Solcu Yazar Meltem Gürsoy'dan Allah'ın Sadık Kulu Filmine Övgü

"Ben bu cümleye aşık oldum" dedi ve filmde kendisini etkileyen noktaları paylaştı Gazeteci yazar Meltem Gürsoy, "Allah'ın Sadık Kulu: Barla" filmini izledi; "kitleler Said Nursi'nin adını duymuş olmasına rağmen düşünce yapısındaki sırrı bilmiyor" diyerek bu yazıyı yazdı.

Solcu Yazar Meltem Gürsoy'dan Allah'ın Sadık Kulu Filmine Övgü
Allah'ın Sadık Kulu Bediüzzaman Said Nursi

Uzun zamandır Allah'ın bir sadık kulunu görmemiştim. Çok yakından olmasa da sinema perdesinden görmek iyi geldi. Her şeyin madde ile tartıldığı, karşılıksız hiçbir şeyin yapılmadığı günümüzde “Allah'ın Sadık Kulu” animasyon filmini izledikten sonra düşüncelerim değişti.

Film Bediüzzaman Said Nursi'nin Barla hayatını konu ediyor. Daha önce Mehmet Tanrısever'in çektiği Hür Adam adlı sinema filmini de izlemiştim. Animasyon film amatör bir ruhla hazırlanmış olmasına rağmen, öncekinden daha gerçekçi...

Geçtiğimiz yıllarda aynı teknikle çekilmiş “Buz Devri – Ice Age” tüm dünyada gişe rekorları kırmıştı. Çoluk çocuk, büyük küçük her yaştan, her kültürden insan izlemişti. Bediüzzaman Said Nursi'nin Barla Hayatı'nın anlatıldığı “Allah'ın Sadık Kulu” adlı animasyon filmi de en az “Buz Devri – Ice Age” kadar ilgi görmeli.

Said Nursi bugüne kadar din adamları tarafından anlatılmış. Sinema filmi de yine din adamlarının penceresinden yansıtılmış. Bana göre Said Nursi sadece din adamlarının bakış açısına hapsedilemeyecek kadar önemli biri.

Konuya yabancı olmam nedeniyle etkili cümleler kuramıyor olabilirim. Ancak Said Nursi tüm dünyada tanınan Konfüçyüs - Confucius'tan da ileri de bir düşünür. Kitleler Said Nursi'nin adını duymuş olmasına rağmen düşünce yapısındaki sırrı, bilmiyor.

Benim ilgimi çeken; çoğumuzun köylü, cahil diyebileceği insanlarla kurduğu sağlam iletişim, insanlardan karşılıksız bir şey almaması, az yemesi, az uyuması ve güçlü imana, inanca sahip olması.

Bulunduğu dönemin hükumeti ile Amerika ve İsrail'in yok etmek için yaptıkları ortak çalışmanın, köylü ve cahil olarak nitelenen insanlara mağlup olması çok ilginç.

Filmin içinde Said Nursi'nin sözleri canlı olarak veriliyor. Sözleri hem ikna edici, hem de yol gösterici.

Bu filmi tüm hayvan hakları savunucularının izlemesi gerekir. Bir din adamı düşünün ki karınca yuvasının üzerine çadır kurmuyor...

“Bir yuva yıkılarak başka bir yuva yapılmaz” diyor.

Kaplumbağa ile oynarken, çubukla kafasına vuran çocuklara söylediği sözler ve bakış açısı çok önemli.

Günümüzün hayvansever mantığı Said Nursi ile aynı çizgide değil.

Günümüzün hayvanseverleri genel olarak köpek endeksli. Ben bugüne kadar karıncaların haklarını savunan bir hayvansever duymadım. Kaplumbağaların zarar görmesine üzülene de rastlamadım.

Caretta caretta kaplumbağalara üzülen var demeyin. Onların gerçek amaçlarını bilmiyoruz. Ayrıca onlar da sadece Caretta caretta kaplumbağaların nesli tükenmesin istiyorlar. Diğer canlılar veya kaplumbağalar onlar için önemli değil...

Said Nursi'deki bakış açısı bahçedeki otu bile canlı kabul ederek, yanında ateş yakılmasını istemiyor.

Bu düşünce yapısı ile yetişen çocukların orman yakması, birine zarar vermesi düşünülebilir mi?

Said Nursi'nin dikkatimi çeken bir diğer yönü de Kürt kimliği...

Said Nursi Kürt kimliği olmasına rağmen en büyük Türk hayranı. Türklere özel, sıcak mesajlar veriyor. Said Nursi'nin kitapları ve felsefesi Güneydoğu Anadolu'da gündeme getirilse teröre bulaşmış bir çok insan tövbe eder...!

Kültür Bakanlığı Said Nursi'yle daha yakından ilgilenmeli. Olayı “irtica” penceresinden algılamaya devam edersek Said Nursi gibi bir dehayı anlayamadığımız için cennet vatanı, elbirliğiyle "cehennem vatan" haline dönüştürürüz...

Bir bardak çayı bile idareli içme mantığı iktisatçılar tarafından mutlaka incelenmeli. Said Nursi'yi ve kitaplarını tüm dünyanın daha yakından tanıması insanlığın geleceği açısından önemli.

Türkiye'de Said Nursi ve Nurculuk kelimeleri korkudan insanların kalbini sıkıştırmamalı. Aksine insanları mutlu eden bir fikir akımı olduğu bilinmeli.

“Pirenin midesini tanzim eden, Manzume-i Şemsiyeyi de O tanzim etmiştir.“ Ben bu cümleye aşık oldum. Manzume-i Şemsiye güneş sistemi demek. Yani pireyi yaratan Allah, Güneş Sistemini de O yaratmıştır.

Animasyon filminde dikkatimi çeken diğer bir konu da kadınlara ve kız çocuklarına verdiği önem. Onların çalışmalarını takdir etmesi, kız çocuklarını Allah'ın bir hediyesi olarak anlatması çok etkileyici.
Barla'dan sürgün edilirken kayıkçının parasını kendisinin ödemesi de günümüzdeki sosyal yaraların en büyüklerinden birine, 'Bal tutan parmağını yalar' hurafesinin yanlışlığına işaret ediyor.

Allah'ın Sadık Kulu'ndan aldığım ilham...

İnanç eksikliği, psikolojik depresyonları tetikliyor.
Fakirlik, israftan kaynaklanıyor.
Terör, inanç eksikliğinden kaynaklanıyor.
Kadın cinayetleri, boşanmalar inanç eksikliğinden kaynaklanıyor.
Toplumdaki huzursuzluğu ötekileştirme tetikliyor.
Önerim...

Said Nursi ve Risale-i Nur'larla solcular kısa sürede tanışırsa insanlığın geleceğine yön verirler.

Said Nursi tam da solcuların idealindeki bir fikir adamı...

Bu konuda en büyük yük yine Fethullah Gülen'e düşüyor. Geçtiğimiz Türkçe Olimpiyatları'nda Nazım Hikmet'in "Karlı Kayın Ormanı" adlı şiirinin Bosnalı bir kız tarafından okunması sol kesimde kıpırdanmalara vesile olmuştu.

Rusya'da açılacak bir okula Nazım Hikmet isminin verilmesi solcuları kısa sürede etkileyebilir.

Sol kesim, yani ben, biz, biraz kitabı severiz. Edebiyatını da iyi yaparız. Biraz da günümüz türkçesine yaklaşılabilirse; solcular tarafından sular seller gibi okunacağını düşünüyorum.

Bu ülkede ülkesini seven çok solcu var. İnsanlara aşık, gerçekten humanist insanlar var. Bu insanlar aradıklarını maalesef hiçbir yerde bulamıyor.

Said Nursi ve kitapları sol kesimde büyük bir boşluğu doldurabilir!

Bir Che Guevara resmine inanan solcular, Said Nursi'nin silahsız beyin devrimi yaptığını bilseler, Nazım Usta'nın Davet Şiiri'nde neye davet ettiğini daha doğru anlarlar...

DAVET

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...

Meltem Gürsoy - Yerel Gündem