Sünneti Resulullah’ı Yaşamak
“O, hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı…”(Mülk-2) diyen Yüce Rabbimiz imtihan meydanı kıldığı şu fani dünyanın hayatın ve ölümün yaratılış gayesini açık olarak belirtmiştir… ayrıca neyin iyi , neyin kötü, neyin doğru, neyin yanlış, neyin hayırlı ve neyin şer olduğunu bildirmek ve anlaşılır kılmak için ilahi kitaplar-fermanlar ve peygamberler göndermiş ki böylece fıtrat dini olan İslam’a uygun bir yaşamın oluşması ve insanlığın mutlak huzur ve saadeti sağlanmış olsun…Aksi durumda insanlık daimi olarak batılın, şeytanın pençesinde kıvranacaktır…
İşte bu noktadan konuya bakarsak biz Muhammed Ümmetinin Ahirzaman Müslümanları olarak ayette belirtilen güzel işler-davranışlar, hayırlı amellerde bulunmak için nasıl bir gayret içerisindeyiz, gerçekten biz hem bireysel hemde toplum olarak ilahi ferman olan Kur’an-ı Kerim’i ne kadar hayatımıza tatbik ediyor ve örnek bir tatbik edici olan peygamber Efendimizin sünnetine ne kadar ittiba ediyoruz diye kendimizi çok ciddi hesaba çekmeliyiz…
“De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız banaittiba edin uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır.”(Al-i İmran-31)
O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.
O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir.(Necm-3,4)…
gibi daha nice ayeti kerimeler bizi ol nur peygamberin sünnetine sözlerine İslamiyaşayışına üstün ahlakına yönlendirmekte aksi tavır sergileyenleri, bize Kur’an yeter diyerek sünnetten yüz çevirenleri, haşa peygamberliği basit görenleri iseAllah(c.c) kendisini gerçekte sevmediklerinin sevgilerinde yalancı olduklarının ispatı olarak belirtmektedir. Bir Müslüman hayatının her alanında kendisine peygamber efendimizi örnek almalı Peygamber efendimiz nasıl İslam’ı yaşadıysa o kişi de o şekilde İslam’ı yaşamaya gayret etmelidir… Yoksa ben Müslümanım deyip yaşayışını Batının-Avrupa’nın, Amerika’nın yaşayışına benzetir onlar gibi düşünür onlar gibi giyinir, onlar gibi yer ve içerse kısacası kendine onları model- örnek alırsa acaba Müslümanım demekte ne kadar samimidir… daha ilerisi bir durumda İslam Halklarının kanına susamış canavarlar olan İngiltere’yle, Amerika’yla, İsrail’le müttefik-dost ve stratejik ortaklıklar kurarsa, onlarla hemhal olup yediği içtiği onlarsız olmazsa acaba böyle bir kişi ne derece Müslüman ve peygamber efendimize ne kadar bağlıdır yani Allah’ı gerçekten samimi olarak seviyormudur?… “Kim kendini bir kavme benzetirse o da onlardandır.” Hadisi şerif konuyu öz olarak izah etmiş durumu netleştirmiştir.
"Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce, hayırlı ameller işlemede acele edin. O fitne geldi mi kişi mü'min olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama girer. Mü'min olarak akşama erer de kâfir olarak sabaha ulaşır; dinini basit bir dünya menfaatine satar."
"Fesad-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse, yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir."(Lem'alar ( 49 ) hadisi şerifide şu Ahirzaman da ümmetin fesada-fitneye uğrayacağı dönemde sırat-ı müstakimde olmanın doğru yolda kalabilmenin reçetesi olarak sünnetine yapışmayı- sünnetine göre İslam’ı yaşamayı sunmaktadır…
Başka bir hadisi şerifte peygamber efendimiz " Size, uyduğunuz takdirde benden sonra asla sapmayacağınız iki emanet bırakıyorum. Bunlardan biri diğerinden daha büyüktür. Biri, Allah'ın Kitabı'dır. Semâdan arza uzatılmış bir ip durumundadır. (Diğeri de) kendi neslim-itretimEhl-i Beytim'dir. Bu iki emanet, cennette Kevser havuzunun başında bana gelip (hakkınızda bilgi verinceye kadar) birbirlerinden ayrılmayacaklardır. Öyleyse bunlar hakkında, ardımdan bana nasıl bir halef olacağınızı siz düşünün"(Tirmizî, Menâkıb 77, (3790). Diye buyurarak kendisinden sonra ki sünnetinin kaynağını menbaının adresini mübarek neslini ehlibeytini yaşayan Kur’an olarak okunan Kur’anın derecesinde değerli olduğunu belirterek göstermiş, kendisinden sonra yoldan sapmamanın şartını bu iki ağır emanete sımsıkı yapışmaya bağlamıştır. Bu iki ağır emanet dışında kendine rehber ve önder edinenler hele İslam düşmanlarını dost ve önder edinenler, onlarla aynı hedefi güdenler kendilerini ne derece Müslüman ve peygambere ehli beytine 4 -4’lük bağlı olduğunu idda edebilir? Kim inanır.?İslam’ın Resulullahın Ehlibeytin Müslümanların, mazlumların düşmanlarına dost, onlarla gönül ve hedef birliğinde olacak,onlarlaelelekolkola olacak onların çirkef yaşayışını benimseyip islam ülkelerini yağmalamalarına yardım edeceksin ve sonrada ben Müslümanım ben resulullahın bağlısıyım diyeceksin bu yalana kim inanır ki…
Ahirzamanın en büyük nuran-i zatlarından olan Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nurun bir çok yerinde bu gerçekleri dile getirmiş” Ey bu vatan gençleri! Firenkleri taklide çalışmayınız! Âyâ, Avrupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetten sonra, hangi akıl ile onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz? Yok! Yok! Sefihane taklid edenler, ittiba değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi i'dam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasınaittiba ettikçe, hamiyet davasında yalancılık ediyorsunuz!..Çünki şu surette ittibaınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzadır!..” (Lem'alar ( 120 ) ayrıca hakikat dersini başta İmam Ali olmak üzere Ehl-i Beytten aldığını belirtmiş…şu karanlık asrıda aydınlatacak fecri sadığın ehlibeytten olan seyyidler olacağı böyle bir nesli mübarekin nurani halkasının gücü karşısında hiçbir İslam düşmanın dayanamayacağı yıkılacağı müjdesini vermişdir…
Günümüzde Müslüman ve mazlum halkları sömürme ve yok etme, vatanlarını yağmalama ve talan etme, her türlü cinayeti mübah ve gerekli görme , gösterme ve bunu da demokratik ve hümanist usul- yöntemlerle maskelerle kılıflarla yapmaya çalışan islam düşmanları olan başta Amerika, İsrail , İngiltere ve onlarla müttefik-dost olanlar bilsinler ki İlahi bir vaad olarak galibiyet ve zafer sonuç olarak İslam’ın olacak kendileri de ataları olan Nemrutlar, Firavunlar ve Ebu Lehepler gibi tarihin çöplüğüne gidecek cehenneme yuvarlanacaktır. Böylece dünyamız hem gülistana hemde nuristana dönecektir inşaallah…