğraşmamalı diyorlarsa da görünen tabloda tarikatçıları ticarete bulaştıran, hatta kollayanda oy uğruna siyaset mekanizmalarıdır.
Yeri gelmişken hemen bir misal vereyim. İsmi herkesçe malum, ülkenin her tarafına yayılmış, müntesipleri milyonlarca, müntesiplerine her gün halkalı hatme yaptırılır. Virt çekilir bunlara diyeceğimiz yok, bu tarikatın çok ticaret dallarından başka birde hac umre şirketi var farz olan hac kura ile belirlenir. Herkesin kayıt günü tüm şirketler seferberdir. Bahsi geçen tarikat hac şirketi en çok hacı kayıt eden şirkettir. Bu ortamı bunlara hazırlayan kimler? Tabi ki Devleti yöneten siyasilerdir. Başka şirketler sinek avlar. Umre konusu da aynıdır. Ticaret yarışı olsa da tarikatçılık zavallı haklı celbediyor. Tam bir sömürü aracı haline gelmiştir. Devletin en üst kademesinde olanlarla alt kademede olanlar bile ticari ilişkilerde masum değillerdir. Belki zahiri değil, direk değil, en direk olarak hele siyaset peteklerine konmada yüzünü çevireni görmedim. Rastlamadım. Siyasete atıldıktan sonra insani değerlerden sıyrılanı ne ile izah edebiliriz. Ceketle siyasete atılan palto ile dönerse ne ala, ceketle siyasete atılan dönerken, katla, yatla, villa ile gemi uçak fabrika ortaklığı ile dönmüşse bu tablo ne ile izah edilir?
Sadece tarikat ehli değil, siyaset ehlide buna dâhildir. Bunların ki neye benziyor? Konuşursan yaka silkerler. Kırk sene önce Karacadağın bir köyünde İmamım, sahte şeyhler her tarafı sarmış, ayda bir zekât toplanıyor. Başlık parası gençlerin belini büküyordu. İslamda başlık parasının olmadığını Camide her cuma günü dile getiriyordum. Caminin müdavim bir sofisi vardı görünürde takvalıydı. Helal harami bilen biriydi. Bir gün duydum ki, sofi Mehmet kızını vermiş o zaman beş lira başlık almış ki, çok para bir gün yanıma geldi. Sofi Mehmet kızını vermişsin bu kadar başlık parası almışsın haram işlemişsin dedim. Bana ne dese valla hoca efendi parayı ben almadım parayı Heve aldı. Heve de kızın Annesi sofinin eşi, ne uyanık biri. İşte mevcut ticaretle uğraşan tarikat, siyasetçilerin Heve'lerı var. Biz beceremedik. Beceren mali oturuyor. Kimse kimseyi kandırmasın toplumdaki, tarikat, Din anlayışı vahiyle gelen dine uymuyor, benzemiyor.
Toplum uyduruk dinle uyutuluyor. Kazançlar, ilimler, elde edilen siyasi güçler dinin hâkimiyeti için seferber edilirse alkışlarız. Siyasete, ticarete, yönetim anlayışında, hukukta, eğitimde dinin hükümranlığı yoksa siyaset’te, tarikat’ta uyduruktur. Yıllar geçmiş 28 Şubatı geride bırakmışız. Birikmiş gazeteleri karıştırdım. Çok nutuklar atılmış, 28 Şubat mağdurları halen cezaevlerinde ekmeği elinden alınanlar çoktan unutulmuş. Milli görüşün temel taşlarını atan, siyonizmin korkulu rüyası Rahmetli Erbakan hocamızı Rahmetle anıyorum. 28 Şubatın beşli çeteleri, brifing alan sözde savcı, hakimleri, ikna odaları aktörleri, tadı güzel siyaset peteklerine konmayı sürdürüyorlar. Hak batıl mücadelesinde hak daima galiptir.15 Temmuz da sahtelerin bedelini milletçe ödüyoruz diyor Sayın Başbakan, çok doğru doğruyu ikame edecek kim? İktidar. Şikâyet kime? Milli görüşün ilkeleri tüm sıkıntıların panzehiridir. Bu ilkelerin oy oranı sınırsızdır. Mevsimlik değil, evrenseldir. Uyduruk din anlayışında helal haram anlayışı yoktur. Uç Aylar hürmetine mevlam ümmet fertlerine feraset nasip eylesin...