Sinikan; Döktükleri Kanda Boğulacaklar

Mazlum-Der Şanlıurfa Şubesi Başkanı Av.Ömer Sinikan, "Suriye'de yaşanan vahşete tüm dünya seyirci kalıyor. Zalimler durmadan masum insanların kanını akıtıyor. Rabbimiz zalimler ordusuna karşı Suriye'deki kardeşlerimize yardım etsin.Esed ve yandaşları döktükleri kanda boğulacaklardır" dedi.

Sinikan; Döktükleri Kanda Boğulacaklar
Urfa STK’lar Platformu adına Ahmet Bahçivan İş merkezinde Mazlum-Der Şanlıurfa Şube Başkanı Av.Ömer Sinikan bir basın açıklaması gerçekleştirdi.Yaklaşık 15’e yakın STK’nın destek verdiği basın açıklamasında grup adına basın açıklamasını okuyan Mazlum-Der Şanlıurfa Şube Başkanı Av.Ömer Sinikan şunları kaydetti, “Diyarbakır’da restorasyon çalışmaları sırasında 11 Ocak’tan bu yana faili meçhul kafataslarının ortaya çıkmasıyla, Ergenekon’un Fırat Nehri’nin doğusundaki adının JİTEM olduğunu ve bir an önce olayların aydınlatılması gerektiğine işaret ediyor. Batıdaki kazılardan çıkan lav silahlarının nasıl bir vahşete yol açtığı ortaya çıkan kafataslarından anlaşıldı. Türkiye’de 17 bini aşkın insan masum bir şekilde öldürüldü.
Masum insanların beraat ettiği halde adliye kapılarının çıkışında beyaz Toroslara bindirilip nasıl faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bilinmektedir. Bunlardan bir kısmının asit kuyularına atıldığı, bazılarının toplu mezarlara gömüldüğü itirafçıların, itiraflarından anlıyoruz.
Bugüne kadar 12 toplu mezar kazısı yapıldı. Bu kazılarda, toplam 162 kişinin cesedi çıkarıldı ve teşhis edildi. Türkiye’de halen hakkında başvuru yapılan ve kazılması istenen 255 toplu mezar gerçeği var.
Bu mezarlarda ise 3 bin 274 kişinin olduğu ifade ediliyor. İçkale’de bulunan 28 kişiye ait kafatası ve kemiklerin Adli Tıp’a gönderildiği açıklandı. Birçok olay, bu kurumun bürokratik işleyişinde kaybolabilmektedir” dedi.
Bu gerçeğe rağmen Ergenekon’da olduğu gibi bu kanlı yapının üzerine neden gidilmediği bir soru işaret olarak durduğunu belirten Sinikan, “Ergenekon’un Fırat’ın doğusundaki ayağı olan JİTEM’in cinayetlerinin Ve Uludere Katliamının üzerine gidilmemesi halinde bu günaha ortak olunacaktır. Bu vebali işleyenlerden hesap sorulması gerekir. Hesap Sorulmaması halinde siyasi irade Ergenekon operasyonları konusunda da inandırıcılığını bölge halkının nezdinde kaybedecektir.Uludere katliamının faillerinden hesap sorulmaması siyasi iradenin kangrenleşmiş Kürt sorununa bakış açısını ortaya koymaktadır.
Mecliste kurulacak bir komisyonla tüm faili meçhullerin ve Uludere katliamının aydınlatılması ve faillerinden hesap sorulması gerekir. Hükümet bu vahşetlere ortak olmak istemiyorsa JİTEM bataklığını bir an önce kurutmalıdır.
Yıllardır kayıp çocukların bulunmasını isteyen annelerin yüreğine su serpilmelidir. İnsanlık onuru için tarihle yüzleşmek adına bu vahşetlerin ifşası ve sonraki nesillere ibret teşkil etmesi için tüm partilerin katılımıyla TBMM’ce geniş yetkilerle donatılmış bir komisyon oluşturulmalıdır.
Bu komisyon, tam yetkili kılınarak geçmişteki ve halen devam eden karanlık olayların aydınlatılması için imkân tanınmalıdır” şeklinde konuştu.
MAZLUM SURİYE HALKININ YANINDAYIZ!
Suriye yaşanan olaylara da sessiz kalmayacaklarını belirten Sinikan konuşmalarına şöyle devam etti, “40 yılı aşkın bir süredir Suriye’de baskı, işkence ve zulümle iktidarını korumaya çalışan Baas cuntası Suriye halkına yönelik katliam ve sindirme politikalarına hız vermiş durumda.
Ortadoğu’da yükselen adalet ve özgürlük taleplerinin Suriye’de de yankılanması karşısında paniğe kapılan Esed diktatörlüğü Suriye halkını tanklarla, roketlerle bastırmaya çalışıyor.
Suriye’nin muhtelif şehirlerinden her gün yeni katliam haberleri geliyor. Bilhassa Cuma ve cenaze namazları sonrasında düzenlenen protesto gösterileri kanlı bir biçimde bastırılmaya çalışılıyor. Sivil, barışçıl eylemlere karşı rejim güçlerince gerçekleştirilen vahşice saldırılarda her defasında onlarca insan hayatını kaybediyor” dedi.
Sinikan, “Silah ve tanklara karşı korunaksız bu insanların tek suçları, yaklaşık yarım asırdır bil-fiil devam eden zulme karşı "artık yeter" demeleriydi. Hemen yanı başımızda ulusçu bir diktatörlük rejimini istemedikleri için vahşice katledilmektedirler. Her geçen gün öldürülen insanların sayıları artmaktadır. 10 ay içerisinde ölen insanların toplam sayısı On bin kişiyi aşmış durumdadır.
Beşşar Esed, zorbalık ve katliam noktasında bundan tam otuz yıl önce Hama’da on binlerce Müslümanı katleden babası Hafız Esed’ın yolunda yürüdüğünü tüm dünyaya gösteriyor.
Dün Hama katliamına gözlerini yuman emperyalist ülkeler, bugün de sistematik bir biçimde Suriye halkının katledilmesini seyretmekte.
Katil Baas rejimi katliam zincirine her gün yenilerini eklerken Suriye halkının feryadı uluslar arası siyasi çıkar hesaplarıyla etkisizleştirilmektedir” dedi.
Urfa STK’lar platformları olarak başta Suriye olmak üzere ve diğer ülkelerde başlayan tüm özgürlük hareketlerini önemsediklerini söyleyen Sinikan, “Canları pahasına göstermekten geri durmadıkları direnişlerinin hiç bir ucuz hesaba kurban edilemeyecek kadar önemli olduğuna inanıyoruz.
Kardeşlerimizin öldürülmeleri bizleri derinden yaralamaktadır.
Kadın, çocuk, yaşlı demeden toplu imha yapan zalimleri lanetliyoruz. İnşallah bu olayların zalim diktatörlerin sonunun habercisi olduğu gibi İslam coğrafyasının da uyanışının bir alameti olur.
Bugün bu meydanda bulunma nedenimiz İnsani ve Vicdani Sorumluluğumuzun bir gereğidir. Rabbimiz olan Allah'ın bize yüklediği sorumluluk ve duyarlılıktan kaçınmadığımızın bir ifadesi olarak yaşanan katliamlara karşı sessiz kalmayacağımızı, gücümüzün yettiğince kardeşlerimizin yanlarında olacağımızı bildirmek için toplandık” dedi.
Murat Çiftçi / GAP Gündemi