SURDA BİR GEDİK AÇTIK MİSYONU LAZIM

SURDA BİR GEDİK AÇTIK MİSYONU LAZIM

Piyasa gedik açanlarla dolu. Ne yazık ki, açılan gedikler, grizo patlaması ile tekrar kapanıyor. Televizyonda bazı müftüler hafta da iki Caminin temelini atıyoruz diyorlar. Her mahalle Camilerle dolmuş, devletin çokça okul yaptığı gibi, Okul da Materyalist, Kemalist, ladin eğitim öğretilir. Camide ise halk dini konularda aydınlatılır. Konum itibarı ile Okul ile Camii bir birinden çok ayrı bir şeydir. İmama sormuşlar Müezzinle aran nasıl? Hoca buyurmuş, ben mihrapta müezzin ise minberin yanında demiş. Fiziki olarak imam-Müezzin çok yakınlar. İmam veya Cemaatle dini konuları anlatmada ne kadar mesafe var acaba Caminin önemi ayetle sabittir. Camiyi inkâr etmek, hafife almak, önemsememek, İnançta insanı uçuruma götürür. Marifet bol bol Cami temelini atmak değil, Camideki imamı eğitmek, Camii Cemaatine imamın doğrudan ayet ve hadisleri anlatma ortamını hazırlamaktır. Çünkü imam veya din görevlisi surlarda kapanmaz delikler açan kahraman abidelerdendir.

Bu meziyet, Dünyevileşmiş, suskun, menfaatperest hak davanın katili olan din görevlisine ait değildir. O din görevlileri ki, (Âlimler) düşman tarafından işgal edilemeye çalışılan kalenin surları hükmündedir. Böylesi ulemaya ihtiyaç vardır. Donanımlı âlim kandil gibidir her zaman aranır. Haftada iki caminin temelini atmaktansa ekiple beraber haftada iki namazsızı Namaza kazandırmak, iki insanı kötülükten alıkoymak bence en hayırlı iştir. Muharrem ayının sonlarındayız. Din kisveli tüm ekipmanlar aşure dağıtmak için seferber oldular. Ülkede sanki kıtlık var. Aşure adına harcanan paralar insana inanç konusunda yapılsaydı, harcansaydı(Dini tebliğ anlamında) daha hayırlı bir iş olurdu kanaatindeyim. Bazıları bey efendi insanlara ikram, mideleri doldurmak suç mu dur diyebilir. Bende diyorum ki, İnsanlık maneviyat acıdır. Orası doldurulmadan insan pusulasızdır.28.30-11,2014 Tarihinde İslam düşmanı, Müslüman katili batılın temsilcisi papa Türkiye’ye gelecekmiş, davet 11. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül tarafından yapılmış. Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN Yeni sarayına otururken, davet yenilenmiş.

Sayın ERDOĞAN Tarafından davet mektubunu basından okudum utandım doğrusu. Müslüman bir Cumhurbaşkanı tarafından insanlık düşmanı bir batıl kitle başına o kadar taltif yağdırılması beni şok etmiştir. Papaya hele insanlık barışı fedaisi yaftasını uygun görmek ise akıl, vicdan dışı bir şeydir. Kabullenemedim. Papaya dini lider diyen bile var. Gerçi, papa bir kişidir. Ülkemde ve İslam ülkelerinde çok papa zihniyetli kişiler var unutmayalım… Müslüman’ın düştüğü bu hal gösteriyor ki, İslam insan düşmanlarına kimse ses çıkaramıyor. Madde ile beslenen basın ve ekranlar hiç kale bile almıyor. Geçmişte Amerika’ya büyük şeytan diyenler şimdi yandaş medya konumunda, İktidar nimetlerinden otlangaç, sessiz bülbül, Bir müftünün veya din görevlisinin haddine mi düşmüş bu yazdıklarımı söyleyebilsin. Öyle ise ruhlarda bir gedik açmak zorundayız. Önce Kuran okunacak, anlaşılacak, amel edilecek, anlatılacak “sansürsüz.” Başka çare yok.

Ey din adına bu milletin parasını camilerde toplayanlar (Toplanan paralar makbuzsuz) Aşure dağıtmak organize etmek için seferber olanlar. Bu topluma gerçek dini ne zaman anlatacaksınız. Bu işin şakası yok, insanlık helake gidiyor, bakmayın paralı kiralık televizyon vaizlerine (İyilerine saygı) durum çok feci 28 Şubat sonrası devrin Diyanet başkanı emri ile Merkezlerde mevcut küçük camilerden 300 bin TL.  Büyük camilerden 600 TL. Para toplandı. Neymiş camilere Kütüphane kurulacakmış, Gerçek perde arkası öyle değil. Çok din görevlisi o dönemde buna alet oldu. O dönemde diyanette bende görevliydim olanların tahribatların canlı şahidiyim. Bu dumanlı dönemde malı götüren götürdü. O dönemin Müftülerinden biri yakın zamanda Merkezi sistemle vaaz veriyordu çok utandım dinlemek bile istemedim. İnsan ne kadar dönektir o Müftü şimdi büyük Unvan la Diyanet müftüsü imiş. Din hizmeti bunlarla mı olacak. Bu yazımla, şahıs olarak kimse hedefim değildir. Olan olmaya devam eden bir şeye parmak basmak icra makamında olanları haberdar etmektir.

Diyanet rotasyonla İmamların yerlerini değiştiriyor. Olanlara diyanet sendikası neden ses çıkarmıyor düşündürücü. Senelerce aynı yerde görev yapanın yer değiştirmesi güzel bir şeydir. Bir imam ı bulunduğu Cami’den alarak aynı mahalle camisine atamak yer değiştirdim demek tam bir komedidir. İl, ilçe müftülüklerinde senelerce makam işgal etmiş, köhne yapılı koltuk sevdalılarına dokunmamak diyanete en büyük hakarettir. Koltuklarda 65. Yaşını doldurmayı bekleyen çok mübarekler var. Yeni diyanet Başkanımızı tebrik ediyorum. Samimi çalışkan o makamı dolduran biri, ne yazık ki taşra da istenilen hizmeti göremiyoruz. Taşrada çok denetimsizlik var, başıboşluk var, sorumluluk anlayışı kıt, layık olmadıkları halde çok cami ve koltuklarda yer işgal edenler var, artık bunların ayıklanması lazım. Durakta bekleyenin rastgele arabaya binmesi bineni varacağı yere götürmez.

Bu yazımla belki bazılarını incitmiş olabilirim inancım gereği yazdım. Yazmaya devam edeceğim. Son model arabalarla turlar atmak kendilerini makam tapınağı haline getirenlerle dini hizmeti verilmez. Din görevlisi yerine göre doktordur, fakir fukara babasıdır, mühendistir, hukukçudur, idarecidir, çok güzel koku dağıtandır, toplumdaki tüm kötülüklerin düşmanıdır. Allah’ın evleri olan camileri alttan, üstten ısıtmakla, tek parça halılar döşemekle, Caminin büyük avizeleri ile uğraşmakla, Caminin elektrik parasını cemaatten toplamakla din hizmeti verilmez. Ey Samimi hocalarım! Çok geniş bayır bırakılmış tarlamız var. Yeryüzü tümden cami elinizdeki sağlam tohumu ne zaman ekeceksiniz, Gençlik elden gidiyor, aile yuvaları dağılıyor, faizin girmediği yer kalmadı, Namazsızlık moda, komşuluk, dostluk vefa izinde, Uyuşturucu ile kafalar sarhoş, yeniden dert edinerek her bilen dini anlatsın sur haline gelen tüm kötülükleri delmenin zamanı gelmedi mi?