SEÇİMLER VE SORUMLULUK
Seçim tarihi yaklaştıkça hareketlenmeler artıyor.
İstifalar başladı.
Özellikle iktidar partisi için yüzlerce aday adayından söz ediliyor. Ve buna bağlı olarak milletvekili olmak için gözden çıkarılan dudak uçuklatan rakamlardan.
Aşireti olan, biraz varlıklı, bulunduğu işte biraz başarılı olan veya öyle olduğunu sanan herkesin aklına hemen vekillik geliyor veya etrafındakiler tarafından getiriliyor.
Arkasından gelsin kulis faaliyetleri. Şu sıralar Ankara’ya gidişler sıklaşmış durumda. Dedikoduların bini bir para. Ayak oyunları, bel altı vurmalar, eski kirli defterleri karıştırmalar başladı, gittikçe artacağı kesin.
“Niçin” sorusunun, kişiden kişiye değişen çeşitli cevapları var.
Güç için, yönetme, baş eğdirme, saygıdeğer olma/öyle görünme, alkış alma arzusunu tatmin için; yüksek maaş alma, ihale alma, her kapının açılması, eşini, dostunu ihya etme vesair için. Hepsinin özü para ve hava meselesi.
Bir kısmı bunu tabii hakkı olarak görüyor. “Aşiretim var, param var, etrafımda beni pohpohlayan adamlarım var, iyi kötü tanınıyorum, eh kravat-takım elbise tamam, o halde neyim eksik?” diyorlar.
“Milletvekilliği, millete hizmet makamıdır, ağır bir sorumluluktur, vebali vardır” demek onlar için bir şey ifade ediyor mu?
“Milletin vekili olunca ne yapacaksın? Diye sorsan verecek doğru dürüst cevapları var mı?
“Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor, Şanlıurfa değişiyor” Bu değişimden haberin var mı? Buna katkıda bulunacak birikimin, yeteneğin var mı?
Soruları çoğaltmak mümkün.
Bütün bu sorulara verecek olumlu cevabı olanlar vardır şüphesiz. Çok değerli, o makama layık, nasip olursa hakkını verecek olanlar vardır elbet.
Ama bunların işleri o kadar zor ki?
Eğer cesaret edip bu işe soyunurlarsa, büyük bedeller ödemek zorunda kalabilirler. Ama başka çaresi yok. Onlar çekildi mi piyasadan, meydan öbürlerine kalıyor.
Ondan sonra da hem onlara hem millete dövünüp durmak kalıyor. Ki hiçbir işe yaramıyor.
Peki, sorumluluk sadece onların mı?
Onlar büyük bedeller uğruna ortaya çıksınlar da, diğerleri sadece seyretsin, olur mu?
“Bu kritik eşikte dört yıl boyunca genelde milleti, özelde Şanlıurfa halkını kimler temsil etsin/etmeli?” sorusunu önemseyen herkes sorumlu.
“Nasılsanız, öyle idare edilirsiniz” şiarının sahipleri sorumluluktan kaçamaz.
Herkes sorumluluğunu kuşanmalı.