Siyaset Ve Yönetim

Siyaset Ve Yönetim

Siyaset; yönetim tarzıdır. Uzunca bir yol, yöntem şeklidir. İki çeşittir siyaset: Siyaset-i zalime (Zalim) baskıcı siyaset, Siyaset-i Adile; Adil Siyaset. Asrımızda bu iki terim yer değiştirmiş, söylemler adil siyasetin, icraatı ise zalim. Siyaset yönetim şekli, Türkiye güya Cumhuriyetle beraber demokratik, laik, çoğulcu bir yapıya kavuştu. Tek parti dönemi tarihte yerini korurken 1950’den sonra bir nebze filiz vermeye başladı.1960’a kadar devam etti. Rahmetli Menderes yasaklanan Arapça ezanı tekrar aslına çevirdi. Buna bile tahammül edemediler, istemezük dediler. Özgürlük ve çoğulculuğun bedelini ihtilal ile kanlı bir şekilde, bir Başbakan ve iki bakan ihtiras ve çekememezlik uğruna yuttu götürdü.

Yalancı demokrasiyi (uygulamada) izne ayırdılar. Rahmetli Erbakan’a Turgut ÖZAL’a da aynı şeyi yaptılar. Çünkü bunlar yerliyi sevmezler, ülke kalkınmasını, bağımsızlığını hiç sevmezler, “postal yalayıcıdırlar”, selam durmayı çok severler, alın teri dökmeden servete servet katarlar, kemik yalamada hiç kimseye fırsat vermezler. Onun için bu zihniyet ve mensupları saltanat severdirler. İnsan ve vatan haini oldukları halde yönetimde hep kendilerini görmek isterler, seçilmeme korkusundan hemen demokrasiye sarılırlar, darbelerden, yandaş medyadan, iş çevrelerinden, sözde hukukçulardan, dış destekçilerinden yardım isterler, kolay bir şekilde yumuşak koltuklarda otururlar, halkı tepeden seyrederler, her an ortamı gererler, gündem değiştirirler, kendileri kurtarıcı rolünde ya! Sene-i devriyelerinde mazlumlara rahmet diliyorum. Korkulu günler geçti, kurtarıcılar tekrar meydanlarda liderlerle doldu. Alkışlar, şakşaklar yeri göğü inletti. Adı 28 Şubat kara günlerle geçen batılda büyük usta, tam kırk yıl gitti, geldi en büyük vebalı alnı secde görenlerindir. Şöyle diyorlardı buna oy vermezsek, sol parti CHP başa Gelir. Sanki kendisi CHP den daha iyiydi.

Şimdide aynı senaryolar dillendirilmeye çalışılıyor, Hâkimiyet kayıtsız şartsız Milletindir, Milletin seçtiği kişinindir, zihniyeti hangi partide varsa, bu düşünce ilahi emre karşı isyan bayrağını açmış demektir. İnancımıza göre hâkimiyet Allahın’dır. Ne yazık ki, zalim siyaset dine karşı olduğu halde, dinle çok uğraşmış, Dini kullanarak Müslümanların oyu sayesinde iktidarları kapmaya, saltanat sürmeyi çok iyi becermiş, halen beceriyorlar. Cumhuriyetin gelişi ile sözde saltanata son verilmiş, görmeyen gözler için öyle saltanatlar sürülmüş ki, tarifi imkânsız. Hem de modern saltanat, yetkide, maaşta, korunmada, kayırmada, Sarf etmede, kişileri yani seçileceklerin seçiminde, liderlerin yetkisinde, dokunulmazlıklarda kıyas yapılabilir. Böyle olduğu halde hala saltanatı kaldırdık diyebiliyorlar, yalanın da bu kadarı olmaz. Alkışçılar, menfaatçiler, vurguncular, köşe kapıcılar, alın teri dökmeden kazanmayı meslek edinenler, yağdanlıklar,  olduğu müddetçe, bu çağdaş saltanatlar devam eder.

Her Müslüman’ın şunu bilmesi elzemdir: Sözde Müslüman’ım diye seçimle gelen kişi veya kişilerin, sanki şeriat gelmiş gibi tabanın, seçenlerin algılama yanlışlığıdır. Geçmişte de aynen olmuş, şimdi de aynen devam ediyor. Bakın eğitim kurumlarında eğitim başlıyor. Gençlerimiz, maddeci, ezberci, karma eğitimle baş başa, zina sahneleri, uyuşturucu mafyası İlköğretime kadar inmiş, her sabah sistemin iman esası andımız çocuklarımıza okutuluyor, dinletiliyor, istememek suç kabul ediliyor, başörtüsü sorunu tüm hızı ile devam ediyor okullara Kuran dersi konulması da toplum havasını almaya, aynı siyaseti devam ettirme sanatıdır. Kimse kanmasın. Kim adil siyaseti benimsiyor, çabalıyor, uygulamaya koyuyorsa biz onu severiz.

İllere önce fabrika açan, sonra işsiz insanlara aş iş bulanları severiz, Bazılarına kepçeyle, bazılarına kaşıkla vereni değil, herkese adil eşit paylaşanı severiz. Yeri gelmişken, Cumhuriyet tarihinde emekliler hiç bu kadar mağdur edilmemiştir, söylemek lazım, çünkü görevde olanla, çalışanla, çalışmayan emekli arasında yarı yarıya fark var. Vebali vermeyen, emekliyi çantada keklik zannedenlerindir. Siyasette adalet, liyakat, mesuliyet, feraset, şarttır.

Siyaset köşe kapmaca sanatı değildir, Hele kayırma hiç değildir. Dünya’da ülkemizde olan bitenler siyaset ve yönetimlerle ilgilidir. Görünen tablolar hiç iyi değildir. Siyasetçi bir bakanımız bazı cemaat mensupları, mabet adı altında Cami ve Cem evi temelini atıyorlar. Ehlisünnet dışı bir organizasyondur, temelinde çatışma var, bu art niyetli girişimleri Din Bir Der Şube Başkanı olarak kınıyorum. Cünüp bir insan Caminin avlusundan geçemezken, her tarafı beşeri zevklerle dolu bir şeyi Allah’ın evi olan Camilere komşu yapmak art niyetler eseridir diyorum. Kim ne istiyorsa verilsin ancak bu şekilde değil.

 

Tahrir meydanına heveslenenler gezi parkı eylemlerini başlattılar, anlaşılan iç ve dış mihraklar artık Sayın Başbakan miadını doldurmuş(Onlara göre) Götürmeye çabalıyorlar, bu eylemlerden bazılarının salyaları akıyor boşuna sevinmeyin, kim halkla gelmişse, siz rahat olun halk götürsün, sayın başbakan Adıyaman da haykırdı, sandık Namustur, sabredin az kaldı. Siyasetin yan çıkarları insana ne yaptırmıyor ki, Siyasetin ve yönetimin nabzı Suriye’de atması gerekirken, kurtuluş, demokrasi edası ile birden gündem değişti. Siz bir birinizi katledin nasıl olsa iki tarafın silahı bizden, öldürülen yübinlerce Müslüman çöp yığını, biz kendi menfaatimizin peşinde koşuyoruz, tekrar anlaşıldı ki, küfür tek millettir, Ümmette bir Millettir. Görünürde bu kurtarıcılar ayrı görünüyordu hâlbuki menfaatte bir ve beraberdirler, kimyasal silahlar bahane Siyonist, işgalci devlet İsrail’in güvenliği şahane, anlamayan Avrupa hayranlarına yazıklar olsun.

Suriye iç savaşında muhalifleri destekleyen, kışkırtan, organize eden, yurt dışında yurt içinde toplantılar, yapan yaptıran, kurtarıcılar sırt çevirince muhalifleri, dayanaksız bırakanlar tarihi vaka olarak mesul ve vebal ortağıdırlar. Dostluklar, pazara kadar değil, mezara kadar olmalıdır. Konumuz siyaset, yönetim olduğuna göre, buyurgan, dayatmacı, istilacı, kemik kemirici, zalim, ötekileştirici, din, ırz düşmanı siyasi akımları, yönetim şekillerini insan olan sevmez. Kurtuluş çaresi kafalarda ki putları kırarak kula kul olmamayı savunanlarla beraber olmak, kırmızıçizgiler yanımızda da olsa karşı çıkmak, meşru isyan rotasında saklıdır. Yemin etmişçesine birleşmeyenlere yazıklar olsun. Halkçı, demokrat geçinen CHP İçki kısıtlamasını anayasa mahkemesine götürmüş, batıl görevinde çok samimimi bir parti, utanmadan toplum menfaati parti menfaati üzerindedir diyorlar bu kadar pişkinliğe pes gerçekten.Siyasetle yönetimle dünyaya nizam vermek isteyen liderler adil siyaseti benimser,uygularlarsa  insanlık o zaman ancak huzur bulabilir.Yoksa kendileri tapınak aşinaları için ağlama duvarı olurlar.