Sır Küpü!..

Sır Küpü!..

Eskiden İnsanlar bir kaynağa, bir kitaba ulaşmak için servet ödedikleri olurdu.

Son zamanlarda kitap sayısı çoğaldı. Bunlar için ödenen bedel de cüzileşti.

Çok az parayla alınabilen kitap, maalesef okunmuyor. İnternet icat oldu, düşünce sistemi bozuldu, okuma alışkanlığı çok fena şekilde terk edildi, ekran karşısında geçen zamanın çeyreği kadarını bile kitap sayfalarına ayırmıyoruz.

Teknolojinin sunduğu kolaylık hepimizi esir aldı.. O güzelim kitap hani nerede?

Ben bu işin daha sonrasından korkuyorum.. Torunlarımız ve onların çocukları kitap okumanın zevkini tadamayacaklar..

Elimde bir kitap var..  “Sır Küpü”

Usta yazar Turgay Güler’in Roman tarzında yazdığı “kaos teorisi” kitabı.

Kitap, 14. Yüzyılda Avrupa’da baş gösteren VEBA hastalığından başlayıp, Şanlıurfa Suriye sınırında bulunan mayınlı arazilere uzanıyor.

Adından da anlaşıldığı gibi kaos teorisi, kitabın içeriğine de işlemiş. Değişik konularda belirgin bağlantı oluşturmadan okuyucuyu kaosu birleştirmekle baş başa bırakmış.

Kitap, daha çok Şanlıurfa’nın son dönemdeki öneminin üzerinde duruyor.

Şanlıurfa’nın ekonomi ve politik önemine dikkat çekiyor.

Kitapta özellikle veba salgınıyla birlikte otoritesi sarsılan Kilisenin kediler şeytan ilan edilmesi ve buna gerekçe olarak da gece karanlığında parlayan gözlerinin gösterilmesi, siyah kedilerinde daha şiddetle lanetlenmesi bana çok ilginç geldi!..

Zira 700 yıl önce Avrupalılar gözünde şeytan olarak görülen kediler, en büyük kedi hayranı, peygamber aşığı ve öğrencisi Ebu Hüreyre’yi bilmemize rağmen toplumumuzda hala kedilere karşı bir şüphe var. Özellikle “kara kedi” deyimi dilimize pelesenk olmuş. Biz de kilisenin itibarını kurtarma için başvurduğu şeytanlıklara alet olmuşuz. Hala da bu hastalığımız devam ediyor.

Kitapta sıradan okuyucunun hiçbir anlam veremeyeceği birçok alakalı alakasız bölüm var.

Özellikle kitabın sonunda bütün bu parçaları birleştirmemesi, okuyucuyu daha da zor durumda bırakıyor.

Her şeye rağmen keyifle okuduğumu belirtmeliyim.

Turgay Güler’den bundan sonraki romanlarında daha sade bir dil kullanmasını bekliyorum. Ve özellikle her seviyede okuyucuya hitap etmeli diyorum