Sinüzit nedir, Sinüzit tedavi yöntemleri nelerdir, Doç. Dr. Mehmet Akdağ'dan açıklama!
Sinüzit nedir, Sinüzit tedavi yöntemleri Doç. Dr. Mehmet Akdağ'dan açıklama! Uzmanlar sinüzit hastalığının ilaç tedavisi, geniz eti ve bademcik ameliyatlarına rağmen iyileşmediği durumlarda endoskopik sinüs ameliyatı ile tedavi edilmesi ve bu işlemin ertelenmemesi gerektiğini belirttiler.
Uzmanlar sinüzit hastalığının ilaç tedavisi, geniz eti ve bademcik ameliyatlarına rağmen iyileşmediği durumlarda endoskopik sinüs ameliyatı ile tedavi edilmesi ve bu işlemin ertelenmemesi gerektiğini belirttiler.
Sinüzit ve tedavi yöntemleri ile ilgili uyarılar
Sinüzit hastalığının, ilaç tedavisi, geniz eti ve bademcik ameliyatlarına rağmen iyileşmediği durumlarda endoskopik sinüs ameliyatı ile tedavi edilmesi ve bu işlemin ertelenmemesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar önemli uyarılarda bulundular.
Hastalığın çocuklarda tam bir burun tıkanıklığı, şiddetli baş ağrısı veya işitme kaybı gelişene kadar herhangi bir belirti vermediğini ifade eden uzmanlar, özellikle alerjenlere duyarlı olan kişilerde daha sık görüldüğünü belirtti.
Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Akdağ, çocukluk döneminde ortaya çıkan sinüzit ve tedavisi hakkında önemli bilgiler vererek belirtilerinin önemsenmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Doç. Dr. Akdağ, çocukluk çağında ortaya çıkan bazı belirtiler için, mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına başvurulması gerektirdiğini belirterek bu belirtileri şu şekilde sıraladı:
Geceleri veya sabaha karşı ortaya çıkan inatçı öksürük, sarı-yeşil renkli koyu kıvamlı burun akıntısı, göz çevresinde basınç hissi, nefeste kötü koku, koku alma bozukluğu, mide bulantısı veya kusma,10-14 günden fazla süren soğuk algınlığı, bazen hafif ateş yükselmesi, burun tıkanıklığı ve horlama, geniz akıntısı ile birlikte bazen boğazda yanma, davranış değişiklikleri, özellikle 6 yaşından sonraki çocuklarda geçmeyen baş ağrısı
Kronik sinüzitin belirtileriyle ilgili bilgilendirmede bulunan Doç. Dr. Akdağ , "Kronik sinüzitte belirtiler 3 aydan uzun sürer.Çocuk yılda 4-6 kez sinüzit atağı yaşıyorsa mutlaka alerji ve geniz eti açısından kulak burun boğaz muayenesi yapılarak değerlendirilmelidir." diyerek, çocuk sinüzitlerinde özellikle erken teşhis ve uygun bir ilaç tedavisi ile çok başarılı sonuçlar alındığını ifade etti.
Doğru teşhis doğru muayene ile konulabilir
Hastanın kulak burun boğaz muayenesine başlanmadan önce detaylı şekilde aile ve alerji hikayesi ve olası risk faktörlerinin sorgulanması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Akdağ, endoskopik muayeneden sonra gerekirse görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerektiğini sözlerine ekledi.
Doç. Dr. Akdağ, konuşmasının devamında, çocuk sinüzitlerinin tanısında sinüsleri mutlaka radyolojik olarak görmek gerekirse, başvurulacak görüntüleme yönteminin bilgisayarlı sinüs tomografisi olması gerektiğini vurguladı.
Akut sinüzit ve tedavisine de değinen Doç. Dr. Akdağ, "Akut sinüzit, belirtileri 3 aydan daha az sürede tamamen düzelebilen, çoğu zaman virüslerin neden olduğu bir hastalıktır. Akut sinüzitlerin tedavisinde özellikle doğru antibiyotik kullanımı önemlidir. Tuzlu su spreyleri ile akıntıların kıvamı yumuşatılabilir. İstirahat, tedavide önemli bir seçenektir." dedi.
Sinüzit Tedavi aşamalı olarak yapılmalı
Sinüzit tedavilerinde kimi zaman ameliyatın tek başına yeterli olamayacağını sözlerine ekleyen, Doç. Dr. Akdağ "Çocuk sinüzitlerinde sinüslere yönelik ameliyat gerektiren durumlar, ilaç tedavisine dirençli olan vakalardır. Sinüzit nedeniyle göz etrafında oluşan iltihaplanma tedavisinde de ameliyat önemli bir seçenektir. Kronik sinüzit ile birlikte geniz eti olan veya sık bademcik enfeksiyonu geçiren çocuklarda, geniz eti ve gerektiğinde bademciklerin alınması tek başına kronik sinüziti tedavi edecek bir yöntem değildir." diyerek buna yardımcı bir tedavinin de uygulanması gerektiğine dikkat çekti.
Uygun zamanda verilen ilaç tedavisi ile gereken durumlarda yapılan geniz eti ve bademcik ameliyatlarına rağmen iyileşmeyen kronik sinüzitlerde tercih edilen tedavi şeklinin, endoskopik sinüs ameliyatı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Akdağ son olarak, "Bu ameliyattaki en önemli amaç, sinüs ağızlarının açılmasını sağlamak ve sinüslerin içini temizlemek olmalıdır. Eğer çocuğa uygun en önemli tedavi seçeneği ameliyat ise vakit kaybedilmeden yapılması gerekir" uyarısında bulundu.
Sinüzit nedir? Sinüzit Belirtileri, sinüzit Belirtileri Nelerdir, sinüzit Nasıl Tedavi Edilir?
Yüz kemikleri içerisinde ve burunun iç yapısını oluşturan kemiklerdeki hava boşluklarına sinüs diyoruz. Sinüsler burnun her iki yanında ve 4 ayrı isimde bulunurlar. Burnun hemen yan taraflarında bulunan ve sinüslerin en büyüğü olan maksiller sinüstür. Bunun dışında burnun üst tarafında alın kemiği içinde bulunan sinüse frontal sinüs, burnun arka ve üst tarafında bulunan ve orta hatta tek olan sinüse sfenoid sinüs denir. Ayrıca burnun yan üst taraflarında bir çok küçük boşluktan ibaret bölümlere de etmoid sinüs denir.
Bütün sinüsler bir delik aracılığı ile burun içine açılırlar. Sinüslerin; havayı ısıtarak akciğerlere ulaşmasını sağlamak, nemlendirmek ve insan sesinin tınısını ayarlamak gibi görevleri vardır. Bu içi hava dolu odacıkların burunla ilişkisini sağlayan ve hava giriş çıkışına olanak tanıyan buruna açılan ağızları vardır. Uzun süren ve iyi tedavi edilmeyen nezle sonrası, alerjik nedenlere bağlı burun iç mukozasının ve burun etlerinin şişmesi, yapı olarak yatkınlık gibi bazı nedenlere bağlı olarak burun ile sinüslerin hava alışverişi kesintiye uğradığında bu hava boşluklarında mikroplar üremeye başlar ve sinüsler iltihaplanır. Bu duruma SİNÜZİT adını veriyoruz. Sinüs iltihaplanmasının nedeni bakteriler ya da virüsler olabilir.
Sinüzlerin fonksiyonları tam olarak aydınlatılmış değildir. Ancak sesin resonansının sağlanması, solunum havasının nemlendirilmesi ve ısıtması ile zararlı partiküllerin tutulması gibi görevleri vardır. Ayrıca baş ağırlığının azaltılması işine de yararlar. Bütün sinüsler içinini döşeyen mukozalar hergün belli oranda salgı yaparlar. Bu salgılar burun içine dökülerek oradan da boğaz ve mideye giderler.
Sinüzit Belirtileri
Bir aydan kısa süren sinüzite akut, daha uzun süren sinüzitlere ise subakut ve kronik diyoruz. Sanıldığının aksine sinüzitlerin en sık belirtisi baş ağrısı değildir. Hatta baş ağrısı sinüzitte nadiren görülen bir bulgudur. En sık görülen bulgular:
Burun tıkanıklığı
Sarı, yeşil renkli veya kanlı burun akıntısı
Göz çevresinde ve yanaklarda ağrı
Kafada basınç hissi
Öne eğilmekle artan yüz ağrısı
Kötü ağız kokusudur
Bazen de kuru öksürük, hafif ateş ve geniz akıntısına bağlı mide bulantısı iştahsızlık gibi yakınmalar görülebilir.
Teşhis Nasıl Konulur?
Hastanın şikayetleri ve muayene bulgularına göre sinüzit düşünülse bile kesin teşhis radyolojik olarak çekilen filmlerler konur. Özellikle tedaviye cevap vermeyen veya ameliyat düşünülen hastalarda mutlaka bilgisayarlı tomografi çekilmelidir. Bilgisayarlı tomografi burun içi ve sinüsler hakkında bize çok faydalı bilgiler vermektedir.
Sinüzitin Önlenmesi İçin Yapılabilecekler
Sinüziti önleme konusunda özellikle burun ile sinüsler arasındaki kanallarda bir darlık ve bünyesel yatkınlığınız varda daha duyarlı olmalısınız. Alerji probleminiz varsa bu konuda gerekli önlemleri almalı ve gerekiyorsa alerji testi tedavisi yaptırmalısınız. Özellikle kış aylarında ısıtıcıların yol açtığı kuru hava sinüs enfeksiyonlarına zemin hazırlar. İdeal nem oranı olan %35-%50 seviyelerini sağlayabilmek için evinizde nemlendirici cihazlar ya da basitçe kış aylarında ısıtıcıların üzerinde su dolu kaplar bulundurabilirsiniz. Sinüzite sık yakalanan kişilerin yazın özellikle havuzda derine dalmaması ve kafasını suya sokmaması önerilir.
Sinüzit Tedavisi
Soğuk algınlığı, nezle durumunun 10 günden uzun sürmesi halinde mutlaka doktora başvurulmalıdır. Sinüzit pek çok kişinin sandığı gibi tedavisi mümkün olmayan bir hastalık değildir. Özellikle kronik sinüzitlerde en önemli konu sinüzite neden olan ana nedenin ortadan kaldırılmasıdır. Akut sinüzitlerde ilaç tedavisi üç haftaya kadar çıkabilen antibiyotik, burun damlaları ve alerji önleyici ilaçlarla yapılır. Ancak hava yollarını tıkayan burun eti büyümesi, burun kemiği ve kıkırdağında eğrilik, alerji gibi nedenler varsa tedavi sonrasında bu nedenlerin ortadan kaldırılması sinüzitin kronik bir hastalık halini almasını önleyecektir.
Kronik sinüzitlerde bazen burun polibi denilen et büyümeleri de eşlik eder. Bu tip durumlarda tedavi cerrahidir. Özellikle son 10 yıldır sinüzit cerrahisinde endoskoplar kullanılmakta ve yapılan ameliyata Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESC) adı verilmektedir. Burun içine sokulan bir kamera aracılığı ile monitörden amaliyat yapmaya imkan veren endoskopik cihazlarıla yapılan bu teknik, sinüslerin havalanmasını engelleyen nedenlerin çözümü konusunda oldukça iyi bir olanak tanımakta ve sonuçlar başarılı bir operasyon sonrasında oldukça yüz güldürücü olmaktadır.
Anestezi
Endoskopik yöntemle (görüntü, muayene ve ameliyat) hem burun içi gibi dar ve karanlık bir yerde çalışmayı kolaylaştırmaktadır. Hem de sinüse yola açan asıl faktör düzeltilip diğer sağlam bölgelere dokunulmamaktadır. Bu ameliyat hem lokal hem de genel anestezi ile yapılabilmektedir. Ameliyatta en önemli amaç sinüs ağızlarının açılmasını sağlamak ,sinüslerin içini temizlemektir. Genelllikle sadece burun içinden girmek yeterlidir. Bazen maksiller sinüse girmek için dudak altından çalışma gerekebilir. Bu yöntemle burun içindeki et, kemik eğriliği gibi diğer hastalıklar da tedavi edilebilmektedir.
Ameliyattan sonra hekimin tercihine göre burun içine tampon konabilir.
Ameliyattan Sonra Nelere Dikkat Etmelidir?
Endoskopik yöntemle yapılan ameliyattan sonra en önemli konu pansumanların uygun yapılmasıdır. Sinüzit ameliyatında pansuman burunun içinin uygun şekilde temizlenmesi anlamına gelir. Bunun için başlangıçta birkaç günde bir daha sonra daha seyrek olarak doktorunuza gitmeniz gerekecektir. Kaç günde bir temizlenmesi gerektiği ameliyatın seyrine ve doktorun tercihine göre değişir. Doktorunuz her pansumandan sonra bir sonraki görüşme zamanını söyleyecektir. Hasta kendi burun içini serum fizyolojikle yıkayarak yapışma ve birikintileri önlemeye çalışır.
Endoskopik yöntemle ameliyat yapılmaya başlandıktan sonra sinüzitin tekrarlama oranı son derece düşmüştür. Ancak yine de özellikle alerjinin rol oynadığı sinüzitlerde tekrar problem oluşması görülebilir. Sinüzit toplumumuzda sanıldığından çok daha sık görülmektedir.