Takva Ve Tarikat

Takva Ve Tarikat

Konuya geçmeden önce tüm yazdıklarımda sanki ben tarikatlara veya şeyhlere karşıymışım gibi bir iz bıraktığı için bu yazıyı yazma gereği duydum. Çok ehli tarik kardeşim bana soruyorlar hangi tarikata bağlısın veya tarikata karşımısın diyorlar. Öncelikle ben ehlisünnet çizgisinden zerre kadar taviz vermeyen, elimden gelince yaşamaya çalışan, Ehlisünneti savunan insanlara anlatmaya gayret eden günahkâr bir kulum. Yazdıklarımdan her kesten önce nefsime tesir etmesini yüce Rabbimden diliyorum.

Bu girişten sonra Savunduğum din İslam dinidir. Dini konuları işlerken, gerçek ehlisünnet âlimlerinin, evliyaullahın tüm görüşleri benim için en büyük kılavuzlardır. Konu Takva ve tarikat olunca çok anlamlı geniş konulardır. Anladığımı yazarak faydalı olmaya çalışayım Önce takva nedir? Takva Kuran’ı ifadeyle Çok korkmak Kimden Allahtan korkmak, tapınak liderlerden değil, emir ve nehiylere riayet etmek. Helal haramı kavramak ve yaşamaktır. İlahi kelamda “ YANIMDA SİZİN EN KEREMLİNİZ BENDEN EN ÇOK KORKANINIZDIR “ Hucurat suresi Ayet 13 (bu konuda Kuranı kerimde çok ayetler vardır.)  Bu ayetin tefsirinde insanın değeri anlaşılıyor. İnsan ne ile rütbe alır ondan en çok korkmak, bu korkma tüm yaşantıya sirayet etmeli, hayatın tüm alanlarını kapsamalıdır. Müslüman’ca yaşamak ancak insana değer verilir. Allah Resulü Hz.Fatimaya babam peygamberdir diye bana güvenme, seni ancak amelin kurtarır buyurmuştu. Takvanın dışında rütbeler almak, şöhret kazanmak, insanları sürüklemek, kendine taptırmak, Nefis ve şeytana uyarak kendisini tapınak haline getirmek konumuzun dışındadır.Yemede,içmede, giyinmede, kazanmada, sarf etmede, ticarette, siyasette, yürümede, çalışmada, evlilikte, düğünde, uyanıkken yaşamın tüm alanlarında takva (Allah’tan korkma) İkliminden nem kapma her Müslüman’ın görevidir.

Peygamberlerin dışında hiçbir insan günahsız değildir. Masum değildir. Hiç kimsenin elinde İman ölçme aleti olmadığına göre Kimin iyi kimin kötü olduğunu En iyi bilen yaratan Rabbimiz’dır. Dinimizde zahire hükmedilir. kraldan fazla kralcı olmak, Şeyh uçmaz, Müritler uçurur anlayışı yoktur.  Tarikat ise kelime olarak yol demektir. Sıratı Müstakim. Öyle bir yol ki, Takva Allah’tan korkmak ise Tarikatta daha fazla korkmak, İslam’ın en ince emirlerine yapışmaktır. Tarikatların çok pirleri vardır. Kökleri Şeyh Abdülkadir’i Geylani ve şahı nakşibentlerdir. Şecereler sahabelere kadar dayanır. Her alanda olduğu gibi tarikat alanında da zaman zaman belki İslam dışı şeyler olmuştur. Bu oluşlar Tarikatların yokluğu demek değildir doğru yolun sapık kollarıdır denilebilir. Tarikatlar çıkışından günümüze kadar İnsanlığa çok şey kazandırmışlardır Hiç bir tarikat Şeriat dışı olamaz. Beşeri sistemlerin hangisinde tarikatlara önem verilmiş, yayılmasına çalışılmış, tarikatlardan medet umulmuşsa o sistemlerde birlik olmuş, yükselme olmuş, cezaevleri bile boş kalmıştır.

Osmanlı devletini yıkan zihniyet yerine kurduğu Cumhuriyette yaptıkları ilk iş Tekke ve zaviyeleri kapatmak olmuştur. Şirk ve soygun düzenlerinin korkulu rüyası olduğu için, bu bile bir ölçüdür ders alınacak İslam karşıtı bir tuzaktır. Tarikat nefis ve şeytanla mücadele etme tarzıdır. İntisap olduğu davanın ilkelerinde fani olmaktır. Bazı camilerimizde tasavvufun çilehaneleri halen mevcuttur. Tarikat liderlerinin hepsi İslami ilimlerle donanımlıdırlar. Yaşamları tarz değil İslam farzıdır. Bu masumiyet değil, insan kusursuz olamaz ilkesidir. Gerçek tarikatlarda keramet vardır Bu kerametler din dışı yaşayış, dine karşı savaş açanlara gösterilir. Dinimizde İtikatta Maturidi ve Eşari Mezhepleri, Amelde ise Hanefi, Maliki, Hambeli, Şafii Mezhepleri vardır. Hiç bir tarikat ehli bunların dışında değildir.

Mezhepsiz hayat olmaz.Ehli sünnet inancında şu an müçtehit  olmadığına göre hepimiz mukallidiz .mezhep imamlarının görüşleri inananları bağlar.Mezhep tanımadan Kuran bana yeter demek cehalet ilkesidir.Kuran,sünnet,fıkıh İmamlarının görüşleri yaşamak için Müslüman’ın hayat kaynaklarıdır.Kötü olan Mezhepçilik, Tarikatçılık cık caklar dır. Gerçek tarikatlar ve önderleri toplumun kılavuzlarıdır. Kutbudurlar. Ayet hadis okuyan anlatan çok hoca seydadan fazla tarikat avcıları (İnsanları ıslah etmede) insanları kötülüklerden arındırmış ehlisünnete bağlanmada vesile olmuşlardır. Tarihi seyir içerisinde hak batıl mücadelesinde hakkın hâkimiyetinde ehli tasavvufun payı çok büyüktür. Bazı zındıklar gerçek tarikatları inkâr etseler bile, it ürür kervan yürür misalidir. Gerçek tarikatta Cihat vardır, nefsi terbiye etme vardır, Tüm ibadetlere düşkünlük vardır, insan sevgisi vardır,  Kötülüklere karşı durma vardır. Hiç bir şirk düzenini kabul etmeme, karşı koyma vardır. Emri bil maruf nehyi anil münkerle hem dem olma  vardır. Tüm zalim liderlere karşı baş kaldırma vardır.  Sapıklığa düşmemek için Tarikatsız İlim, İlimsiz tarikat olmaz diyoruz. İnsanlık bugün çıkış yolu arıyor. Bunalımlardan korunmak istiyorsa sahte Müslüman’ı, Sahte şeyhi veya müride bakarak işte din veya  tarikat budur diyorsa yanılıyordur. İşin aslı çok sağlamdır. İnsanlığın kurtuluş reçetesi Şeriat-gerçek tarikattadır. Gerçek tarikatlar balığın suda yaşaması gibidir. Susuz balık nasıl ki hayatının sonudur şeriatsız, tarikatsız veya takvasız insanda ölümcüldür. İnsanın dışındaki tüm varlıklar Allah’ı zikreder İnsan niye Allah’ı zikretmesin yoksa nankör olur. Cehennemi boylar. Ruhun gıdası Allah’ı zikretmededir Tebliğde insanları şahıslara değil, mevlaya davet metodumuz olsun. Mevlam hepimizi zakirlerden eylesin