İstanbul Şehir Tiyatrolarında yönetmelik değişikliğiyle başlayan tartışma ödenekli tiyatrolarda yapı değişikliğine yol açacak bir noktaya geldi.
Başbakan Erdoğanın önceki gün Gelişmiş ülkelerde devlet eliyle tiyatro olmaz. Tiyatroları özelleştirmeye götürüyorum sözleri devletin tiyatrosu olur mu polemiğini yeniden gündeme getirdi. Ünlü aktör Haluk Bilginer aylar öncesinde meslektaşlarına Sanatçı mısın, memur kalmak mı istiyorsun? diye seslenmişti.
Memursan amirin de olur
Haluk Bilginer/Oyuncu
Ünlü aktör Haluk Bilginer geçen aylarda Star Gazetesine verdiği röportajda memur sanatçı geleneğini eleştirmiş ve çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. İşte o görüşler: Devletin tiyatrosu olur mu? Memur sanatçı olur mu? Demek senin amirin var. Amirle sanat yapılır mı? Herkes bir gün aklını başına toplayacak. Toplamazsa bile bu böyle devam etmeyecek. Öfkelerinin ve korkularının da nedeni bu galiba. Böyle tuhaf memuriyetle tiyatro olur mu? İmtiyazlarını kaybetmek istemiyorlar. Devlet Tiyatrolarının şu anki bütçesi 200 milyon liraysa 400 milyon liraya çıksın. Sahnesi 50 taneyse 100 taneye çıksın. Ama memur oyuncu barındırmasın. Sözleşmeyle yapalım. Sahici ve samimi olsunlar ve sadece şu soruya cevap versinler; memur kalmak istiyor musunuz istemiyor musunuz? Tartışma budur başka hiçbir şey değil. Bilginer tartışmalar üzerine dün de açıklamalarda bulundu. Oyun Atölyesi imzalı açıklamada şu görüşlere yer verildi: Başbakanın Şehir Tiyatrolarına yönelik açıklamasında doğrularla yanlışlar birbirine karışmış bize göre. Sanatın bağımsızlaşması yönündeki Başbakanın dileği desteklenmeli ancak bunun İstediğimize destek oluruz biçiminde ifade edilmesindeki keyfilik kabul edilebilir değildir. Sorunları demokratik bir ölçüyle tartışmak gerekir. Problemin sahipleri muhatap alınmalıdır.
Kültürün üzerine beton döktük
Nejat Birecik/Kocaeli ŞT Genel Sanat Yönetmeni
Yüz yıl önce bir hata yaptık. Bir geleneği reddettik, bir kültürün üstüne beton dökmeye kalktık. Şimdi de 100 yıllık geleneği yok saymaya çalışıyoruz. Akil kişilerin bir araya gelip model arayışının startını vermesi lazım. İhtiyaç olan yalnızca performans yasası. İngiltere bunun güzel bir örneği. Böyle bir yapı uygulandığında Başbakanın istediği kültürel çeşitlilik ortaya çıkacak. Hep tek taraflı bir kültürün, bakışın, neredeyse izmin oyunları oynandı demeye getiriyor ki doğrudur. O konuda çok ciddi haksızlıklar yapıldı.
Klasik oyunları kim oynayacak
Mustafa Miyasoğlu/Eski ŞT repertuvar kurulu üyesi
Tiyatro özelleştirmek elbette herhangi bir kurumun özelleştirilmesi gibi ele alınmamalı. Çünkü özel tiyatrolar sadece gişe endişesi ile hareket edeceği için klasik eserleri sergileyemez. Oysa klasik olanın yeni kuşaklara aktarılması önemlidir. Ama bugün bir tuhaflık var; ödenekli tiyatrolarda klasik eserler değil, ne idüğü belirsiz batılı yazarlardan uyarlamalar var. Dolayısı ile tiyatroda ister özerklik, ister özgürlük söz konusu olsun, her tiyatro klasiklere yaslanmıyorsa varoluş sebebini kaybeder. İşini düzgün yapmayan kamu tiyatrosu da özelleştirme isteklerine muhatap kalır. Devlet ve kamu tiyatroları işini eğitimine uygun yapan insanlarla yapar. Eğer tiyatro camiası ideolojik davranırsa, idari cezaya müstehak olur. Bu tartışmalar, taşlar yerine oturuncaya dek süreceğe benzer.
Kaynak: STAR