Üstad'ın talebesi Abdullah Yeğin, Şanlıurfa'da konuştu VİDEO
Bediüzzaman Said Nursi'nin Talebesi Abdullah Yeğin; Hz. Mehdi gelmemiş diyorlar, gelmediğini nereden anlıyorsunuz? diye sordu.
Bediüzzaman Said Nursi'nin Talebesi Abdullah Yeğin, Şanlıurfada konuk olduğu Haliliye Vakfında çoğunluğu genç olan cemaatle sohbet etti.
Üstad Bediüzzamanı Şanlıurfada yıllarca bekleyen Yeğin Ağabey, yine Şanlıurfalılarla buluştu.
Gençlerin okumalarını ısrarla isteyen Abdullah Yeğin Ağabey; Üstadımız bu kitapları okumamız için yazdı. Özelikle ihlas risalesini 15 günde bir kez okuyunuz. Üstadımız Bediüzzaman, peşimden değil, yazdıklarımın peşinden gelin diyor dedi.
İŞTE ÖZEL SOHBETİN TAMAMI
ABDULLAH YEĞİN KISACA KİMDİR?
Üstad Bediüzzaman, 1936-1943 yılları arasında, Kastamonuda mecburî ikâmete tabi tutulmuştu. Bu yıllarda İnebolu, Taşköprü, Daday ve Araç gibi ilçelerden gelip Üstadı ziyaret edenlerden birisi de, o dönemde Kastamonu Lisesi orta kısım ikinci sınıfta okumakta olan Abdullah Yeğin idi.
Abdullah Yeğin, henüz bir ortaokul talebesi iken Bediüzzaman Said Nursîyi ziyaret edip elini öpmüş ve talebesi olmuştu. Bediüzzaman ona Nurcuların Abisi diye iltifat ediyordu.
Üstad Bediüzzaman, 1936-1943 yılları arasında, Kastamonuda mecburî ikâmete tabi tutulmuştu. Bu yıllarda İnebolu, Taşköprü, Daday ve Araç gibi ilçelerden gelip Üstadı ziyaret edenlerden birisi de, o dönemde Kastamonu Lisesi orta kısım ikinci sınıfta okumakta olan Abdullah Yeğin idi.
Abdullah Yeğin, arkadaşlarıyla gerçekleştirdiği bir ziyaretinde, Üstad Bediüzzamana Muallimlerimiz Allahtan bahsetmiyor. Bize Hâlıkımızı tanıttır demişti. Daha sonra bu soru ve cevap Meyve Risalesinin Altıncı Meselesi olarak risalelere dahil edilmiştir.
Kastamonu civarında bulunan Karadağ ve Hacı İbrahimdağı denilen yerlere Üstad Bediüzzamanın yanında giden talebeleri arasındaydı. Bu sırada Âyetül-Kübrâ ve Sözler gibi risaleleri okuyorlardı. Bediüzzaman da risaleleri karşılaştırıp, tashih ediyordu. İmanî, İslâmî mevzularda konuşmalar ve sohbetler yapılıyordu.
Bu esnada okuldaki Coğrafya dersi öğretmeni, Abdullah Yeğini tıpkı kendisi gibi Üstadı ziyaret eden altı arkadaşıyla birlikte disiplin kuruluna sevketmiş; sonuçta kendisine altı gün okuldan uzaklaştırma cezası verilmişti. Gelişmeler bununla da kalmamış, son gelişmeden birkaç gün sonra öğrenci arkadaşlarıyla kaldıkları evi polisler basmış, inceden inceye arama yapmış, ama bir şey bulamamışlardı.
Üstad Bediüzzamanın mektuplarında Araçlı Abdullah olarak da adı geçen Abdullah Yeğin, Risale-i Nur hizmetinde bulunmasından dolayı hakkında en çok dava açılan Nur talebelerinden birisiydi. Urfa, Gaziantep, Ankara ve Adana hapishanelerinde aylarca yatmış olmasına rağmen, davaların hepsi de beraat ile neticelenmişti.
Sonraki dönemlerde, askerlik hariç, Urfada sekiz sene kaldı. Üstad Bediüzzamanın vefatından birkaç gün öncesi Urfaya geldiği sırada bu şehirde ikâmet ediyor, Kadıoğlu Camiine bağlı bir odada kalıyordu. Üstadın geldiğini öğrenir öğrenmez yanına gitti.
Zübeyir Gündüzalp, Hüsnü Bayram gibi yakın talebeleri tarafından İpek Palas Oteline yerleştirilen Üstad Bediüzzaman, ertesi gün biraz rahatlar ve iyileşir gibi olmuştu. Abdullah Yeğin yanına girdiğinde Üstad Bediüzzaman onun elinden tutarak Hiç merak etme! Küfür ölmüştür. Bundan sonra birşey yapamazlar! dedi. Hemen ardından da Urfanın öneminden ve Urfalıların İslâmiyete olan hizmetlerinden bahsetti ve bu şehrin Türk, Arap, Kürt gibi Müslüman kardeşleri birleştirmeye vesile olacağından bahsetti.
Abdullah Yeğin, diğer Nur talebeleriyle birlikte, nöbetleşe olarak Üstad Bediüzzamanın başında bekliyorlardı. Gece saat 03:00′te Üstadın ebediyete göç ettiğini anladılar. Sabahleyin hadise çeşitli makamlara ve kişilere duyurdular. Ertesi gün, ikindi namazını müteakip Ulu Camiin avlusunda cenaze namazı kılındı.
Abdullan Yeğin, Son Şahidler isimli eserin 2. Cildinde bir hatırasını şöyle aktarır:
Mübarek tabutu tekrar eller üzerinde, askerler, polisler yardımıyla ve iştirakiyle Halilür-Rahman Dergâhına götürdük. Etraftan bütün bizi tanıyan kardeşlerimiz, Nur Talebeleri başınız sağ olsun diyorlardı. Senelerce evvel Üstadımızın bana hitaben, Sana başın sağ olsun diyecekler, keçeli keçeli dediğinin mânâsını o acı günde anlamıştım Üstadımızın senelerce evvel Ben de Urfaya geleceğim demesi bu şekilde hiç beklemediğimiz bir tarzda tecelli etmişti.
Abdullah Yeğinin uzun yıllar süren titiz çalışma ve araştırmalarının neticesi olarak hazırladığı Yeni Lügat isimli Osmanlıca sözlük, özellikle Risale-i Nur ile yeni tanışanlar için en çok başvurulan kaynak olma özelliğine sahiptir.
Haber: Mehmet Guli Aslan / www.balikligol.com