SEVDE VALİDEMİZ VE SÜHEYL BİN AMR

SEVDE VALİDEMİZ VE SÜHEYL BİN AMR


Süheyl b. Amr, Mekke'nin fethine kadar da İslamın en azılı düşmanıydı. Ancak bedir'de esir alındı ve kafile içinde Medine'ye getiriliyorlardı. Bir ara tuvalet bahanesiyle kaçtı ve ormanlık alanda kayboldu. Resulüllah (s), "Onu bulan öldürsün" dedi ve onu aramaya başladılar. Ama adamın şansı vardı ki, Alemlere rahmet olan Resul-i Ekrem onu bulmuştu. Onu aldı ve kafileye geri getirdi.
Medine'ye geldiklerinde Resûlüllah’ın zevcesi Sevde bt. Zemaâ onu gördü. Süheyl onun amcasının oğluydu ve zincirin içindeydi; Eli de boynundaydı. Sevde kendini tutamadı ve şöyle dedi: “Ey Ebû Yezîd! Elinizle mi teslim oldunuz? Şerefle ölemediniz mi?” dedi.
Bunu duyan Resûlüllah (s), “Ey Sevde, Allah’a ve Resûlüne rağmen mi böyle diyorsun?” dedi. Sevde çok korkmuştu. Nasıl olur da bir müşrike acıma duygusuyla böyle bir laf söylemişti. Hemen yalvararak, “Yâ Resûlellah, seni hak ile gönderene kasem olsun onu bu halde gördüğümde kendime hâkim olamadım. Benim için istiğfarda bulun yâ Resûlelelh” dedi. Resûlüllah (s), “Allah seni affetsin” dedi. (Ensabu'l-Eşraf, XI. Cilt)
İşte böyle... Peygamberin zevcesi de olsa, en yakın bir akrabası da olsa, eğer müşrik ise ona taraftarlık gösteremez.