Suruç İlçesi Tarihi

Suruç İlçesi Tarihi

Suruç; Güneydoğu Anadolu Bölgesinde (Orta Fırat Bölümü), Şanlıurfa İli’nin 45 km güney batısında yer alan, Suriye ile sınırı teşkil eden demiryolu üzerindeki Mürşitpınar Köyü’ne 10 km uzaklıkta olan tarihi bir ilçedir.

 

            Kaynaklarda SERUĞ diye geçen bu şehrin İbrahim Peygamber ile çok yakın ilişkisi vardır. İbrahim Peygamberin  babası  Azer, dedesi Nahor’un babası  SERUĞ’ dur. Tarihte adı SERUĞ olan bu ilçemiz ile  İbrahim Peygamberin atası SERUĞ aynı adı taşımaktadır. SERUÇ, bu ilçenin asıl adıdır. Bu yöre, eskiden  beri  cins at  yetiştiriciliği ile meşhurdur. Atların eğeri ile uğraşan ve imal eden kişilere “Saraç” denilmektedir. Suruç bu  kelimenin  çoğulu  olup, İlçenin  isminin  bu kelimeden geldiği tahmin edilmekte; Saraçlar anlamında, Suruç olarak söylene gelmektedir.

 

            M.Ö. Asya’dan  göç  eden  Sümerler, Mezopotomya’da  medeniyet kurmuşlardır. Sümerler ve  Akad Türkleri, Saruğ Ova’sında Suruç ilçesini BATNA ismi ile anmışlardır. Daha sonra  İskit ve Asurlular, Sümerler ve Akadlar’ı ortadan kaldırarak, Suruç’u, “Tepartip” adıyla Birecik İlçesi’ne bağlamışlardır. Sümerler Mezopotamya’da hakimiyetlerini sürdürürken, Mısır’a akın eden Kiksos Türkleri geçici bir zaman için buraya yerleşmişlerdir. Roma İmparatoru  Büyük  Konstantine  M.S.35. yılında  öteki  ilçelerle birlikte  Suruç’u da Şanlıurfa (Rüha) İline bağlamıştır. Aradan hayli zaman  geçtikten sonra Suruç, bu defa da Kudüs  Krallığı’na bağlanmıştır. Tarihi eski çağlardan beri bilinen Suruç İlçesi’ni, Romalılardan, İyat Bin Ganem, barış yoluyla almış ve Abbasilere bağlamıştır (M.S.639). O zaman Suruç, Urfa’dan  ayrı bir ilçe olduğu  için,  Urfa’daki Türk Kavimleri, Araplara karşı gelerek Suruç’u Abbasilerin elinden kurtarmışlardır.

 

            Çok eski olan  bu  şehrin  yakınında, siyah  taş üzerine yapılmış 1 metre eninde, 2 m uzunluğunda 2 adet aslan  heykeli bulunmaktadır. Heykellerin  bugün bulunduğu yer, Suruç’a 15 km uzaklıkta olan ve halen Suriye Sınırları içerisinde kalan Rıslantaş Köyü’dür.

 

            Ziyaret Köyü’nde meftun bulunan Şeyh Mesleme Bin Name Hicri 466 yılında Suruç’u, haçlılardan kurtarmıştır.

 

            Suruç, M.S.1095’te Artuk Oğulları’ndan Sokman’ın eline geçmiş ise de, 6 yıl sonra Urfa Kontu  I.Bolvadin’in egemenliği altına girmiştir. M.S. 1090’da  Urfa Haçlı Kontu’na (Kudüs Krallığı’na) bağlanmıştır. İmadüddin Zengi, 1127 yılında Suruç’u, haçlılardan geri almıştır.

 

            Suruç, Timur’un  istilasına da uğramıştır. Bölge  halkı, istilaya karşı  koyduğundan  burası Moğollarca  yakılıp    yıkılmıştır.   Kudüs   Seferi’ne çıkan Yavuz Sultan Selim 1517 yılında, Suruç’u Osmanlı  topraklarına katmıştır. Osmanlı  İmparatorluğu  döneminde,  Halep Vilayeti’nin Urfa Sancağı’na bağlı bir kasaba durumunda olan  Suruç, 1918’de  İngilizlerin, 1919’da da  Fransızların   istilasına uğramıştır. Fakat, Suruç’un şanlı  halkı, büyük  bir  milli  mücadele  örneği  göstererek tarihi şehrini 11 Nisan 1923’te düşmandan kurtarmıştır.

 

Suruç, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, 1923 yılında ilçe olmuş ve Şanlıurfa İline bağlanmıştır.