SES; Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kurulsun
Gıriye Taşar Şirin Ses Ş. Urfa Şube Kadın Sekreteri
Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ülkemizde cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet kabul edilemez boyutlara ulaştığını. Çözüm için “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı”nın kurulmasını talep ediyor.
Konu ile ilgili olarak yazılı bir açıklama yapan Ses Ş. Urfa Şube Kadın Sekreteri Gıriye Taşar Şirin; “Ülkemizde cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet kabul edilemez boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Dünya Ekonomi Forumu’nun Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği 2010 raporunda Türkiye, 134 ülke arasında 126. sırada yer almaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, sosyal, ekonomik, siyasal alanlar başta olmak üzere yaşamın her alanında derinleşmiş bir şekilde ülke gerçekliğini belirlemektedir.
Kamuoyuna yansıdığı biçimiyle, her gün en az beş kadın en yakınındaki erkekler tarafından katledilmektedir. Şimdiye kadar yapılan kısmi yasa değişiklikleri kadına yönelik şiddeti önlemeye yetmediği gibi, hukuksal süreç failleri caydırmaya, etkili bir cezalandırma sağlamaya da yeterli değildir. Kadına yönelik şiddetin fiziksel boyutunun yanı sıra, kadın hem devlet politikaları hem de erkek bireyler aracılığıyla ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamdan koparılmaya çalışılmaktadır. Çalışma hayatında kadın emeği ucuz iş gücü olarak değerlendirilmekte, esnek ve güvencesiz istihdamla daha fazla sömürülmektedir. Kadınlar, ailede çocuk, yaşlı, hasta ve erkeklerin bakımından tamamıyla sorumlu tutularak ev içine kapatılmaya, sosyal yaşamdan soyutlanmaya çalışılmaktadır.
Eşitsizliğin ve kadına yönelik şiddetin bu denli yaygın ve derin olmasının, kamu erkinin bütün organlarının koordineli çalışmasını ve yasal, kurumsal düzenlemeleri de gerektiren etkili ve sonuç alıcı bir yaklaşımı zorunlu kıldığı açıktır. Kadın sorununun, ülkemizdeki kadar yaygın olmadığı ülkelerde dahi, devletler, bu yükümlülüklerini yerine getirme doğrultusunda yasal ve kurumsal düzenlemeler gerçekleştirmektedir. Ülkemizde ise, cinsiyet eşitsizliği derinleşirken ve kadına yönelik şiddet artarken, eşitlik ve şiddetle mücadele konusunda daha sonuç alıcı ve etkili bir kurumlaşmaya gitmek yerine tam tersine, var olanların da gerisine düşülmektedir.
AKP iktidarının yaşandığı son 8 yılda, toplumda kadın-erkek eşitsizliğini derinleştiren çeşitli uygulamalar ve söylemlere hep birlikte tanık olduk. Erkek egemen zihniyet, dinsel-muhafazakar örtüsüyle yıllardır, özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesi veren kadınların önünde statükocu bir engel olarak durmaktadır. Kadına yönelik taciz ve tecavüz, “dekolte giyme” gibi gerekçelerle meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Başbakan “kadın-erkek eşit olamaz” söylemiyle toplumsal cinsiyet algısının ve eşitsizliğin değişmesini istemediğini açıkça ifade etmiştir. AKP iktidarı için kadın, evde oturup üç çocuk doğuracak, kocasına ve aileye hizmet edecek, cinsiyet eşitsizliğini içselleştirerek toplumsal dokuyu erkek egemen zihniyet lehine dokuyacak kadındır. Siyasal, sosyal ve ekonomik yaşama tam katılım sağlayan, karar mekanizmalarında yer alan, özgürlük mücadelesi veren kadın bireylerin AKP iktidarı ve o’nun erkek egemen görüngüleri açısından büyük tehdit oluşturduğu ortadadır. Bu bakımdan, kadın aile içine hapsedilmeye, birey olarak kendisine ve topluma duyarsızlaşmış bir pozisyona itilmeye çalışılmaktadır.
Bu bağlamda, Hükümet, 3 Mayıs 2011’de yürürlüğe giren Kanun ile Kanun Hükmünde Kararname(KHK) çıkarma yetkisine dayanarak, 8 Devlet Bakanlığını kapatıp, yerine 11 yeni Bakanlık kurmaya hazırlanıyor. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığının yerine, kadın, aile ve engelliler hakkındaki konular ile sosyal yardımların tek çatı altında toplandığı “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı”nın kurulması planlanıyor.
Kadın ve Aile’den Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın kadın politikaları üretmekteki yetersizliği ve isteksizliği bir yana, oluşturulmak istenen bu yeni Bakanlık, yürütülen kadın mücadelesiyle elde edilmiş kazanımların gerisine düşmeyi ifade etmektedir. Kadının adına bile tahammül edemeyen bir zihniyeti yansıtan bu uygulama, AKP iktidarının, istediği kadın profilini yaratma noktasında attığı kurumsal adımlardan birisidir. Bu uygulamayla, kadın sadece aile ile birlikte düşünülmekte, bağımsız bir birey olduğu ve cinsiyet ayrımcı uygulamalara maruz kaldığı gerçeği inkâr edilmektedir. Kurulması düşünülen yeni Bakanlıkla kadınlar, toplumun yaşlılar, engelliler ve diğer dezavantajlı kesimlerinin içinde değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, Hükümetin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya dönük her hangi bir kadın politikasının olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Tarihsel olarak toplumda kök salmış erkek egemen zihniyetin bir ürünü olan kadın-erkek eşitsizliği, basitçe diğer sosyal politikaların yanı sıra ele alınabilecek bir sorun değildir. Bir birey olarak kadının toplum içinde yaşadığı her türlü eşitsizlik ve ayrımcılığı giderek derinleştirecek olan bu yeni yapılanmanın, eşitlik ve özgürlük mücadelesi yürüten kadın örgütleri ile emek, meslek ve demokratik kitle örgütleri tarafından kabul edilemeyeceği açıktır. Kadın-erkek eşitliği evrensel değerler ve hukuk normları çerçevesinde değerlendirilmeli ve resmi mekanizmalar da bu anlayış doğrultusunda hayata geçirilmelidir. Bunun için öncelikle, tüm kadın örgütleri ve bu konuda çalışma yürüten demokratik kitle örgütlerinin desteğini alarak, eşitlik politikalarını yürütecek bir “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı” kurulmalıdır. Bu kurumun, cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması için gerekli olan tüm yetkilerle donatılarak, diğer Bakanlıklarla koordineli çalışması sağlanmalıdır.
KESK olarak, cinsiyet eşitsizliği sorununa çözüm üretecek yeni bir “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı”nın kurulmasını talep ediyor, gelişmelerin takipçisi olacağımızı ve toplumda tam bir eşitliği, özgürlüğü ve demokrasiyi sağlayana kadar da mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz.
www.balikligol.com