SANDIK DEMOKRASİSİ

SANDIK DEMOKRASİSİ

12 Haziran 2011 Tarihi unutulmaz bir gün. Dertlerin dermanı, yokuşların inişi, sızıların dinmesi, her şeyin gül gülistan olacağının ümidi sanki ve beklenen oldu, seçim yapıldı. Seçilenler seçildi. Şimdi sıra meydanlarda, söylenenlerin icraata geçmesinde, siyasi hayatımızda dün dündür söylemi hala hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Devam edeceğe de benziyor. Çoğu zaman yığınlar hayal kırıklığına uğruyor. Anlaşılan eşitsiz sandık demokrasisi sadra şifa olmaktan uzak, eşit şartlarda, zeminlerde, yapılmayan seçim sonuçlarında hayır olmaz. Var mı, başkasının oyu ile seçilmek? Buna gasp denir. Gasp edilenin ahı denir. Ahlar da kimseye yar olmaz.

 

Öyle bir seçim ki, devletin tüm imkânlarını kullanacaksın, tüm basın kuruluşlarında paralı boy göstereceksin, her türlü baskıyı uygulayacaksın, beraber yola koşacaklarının bazılarının ayağını bağlayacaksın, bazılarının sırtına taş küfesi koyacaksın, diğerini züğürt parasız koşturacaksın, diğer taraftan da hazineden trilyonlar alıp, savurganlıkla her tarafı süsleyip, helal haram demeden, ego tatminini becereceksin, buna da demokrasi diyeceksin, seçildim diyeceksin. Bu sistem aşiretçiliğin daniskasıdır, talandır, lider sultasıdır. Güçlünün hâkimiyetidir, kula kulluktur. Seçende seçilende mesuldür. Hiç kimse İslami terimlerle bunu meşrulaştırmasın. kokmuş sistemi badana yapmanın bir anlamı yoktur. Dayandığınız sistemi zemzemle yıkasanız, bile boşunadır.Bu sistem, demokrasi anlayışınız,,

 

Haksızdır, adaletsizdir, sultadır, aşirettir, feodalizmdir. Bu sistemin kaymağını yiyenlere, zembille yükselerek kuleler elde edenlere, kendilerini ağlama duvarı haline getiren seçkinlerin kulağına küpe olsun. Birbirini yutmakla, yok etmekle, sindirmekle, leş misali üzerine üşünen siyasetten sana sığınırız Allah’ım. Manavda sergilenmiş domates iştah kabartıyor, amma bıçakla kestiğin zaman eyvah boşuna para verdim tatsızmış hormonluymuş misali gibidir. Sisteme aldanmayın. Yönetilenler neye layıksa Mevla onu verir. İşlenen günahlara da ortaktır. Zinayı serbest bıraktıkları gibi…

 

Hani Yükselen demokraside başörtüsü sorunu çözülmemiş, kat sayı düzelmemiş, öcü gibi görünen İmam-Hatiplerin orta kısmı kangren, Kur’an kursundaki yaş sınırı kalkmamış, Hacca karayolu ile gidiş yasak, Hacca gidiş kura ile toto loto misali, camilerde merkezi sistem devam ediyor. Gençlik manevi buhranda, zengin daha zengin, fakir daha da fakir olmaya devam ediyor. Memur emeklisi açlık sınırının altında hayat sürüyor. Zekât ve fitreye muhtaç, Ortadoğu’da 22 Devletin sınırları değişecek, kraldan kralcı demokrasi gelecekmiş, demokrasi uğruna mazlumun kanı akacakmış, üstünlerin istediği kadar hürriyet kıskacı devam ediyor.

 

Güzel görünen taraf hormonludur, içi küflenmiştir. Zulum, adaletsizlik, gözyaşı, ötekileştirme, lider sultası devam etmektedir. Bunları yazmam ümitsizlikten değildir. Hafızaların tazelenmesindendir. Arı kovanını ezseniz bile bu arılar bal yapamaz diyemezsiniz. Onlara (YERYÜZÜNDE BOZGUNCULUK YAPMAYIN, DENİLDİĞİNDE, BİZ ISLAHATÇILARIZ DERLER), (AMAN HA GÖZÜNÜZÜ AÇIN, ASIL BOZGONCU ONLARDIR. ANCAK FARKINDA DEĞİLLER) Bakara suresi 11–12 Ayetler. Allahın ayetlerini hatırlatıyor her kesimi uyanık olmaya davet ediyorum. Hileli sandık demokrasisi ancak bu kadar olur.

 

Ben bu sandık demokrasisini sevmedim. İnanç değerlerini referans alan, insanı kula kul olmaktan kurtaran, manevi korku ile dolu, vahyin manevi gıdası ile beslenen, devlet parasını kul hakkı telakki eden, mazlumların bir damla gözyaşını bütün saltanatlardan üstün gören, zalimin yanında değil, mazlumlar için emek sarf eden, dış etkenlerden arınmış, bağımsız bağlantısız, adil bir sistem için çalışan, kuvveti zorbalıkta, teknolojide değil, manevi güçte gören sistemler için hep el ele dileklerimle…