Şanlıurfa'da yapılan toplantıda Arapder Genel Başkanı Şükrü Kırboğa Şu açıklamada bulundu. Kırboğa; "Biz turkiyeli araplar yardımlaşma derneği olarak .turkiyede 7milyon 800 arab kokenli turk vatandaşı olarak turkiyenın muhtelif şehirlerinde yaşamaktayız, suriye ile birebir kan bağımız ve orada cereyen eden hadiseden çok etkilenmekteyız.ve ulkemızin bu konuda daha ciddi somut adımlar atmasını beklemekteyız. Sayın misafirler ve kıymetli basın mensupları, öncelikle hepinizi en derin saygı ve sevgilerimle selamlıyor hepinize hoş geldiniz diyorum. Bu gün burada Suriyeli aşiretler meclisi üyeler ve Şanlıurfa bölgesinden de aşiret reisleri ile kanat önderleri ile birlikte Türkiyeli Araplar Yardımlaşma ve Kültür Derneğinin düzenlemiş olduğu dayanışma toplantısında bulunuyoruz.. Bu toplantının amacı Türkiyede yaşayan Arap kökenli vatandaşların yani bizlerin Suriyedeki dramı, akan kanı ve acıları yüreğimizde his etiğimizi göstermek, acılarını paylaşmak; en önemlisi de bu feryadın sesini tüm dünyaya ve vicdan sahibi olan herkese ulaştırmaktır.
Geçmişte bizleri sanal sınırlarla ayıranlar sanmasın ki bizler ayrıldık. Şanlıurfa bizim için neyse Şamda odur, Bosna, Kosova, Bağdat, Erbil ve Kahirede odur. Bizler kadim geçmişimizle ortak kültürün çocuklarıyız. Hiçbir sınır bizleri bir birimizden ayıramaz.
Aramıza ekilmek istenen nifak tohumları kimi zaman etnik kimliklerimizle, kimi zaman mezhebi kimliklerimizle, kimi zaman da geçmişte yaşanan bazı hoş olmayan olaylarla aramıza ekilmek istendi. Maalesef bazı dönemlerde bu etkilide oldu. Fakat gelinen süreçte hepimiz anladık ki bizler ortak coğrafyanın çocukları olarak bir birimizi anlamak, biri birimizin acısına ortak olmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde küresel güç odaklarının birer piyonu olmaktan öteye gidemeyeceğiz.
Her türlü doğal zenginliğe sahip olan Suriyede Beşşar Esed gibi bir diktatör her türlü ihtişam içinde yaşarken halk fakirlik ve açlığın pençesinde kıvranmaktadır. Bunda ki gariplik bu güne kadar sorgulanmamış daha doğrusu sorgulayanlar en ağır bir şekilde cezalandırılmıştır. Gelinen süreçte Suriye halkı insanca yaşamanın, hak ve özgürlüklerin artık kendilerinin de hakkı olduğuna inanmış ve Arap Baharı dediğimiz sürece katılmıştır.
Bu gün Arap coğrafyasında ciddi gelişmeler yaşanmaktadır. Bu gelişmeler hak ve özgürlükler noktasında takdir edilmesi gereken ve kanaat önderlerince de desteklenmesi gereken gelişmelerdir. Fakat üzülerek görüyoruz ki bu gelişmeler bir çok can kaybına, zulümlere ve vahşet derecesini aşan insanlık dışı olaylara sahne olmaktadır. En acısı da bu zulüm ve vahşete, birilerinin mezhebi taassup içerinde yaklaşarak meşruiyet sağlamaya çalışmasıdır. Hatta bu ülkeler ve yöneticilerinin açıkça kullandıkları bir argüman olabilmektedir. Fakat şu bilinmelidir ki mezhepçi yaklaşımlar akan kanı, zulmü haklı göstermez. Çünkü en kutsal şey insan hayatı ve onurudur. İnsan hayatından daha kutsal ne olabilir ki? Bizler şer görünen bu durumdan hayırlı sonuçların doğacağına inanıyoruz. Fakat öncelikle akan kanın durması gerekiyor.
Suriye bizler için akrabalık bağlarımızın da yoğun olduğu bir ülke ve iç içe geçmiş sosyal, ticari ilişkilerimiz mevcut. Her gün akan kana bir yenisi ekleniyor. İnsanlar yerini yurdunu terk etmek zorunda kalıyor, terk etmeyenlerde silahı elinde bulunduran zalim diktatörlerin acımasızca saldırılarına uğruyor.
Bir gün bu zulümler bitecektir; ama bu zulmü halkına reva gören Beşşar Esed gibi zalimleri tarih asla unutmayacaktır. Kendi halkına karşı, tüm dünyanın önünde her türlü ağır silahları kullanmaktan geri kalmayan, çocuk, kadın, yaşlı dinlemeden neredeyse soykırım derecesine varan böyle bir zalimliği insanlık az görmüştür. Kaderin cilvesine bakınız ki bizler de böyle bir zulme bu çağda dehşetle tanık oluyoruz.
Biz ARAPDER olarak, bu gün burada Suriyeden gelen kıymetli misafirlerimizi ve bölgemizden toplantıya iştirak eden kanaat önderlerini ağırlamaktan şeref duyuyoruz. Gönül isterdi ki daha güzel konuları görüşmek için toplanalım. Fakat bizler için bu gün birinci öncelik Suriyede akan kanın bir an önce durmasıdır. Bu sebeple Sayın Başbakanımız başta olmak üzere, ilgili tüm taraflara sesleniyorum bir an önce akan kanın durması için ne gerekiyorsa yapın. Orada hayatını kaybeden her can canımızdan can götürmektedir. Acısını yüreğimizin derinliklerinde hissediyoruz.
Tekrar hepinizi en derin sevgi ve sayılarımla selamlıyor toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum" dedi.