SİVEREK’TEKİ MEVAŞÎ

SİVEREK’TEKİ MEVAŞÎ

Eski Siverek Müstüsü Dr. Ahmet YILMAZ’dan dinlemiştim. Cumhuriyetin ilk yıllarında Siverek Mutasarrıflıktan kaymakamlığa yeni geçmişti. O yıllarda yazışmalar henüz eski yazıyla yapılır ve resmî yazışmalarda Osmanlı Türkçesi esas alınırdı. Mutasarrıflıktan sonra ilçeye yeni kaymakam atanmış, ancak kaymakam oldukça genç olduğu için Osmanlı Türkçesin tam anlamıyla konuşacak ve anlayacak yaşta değildi. Bu yüzden Ankara’dan ilçeye gönderilen ve Osmanlı Türkçesi ile yazılan resmî yazıları anlamakta zorluk çekiyordu.

Bir gün Ankara’dan ilçeye şöyle bir yazı gelir: “Devletin ziraî istihsallarına ve bazı ihsaî bilgilere esas olmak üzere kazanız ve havalisinde mevcut bulunan mevaşilerin tespiti ve acilen gönderilmesi için gerekenleri rica ederim

Bugünün Türkçesiyle, “Devletin tarım ürünlerine ve bir kısım istatistikî bilgilere esas olmak üzere ilçeniz ve çevresinde bulunan koyun, keçi ve davarların acilen tespit edip gönderilmesi için…” anlamında bir yazıydı.

Kaymakam bey yazının içinde yer alan “MEVAŞÎ” kelimesinin ne anlama geldiğini bilemediği için Kaymakamlıkta çalışan yaşlı bir memura sormuştu. Memur da tahmini bir cevap vererek, “Bunu bilmeyecek ne var Kaymakam bey? Mevaşî “Maaşlı” anlamında arapça bir kelimedir” demiş.

Mevaşinin ne anlama geldiğini böylece öğrenen Kaymakam ilçede maaşlı olan memurların listesini hazırlamış. Ancak o zamanın şartlarında sadece ilçe müftüsü maaşını Maliyeden değil de Vakıflardan alıyordu. Yani müftü bey dışında herkes maliyeden maaşını alıyordu.

Bunun üzerine Kaymakam şöyle bir yazı hazırlar: “Ekli listede de görüleceği üzere, Müftü Efendi dışında kazamız ve havalisinde bulunan memurlar olarak hepimiz mevaşiyiz efendim.”