Son Kalıntılar
Uzay bilimleri ile ilgilenmek yerine başörtülü öğrencilerin fotoğrafını çeken, röntgenci prof, kendi fotoğrafı çekilirken de yüzünü gizleyen Uzaylı, yaratık, kendini prof sanan bu yabani aynı zamanda Ergenekoncu olduğu da ortaya çıktı.
Öte yandan, 28 Şubat kalıntısı olan bu yaratık materyalist bir kişiliğe sahip olduğu da görülüyor. Bilim ve Ütopya gibi dergilerde yayınlanan makaleleri ve yaptığı açıklamalarda, “sakın kendinizi idealizmin bu telkinlerine kaptırmayın, materyalizme olan sadakatinizi koruyun” mesajlarını verirken, kendisine dayanak olarak Rusya’daki kanlı komünist devriminin lideri Lenin’i gösteriyor.
Fakülte yönetimi: Bu zombinin çeşitli yollarla öğrencilere baskı yaptığı iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığına, Rektörlüğe ve YÖK'e şikâyette bulunduğunu belirtmişlerdi.
“Bin yıl sürecek” dediler. Bin yıl da sürmedi fakat bitmedi de. Lakin Partilerde, Sendikalarda, Üniversitelerde, Kamusal alanın hüküm sürdüğü her yerde 28 Şubat zihniyeti devam ediyor.
Kendi hayal ettikleri kıyafet kanununa başörtülüleri uymaya zorlayan dinozor beyinliler kendilerinin tabii olduğu kuralları kanunları görmemezlikten tanımazlıktan geliyor. Kendilerine mübah gördüklerini başkalarına haram sayıyorlar. Faşizme hizmet edenlere profesör, doçent, başkan vs olmayı reva görenler Anadolu çocuğuna adeta “sen cahil kal” diyor. Kısacası onlar efendi, halk köle. Bu düzen hep böyle devam etsin istiyorlar…
İşte yine bir üniversitede Yine başörtü zulmü tüm hızıyla devam ediyor. Genç kızların demokratik hakkını gasp edenler demokratik haklardan bahsediyorlar. Zulme direnenler bir utanmazın elinde kataloga dönüşüyor. Ve bir yetkili ortaya çıkıp “Ey utanmaz! Sen ne ahlaksızlık yapıyorsun” demiyor. Haliyle meydanı boş bulunca da istedikleri gibi at koşturuyorlar. Kendinden vazifeli Prof etiketli cahilin bilime katkısı nedir bilmiyorum ama bütün Türkiye’nin gözü önünde elinde kamerasıyla Asr-ı Saadet döneminin Ebu Cehil’lerinden farklı olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor.
İnsan görünümlü yaratık işini gücünü bırakmış bir 28 Şubat inzibatı gibi kapıda nöbet tutarak başörtülülerin okula girmemesi için var gücü ile çabalıyor. Yetmiyor elindeki kamerasıyla başörtülü kızları fişliyor. Kapılara “başörtülüler giremez” yazıları astırıyor. Sınıfları basıp başörtülü öğrencileri sınıftan attırıyor. Ve bunun da demokratik bir hak olduğu saçmalığında bulunuyor.
Bölüm dekanı da bu utanmazlığa, bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa dur demiyor…
Meydanı boş bulan Prof lakaplı hortlak da başörtülü kızlara kan kusturmaya devam ediyor…
Bu uzaylı yaratık bilimle uğraşıp Öğrencilerini bir bilim adamı olarak yetiştirmek ve yaptığı bilimsel çalışmalarla öğrencilerine örnek olmak yerine, onların saçları ve kıyafetleri ile uğraşıp ördek oluyor.
Malum bozuk zihniyet, savundukları beyhude davanın bin yıl daha devam ettirilmesinin derdinde.
Ayaklarının altından kayıp giden saltanatlarını yeniden kazanma çabasındalar.
Giderayak “ne kadar tahribat yapıp zarar verirsem o kadar kardır” düşüncesi ile hareket ediyorlar.
Sahiplerininin takdirini, övgüsünü, teşekkürünü alıp makam mevkisini arttırma derdinde…
Benim sözümüz tepkisiz kalanlara! Bu zihniyete cesaret verenlere! Adım atmak yerine “bekleyip görelim” mantığı yürütenlere! Kısaca Yapması gerekeni yapmayanlara. Yapıyormuş gibi görünenlere. Neyime lazımcılık daha ne kadar sürecek?