SİYASET'İ KİRLETENLER
Öncelikle yaklaşan seçimler nedeni ile başta siyasiler olmak üzere herkesi geleneksel toplum yaşantımızın ve hoş görü anlayışımızın gereğini yapmaya ve birbirilerine saygılı olmaya, birbirilerini sevmeye ve birbirilerine tahammül etmeye davet ediyorum. Son günlerde miting meydanlarında toplumun hassasiyetlerini rencide edici söylemlerin gündeme getirilmesi bizleri derinden üzmektedir.
Son birkaç yıldır siyaset yine siyaseti ve Ülke yönetimine talip olan şakul’ü (duvarcı ustalarının kullandığı ipli terazi) kaymış olan bazı parti genel başkanları ve yöneticileri tarafından ne yazık ki adeta ar damarları patlamışçasına kirletiliyor.
Bazı genel başkan düzeyinde olan sözde örnek kişi yâda kişiler özellikle “insanın” ağzına alınamayacak küfürlü kelimeler sarf etmeleri, Türk siyasetinin kalitesini düşürmekte ve siyasetin içine düştüğü vahim durumu gözler önüne sermekte. Halkın büyük çoğunluğu “Temiz toplum, Temiz siyaset” isterken bunların bu şekilde davranmaları düşündürücüdür.
Yine aynı şekilde daha önce bir kaset skandalı ile giden bir genel başkan’a maalesef yenileri katılmakta kaset serileri devam etmekte. Vizyona girenler ve vizyona girecek olan kasetler de yapım aşamasında yakında gösterime girecekleri iddia ediliyor.(basından). Sanırım bunlar Ülke sorunları yerine zevki sefalarına düşmüşler. Yeryüzünde bunlara benzer başka kötü örnekler bulamazsınız. Çünkü halkın önünde muhalefet olsun diye bir başkasına hakaret etmek, aşağılamak, anasına küfür etmek gibi bir alışkanlıkları var. Kişinin içindekini kusması gerçek kişiliğini ortaya çıkarır.
Berber gülüşü (yapmacık rol) ile siyaset yapılamaz ne kadar gizleyebilir ki insan kendini er yâda geç gerçek meydana işte bu şekilde ortaya çıkıyor. Hal böyle olunca halkımız da bunları ibret ve hayretle izlemekte ve not almaktadır. Bu aziz Millet sandıkta diline, beline hâkim olamayan ve özellikle gençlerimize ve çocuklarımıza kötü örnek teşkil eden siyasilere 12 Haziran da ağızlarının payını verip, hadlerini bildireceklerdir.
Diğer bir konu: 1 MAYIS
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, emeklinin, işçinin memurun, çiftçinin ve tüm dar gelirli emekçilerin bayram günüdür. 1 Mayıs, bir hesaplaşma, siyasete malzeme olmaktan çıkarılmalı, ülkede yaşamakta olan 9,5 milyon emeklinin, çalışanların ve tüm dar gelirlilerin sorunlarının gündeme taşındığı ve çözüm önerilerinin sunulduğu kardeşlik ve dayanışma günü olmalıdır. Ülkemizde yaşamakta olan ve Sosyal Güvenlik Kurumundan emekli olanlar arasında ücret dengesizliğinin düzeltilmesi, işsizliğin önlenmesi, emeğin hakkının alın teri kurumadan verilmesi, demokratik hak ve özgürlüklerin kâmil manada sağlanması, emeklilere de sendikal haklarının verilmesi ile mümkündür. 21. yüzyıl da göstermiştir ki, sivil toplum örgütleri uygar dünyanın vazgeçilmez unsuru haline gelmiştir. Hal böyleyken emeklilerin köşelerine çekilip hayatlarını pasif şekilde sürdürmeleri düşünülemez. Aktif bir sivil toplum oluşabilmesi için emeklilerinde örgütlenmesi zaruri hale gelmiştir. Son Anayasa paketinde “Toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması hükmü,” yer almıştır”. TBMM’ inde yapılacak kanuni düzenleme ile sendikal statüye kavuşturulması için yasal düzenlemenin bir an önce yapılmasıdır. Bu duygu ve düşüncelerle 1 Mayıs’ın tüm emekçilere hayırlı yarınlar getirmesi dileklerimle.
Bir başka yazıda görüşmek dileği ile