Siyasette Said Nursi tartışması
"Ateşten Yıllar, ne bir İnönü, ne bir Menderes, ne de Demirel kitabı... Bu kitap, sadece, bahsi geçen dönemler üzerinden yakın tarihin Bediüzzaman Said Nursî ile ilgili dipnotlarını tutuyor.Ve okurlarına siyaseti değil, siyaset üstü bir meseleyi okumayı vaat ediyor."
Gazeteci yazar Abdülkadir Selvi'nin kaleme aldığı siyasette Said Nursî tartışmasına yer veren kitabın arka kapağında bu cümleler sunuluyor. Geçtiğimiz günlerde Nesil Yayınları'ndan çıkan kitap; anılar, olaylar ve belgeler arasında bir yolculuk yaparak Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutuyor. Bediüzzaman'ın son gezisinin ayrıntılar hatıralar eşliğinde aktarılıyor.
Bediüzzaman'ın yaşamı, siyasete etkili ve Şanlıurfa dergahtaki kabrine defni ve sonrası, herşey bu kitapta!.
Kitapta Said Nursî tartışmalarının alevlendiği üç döneme dikkat çekiliyor. Bu tartışmaların ilki Türkiye'nin koşar adım ihtilale gittiği dönemde İsmet İnönü ile Adnan Menderes arasında yaşanıyor. 23 Mart 1960'ta Said Nursî vefat ediyor ama tartışmalar yine son bulmuyor. 27 Mayıs hükümetinin beşinci kabine toplantısında yine gündeme geliyor Said Nursî. Fakat bu sefer, mezarını nasıl kaçıracaklarını konuşuyor ihtilalciler. Siyasiler arasındaki ikinci kritik tartışma ise, 1966 seçim kampanyası sırasında yaşanıyor. Bu kez tartışanlar CHP lideri İsmet İnönü ile Başbakan Süleyman Demirel. Tartışmanın fitilini, yine İsmet İnönü ateşliyor. Son kritik dönem ise 1992 yılı. Milletvekilleri Bediüzzaman Said Nursî'nin mezarının bulunurak tekrar Urfa'ya defnedilmesi ve iade-i itibar için önerge veriyor. Bugün de Kürt açılımı sürecinde adı sık sık zikrediliyor Nursî'nin. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Said Nursî'siz Türkiye olmaz." sözlerini hatırlıyoruz. Kitapta Bediüzzaman Said Nursî ile ilgili en fazla merak edilen "Kabri nerede?" sorusuna dönemin Bakanlar Kurulu tutanakları ve Emniyet zabıtlarıyla cevap veriliyor. Nursî'nin defin işlemi ile ilgili olarak da Isparta'da tutulan ve Emniyet Genel Müdürlüğü arşivlerindeki tutanak da kitabının sayfaları arasında yer alıyor. Kitaptan önemli satırbaşları şöyle:
JANDARMA ER; HALİLURRAHMAN DERGAHI'NDAKİ PARÇALANAN NURSÎ'NİN KABRİ İLE İLGİLİ TÜM DELİLLER VALİLİKÇE SURİYEYE GÖNDERİLDİ
Urfa'daki Dergah'tan alınan Said Nursî'nin naaşı uçakla Afyon'a götürülür. Ancak Halilurrahman Dergahı'ndaki parçalanan Nursî'nin kabri ile ilgili tüm delillerin yok edilmesi gerekir. Bu olay şahitlerin ağızlarından şöyle anlatılıyor: "Parçalanan mermer lahitin parçaları Kuruköprü'deki Jandarma alayının yemekhanesinin bir köşesine gizlendi. Jandarma Er Yusuf Savaş o günleri anlatırken şu ifadeleri kullanıyordu: 'Sivil halk görmesin diye parçaları dahi oralara sokuşturmuşlardı. Mermer kırıkları görünür de askeriyenin çaldığı bilinir ve anlaşılır diye çekiniyorlardı.' Mermer parçaları gizlenmiş Dergah'taki ipek halılar gece yarısı gizlice, önce vilayete, ardından da Suriye topraklarında bulunan Caber kalesine kaçırılmıştı..."
TABUT YANMADI
"Şimdi yok edilme sırası tabuta gelmişti. Jandarma Er Yusuf Hayol'dan dinleyelim: 'Biz yedi jandarma, tabutu aldık, boş olarak Urfa'dan çıktık. Diyarbakır yolunda Karaköy Köprüsü vardır. O tepeye gidip boş tabutun üzerine iki bidon benzin döktük, ateşledik, benzinler yanıyor ama galvanizli tabut yanmıyordu. Dört bidon daha döktük, yine tabutu yakamadık. Bunun üzerine tabutu oraya gömdük."
FENER IŞIĞINDA DEFİN
"Bir gece önce Urfa'daki telaş bu kez Isparta'da yaşanıyordu. Şehirde sadece askerlerin ayak sesleri, devriye gezen araçların gürültüleri işitiliyordu. Şehir zifiri karanlığa gömülmüş, şehir mezarlığının etrafı askerlerce sarılmıştı. Askeri araçlar şehir mezarlığına doğru yaklaştırıldı. Urfa'dan getirilen tabut, Isparta şehir mezarlığının yola en yakın kısmında araçtan çıkarıldı. Araçların farları kapatıldı. Ağaçlar tarafından kapatılan bir yarın kenarına gece karanlığında el fenerlerinin ışığında kazılan mezara defnedildi." Murat Tokay / Zaman