Rüşvet, yüce divan ve siyasetçi

Rüşvet, yüce divan ve siyasetçi

Son günlerin en büyük tartışma konusu hiç şüphesiz 4 eski bakan’ın yüce divana gönderilmesi konusu oldu.
Herkes bir başka telden çalıyor. Bir taraf kesinlikle rüşvet almışlar diye inanıyorlar öte taraf ise; “amaç rüşvetçi yakalamak değil, Türkiye’ye darbe planlanıyor. Rüşvet adı altında Türkiye’ye darbe yapılmak isteniyor” diyorlar.
Burada Rüşvet alıp almadıklarının tesbitini tabi ki biz yapamayız. Yasal merciler o konuda çalışıyorlar. Eğer gerçekten Rüşvet varsa buradaki mahkemeler gizleseler de  Mahkemeyi Kübra’da her açığa çıkacaktır. Ama şu bir gerçek ki rüşvetçinin peşinde olanların amacı rüşvetçiyi yakalamak değil. Belki neden az rüşvet aldınız diye hesap soruyorlardır. Çünkü biz onların emir aldıkları hocalarının Türkiye’ye tarihi krizleri yaşatanlara şefaatçi olacaklarını söylediklerine şahit olduk. Peki, kim haklı?..
Hani bir fıkra var; Nasreddin Hoca, kadılık yaparken bir gün bir ahbabı burnundan soluyarak gelmiş. Hasmı için söylemediğini bırakmamış. Sonra:
    - Hocam, Allah aşkına söyle, demiş, haklı değil miyim?
Hoca ne yapsın?
- Haklısın, demiş.
Ahbabı sinirleri yatışmış olarak gitmiş. Onun hemen arkasından hasmı gelmiş. Bu defa da o başlamış atıp tutmaya, yok bana şöyle, yok böyle yaptı demeye. O da Hoca’ya sormuş:
    - Haklı değil miyim?
Hoca: Vallahi çok haklısın, demiş.
Adam da sakinleşerek gitmiş. Tüm bunlara tanık olan Hoca’nın karısı bile bu işe şaşırmış kalmış.
 - Senin kadılığında bir garip Hoca Efendi. İkisine de sen haklısın dedin. Hiç öyle şey olur mu?
Nasreddin Hoca hanımının yüzüne bakıp:
    - Hatun, demiş, sen de haklısın! demiş.
Herkes haklı…
Olaylara bir de bu açıdan bakın; çürük temel üzerinde sağlam yapı inşa edilebilir mi?
Günümüzde siyasete temiz girmek imkanı var mı ki temiz kalınsın?
Mesela bir insan düşünün, bilgi, kültür, iletişim, VS.. her şey var kendisinde ama bir şey yok “PARA YOK” böyle bir insan için siyasette yer var mı? Milyonlarca (Eski Para İle Trilyonlarca) para harcamayan siyaset sahnesinde yer bulabilir mi? Bütün değerlerinin üzerinde tuttuğu parayı harcayan bir kişi eline para geçtiğinde onu red edecek öyle mi? Bunu ne için yapacak? Ahlak için mi? Toplum için mi ya d ne için?
Kapitalizm bizi çok kötü esir aldı. Bütün değerlerimizi “para” denen metanın ardına attık. Fakir zengin herkesin önceliği para olunca kimse ahlaktan bahsedemez.
Birinci değer yargımız para olunca birazda bu pencereden bakmamız lazım olaylara…
Şimdi şu gerçeği göz önüne alalım; toplum olarak herkesin birinci önceliği para… Para için Müslüman bir toplum olmamıza rağmen helal ve haram çizgilerimizi bile aşıyoruz.
Bu ahval ve şerâit içinde kazandığı her şeyi; makam, koltuk, şöhret ve itibarı paraya borçlu olan bir kimseden parayı nasıl sakınırsınız?
Fakir adam parayı sever, Zengin adam parayı tapacak seviyede sever…
Karl Marx; “Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser” diyor.
Bizim atasözümüz şunu der; “üzerine binmeyeceği eşeğin önüne ot atmaz!”
Hayatta gerisi laf-ı güzaftır