Seçim, siyaset ve adaylar

Seçim, siyaset ve adaylar

      Malumunuz ‘12 Haziran 2011’ milletvekili seçimlerine az bir zaman kaldı, bu yüzden herkes; siyaset konuşuyor, adaylar üzerinde Konuşuyor. Herkes siyaset uzmanı gibi ve herkesin bir adayı var. İşin enteresan yanı; herkes kendi adayının daha iyi, daha layık olduğunu, daha haklı olduğunu ve adayından başka kimsenin bu işe layık olmadığını düşünüyor. Sorunda burada başlıyor zaten…

     Siyaset kısaca; idare demektir. İdareci olan veya idareciliğe talip olan kişilerde de idarecilik vasıfları olması gerekir. İdarecilerin bazı kıstasları taşıması bazı kriterlere sahip olması lazımdır.

    Tabi kimsenin elinde bir tartı, bir ölçü aleti yok ki; tartsın, alete vursun… Ne kadar kaliteli, nasıl bir idareci olduğunu bilsin. Fakat yinede bazı emareleri, kişileri tanımanın bazı yolları vardır.

    Adaylar veya aday adaylarında aranması gereken bazı şartlara gelmeden önce bazı noktalara değinmek istiyorum. Herkesin bildiği gibi siyaset demek; seçim demek, seçim demek; oy demektir. Çünkü seçimler oyla kazanılır. Bu yüzden partiler oyu olan/oy alabilecek adaylara daha fazla önem verip rağbet etmek mecburiyetindedirler. Bu bir realitedir. Bir aday iyi olabilir, şahsiyetli ve kariyerli olabilir ama bölgesinde oy alabilecek potansiyele sahip değilse; sizde takdir edersiniz ki partiler o adaya fazla rağbet etmemekte haklıdırlar. Bu realiteyi kabullenmek zorundayız.

    Bununla beraber; partiler halkın hassasiyetlerini, istek ve önerilerini de dikkate almak zorundadırlar.Daha önce 3–5 kez mecliste vekillik yapmış, halkın gözünde kredilerini bitirmiş kişileri tekrar aday edip milletin önüne koymamalıdırlar. Bu millete hakarettir, züldür.

    Kiminle konuşsak veya konuyla alakalı yazı, haber ve tüm yorumlarda görüyorum ki halk; eski vekillerden şikâyetçi, bunlardan bıkmış ve hatta birçoğu onların ismini anmak, onları görmek bile istemiyor.

    Halk; yeni simalar, taze kan istiyor. Özellikle Ak Partiden… Adı şaibelere karışmamış, ismi dalavere, üçkâğıtçılık, zorbalık, yalan, dolan gibi gayri meşru ve gayri ahlaki şeylerle birlikte anılmayan şahsiyetler görmek istiyor. Halkın çoğunluğu bu görüşte ve talepleri bu şekilde…

    Dolaysıyla partiler- özellikle- Ak Parti ince eleyip sık dokumalı, kırkı kırk yarmalıdır. Adayları seçerken aşağıda sayacaklarım şıkları/kriterleri göz önünde bulundurmalıdır ki; bu kriterler sadece benim değil; halkın yüzde doksanına yakını bu görüşte ve bunları açık açık her yerde, her platformda dile getiriyorlar.

    İşte benim ve halkın her kesiminden edindiğim aday kriterleri, bir milletvekilinde olması gereken, bulunması şart olan kıstaslar:

1.Yüksek lisanslı, tahsilli olması

2.Adı herhangi bir şaibeye karışmamış olması (Bu konuya biraz açıklık getirmek istiyorum. Herkesin hakkında bazı dedikodular, iftiralar, asılsız iddialar olabilir. Bunlar geçerli neden olarak kabul edilemez. Yalnız mahkeme kararıyla sabit olmuş yâda halkın büyük kesiminin kanaatine göre karanlık veya hırsızlık, zorbalık gibi şeylerle anılan kişilere; partiler kesinlikle prim vermemelidirler)

3.Yöneticilik vasfına sahip olması

4. İşi bitince insanlara sırtını dönmemesi

5.Halkın sorunlarını bilmesi ve ilgilenmesi

6.Yürüyemeyecek kadar yaşlı olmaması

7.Kararlı, cesaretli ve savunduğunun arkasında durabilen

8.Çevresinde sevilen ve itibar edilen

9.Dünya gerçeklerini bilecek/haberdar olan

10.Temsil etme kabiliyetli

11. Konuşma kabiliyeti, edepli ve edip olan

12. Liyakatli ve vizyon sahibi olması

13. Halkın hassasiyetlerine ve değerlerine saygılı olması

14. Ayıran-kayıran değil, bir tutan. Birleştiren olması

15. Ve hizmet ehli olup; bulunduğu makamın geçici ve emanet olduğunu bilenler…

     Belki bu şıkları uzatmak mümkündür fakat genel çerçeve budur. Dediğim gibi Şunu da unutmamak lazım ki; kimsenin elinde bir ölçü aleti veya terazi yok ki; bu kriterleri ölçsün, tartsın…

     Herkes benim adayım iyidir diyebilir ve nihayet diyenlerde çok. Ama benim buradan tüm insanlara bir tavsiyem/önerim olacak; lütfen iyi düşünelim ve basit menfaatler için layık olmayanları başımıza idareci, temsilci etmeyelim. Onların vereceği her karar sadece bizi değil; herkesi, yerine göre tüm ülkeyi, ilimizi, ilçemizi, ailemizi ve hatta çocuklarımızı ve torunlarımızı da ilgilendirecektir. Bu kararlar yarınlarımızı, geleceğimizi etkileyecektir. Selam ve dua ile…