Seni Anlaya Bilmek Adına
Elindeki küçük kâseciği taşımak ta yoruluyordu
İkide bir lavaboya gitmesi de hastalığını ele veriyordu
Oysa büyük bir kaya parçasını taşıyabilecek güçteydi önceleri
Siyah ve gür saçlarına hep sitemkârdı
Habersizce yağan nisan yağmurları yine başladı
Büyük bir haz duyarak yürürdü böyle havalarda
Bana çok yarıyor derdi hep kendi kendine
Kimseye belli etmeden ağlaması, nisan yağmurları ile
Islak ıslak olurdu tüm vücudu
Hep koynunda sakladığı mendil de
Büyük çınar ağacı da biliyordu tüm hayatını
Kırmızı, çevresi işlemeli mendil de biliyordu
Kaç hayat geçti hayatında
Kaç tanesi kendisinde izler bıraktı
Kanayan yaralarına kaç tanesi yeni yara açtı
Anladın şimdi hey dost yüzümdeki çizgileri
Anladım şimdi aynaların senle hasbıhalini
Anladım şimdi gözlerinin uzakları aramasını
Bıraksan beni hey yer, gitsem senden uzaklaşsam
Bir feribot bir tekne, ahşap kırık bir sandal
Gördüklerim bildiklerim benim olsa
Yer gök benim olsa ne çıkar
Yollar benim olsa yüz sürmek için
Silinmesin mazide ne kalmışsa benim olsa