Salahaddin Eyyubi’nin Kişiliği

Salahaddin Eyyubi’nin Kişiliği

Salahaddin Eyyubî mücahit bir kişilik sahibi olmanın yanında takva sahibi bir insandı. Geceleyin çok namaz kılar, sürekli zikir ve tesbihle meşgul olurdu. Şafii fıkhını iyi bilir fakat asla mezhep taassubu yapmazdı. Şeriata hürmet eder ve onun hükümlerine göre hareket ederdi. Salahaddin İslam şeriatını güçlendirme ve müdafaa makamında birçok yenilikler de yapmıştır. Yayınladığı bir emirnameye göre her sabah müezzinler şafaktan yarım saat önce kalkarlar; minareye çıkarlar. Şafak sökünceye kadar minareden tespih ve zikirde bulunurlardı.

Salahaddin aynı zamanda tasavvuf-meşreb bir liderdi. Hatta Kudus’ü fethettiğinde yanında ehl-i tasavvuftan birçok ulemanın bulunduğu bildirilmektedir. Hatta giyim-kuşamnıda ve yiyeceklerinde son derece zahidane davrandığı ve tüm şahsi kazançlarını fakihlere ve ehl-i tasavvufa infak ettiği bilinmektedir.  Salahaddin Eyyubî,  hem Mısır hem de Şam’da ehl-i tasavvuf için dergâhlar inşa etmiştir.

Salahaddin Eyyubî’nin Sofilik anlayışı Nizamiye Medreseleri âlimleri ve İmam Gazalî’nin “İhya” anlayışıyla şekillenmiştir. Bu anlayışta Şeriat, her şeyin üstündedir. Şeriata aykırı davranışta bulunanların sofiliği, şeyhliği, kerameti anlamsızdır. Bu dönem aynı zamanda tasavvufî hareketlerin sistemli olarak müesseseleşmeye başladığı ve tarikatlar devrinin başladığı bir dönem olarak bilinmektedir.

Salahaddin özellikle cemaatle namaz kılmaya ve namazdan sonra hadis dinlemeye çok önem verirdi. O, ömrünün son demlerinde bile namazlarını hep cemaatle kılardı. Ayrıca tek başına kaldığında hep hadis okurdu. Devlet işi bittiğinde arkadaşlarına “Haydi bir hadis sohbeti yapalım” derdi. Hadis okurken Rasulullah’a (s.a.v) olan sevgisinden dolayı gözlerinden yaş akardı.

Salahaddin Hz. Peygamber’e (s.a.v) o kadar saygılı davranıyor ve onun mevlid yıldönümlerine o kadar önem veriyordu ki, Hz. Peygamber (s.a.v) hakkında kaside yazan müelliflere çok büyük hediyeler takdim ediyordu. Hatta Hz. Peygamber (s.a.v) hakkında en anlamlı kasidelerin, Salahaddin döneminde cereyan eden haçlı savaşları esnasında yazıldığı rivayet edilmektedir.

Suriyeli bir profesörden duymuştum: Bana bir soru sordu; dedi ki: “Avrupalıların neden Kürt coğrafyasını paramparça ettiklerini, Kürtleri 5 devletin içinde ayrı ayrı vatandaşlar haline getirdiklerini ve Kürtleri neden asla sevmediklerini biliyor musun?” Ben bu soruya cevap veremedim. Kendisi dedi ki: “Unutma ki, Salahaddin Eyyûbî’nin Batı’ya ve Hristiyanlaığa vurduğu darbe Haçlılar tarafından ilel-ebed unutulmayacak ve bu yüzden haçlılar Kürt halkıyla oynamaya devam edeceklerdir. Selahaddin’in onlara vurduğu darbe, dem ve damarlarına işlemiş ve onu asla unutmayacaklardır.”

Görüşüne saygı duydum.

(Devam edecek)