Ruhumun Masalı / Şehri Urfa
‘Ruhumun masalı/Şehri Urfa’ bir kitap ismi… Kitabın yazarı, Şahin Doğan… Şahin Doğan bin dokuz yüz yetmiş sekiz Urfa doğumlu.
Sanat tarihi mezunu olan Şahin Doğan, halen Şanlıurfa Müzesinde Araştırma görevlisi olarak çalışıyor…
Şehri Urfa, Şahin Doğan’ın ikinci kitabı, Şahin Doğan ‘Şehri Urfa’ kitabında daha çok Urfa’nın tarihi mekânlarını, kentin manevi havasını yansıtmaya çalışmış… Aslında Urfa’yı tanıtmak, her Urfalının hayalidir. Ancak her Urfalı Şahin Doğan kadar şanslı değildir. Çünkü Şahin Doğan bu konuda lisanslı, yani hem kalemi güçlü bir yazar hem de sanat tarihi mezunu… Doğal olarak bizden bir sıfır önde!
Şahin Doğan, Kitabın önsözünde; “Urfa’da doğmakla Urfalı olmak aynı şey değildir.” Diyor.
“Tıpkı İstanbul’da doğmakla İstanbullu olmak gibi…” diye devam ediyor.
Burada yazara hak veriyorum. İkisi arasında çok fark vardır. Çünkü aidiyet farklı, mecburiyet ayrı şeydir. Yazar devam ediyor;
“biri sadece biyolojik ve coğrafi bir aidiyeti işaretlerken, diğeri çok daha kapsamlı ve kültürel bir bilinçlik halini işaret eder…” diyor.
Bu konuda da yazarımız Şahin Doğan’a katılıyorum. Katılmadığım konular da var tabi…
Mesela; yazar kitapta kaynaklara yer vermiş, zaten kitabın içeriği de bunu gerektiriyor diyebiliriz. Ancak kaynakların doğruluğunu bu konuda araştırmalar yapmış ehil kişilere teyit ettirmeden eserinde yer verdiği için sıkıntı olmuş bana göre!
Mesela kitabın hemen girişinde ‘Rıdvaniye Camii Ve Medresesi’ başlığıyla yazdığı bölümde ve daha sonra farklı yerlerde zikrettiği bazı yanlışlar gözümüze çarpmaktadır.
“…kutsal balık’ların bin yıllardan beri içerisinde mesut bir şekilde yüzdüğü ve artık onunla bütünleştiği ‘güzelliğin aynası’ Halilurrahman gölü…”
Yazar, şiirsel bir tonla ifade etmiş, insanın ruhunu okşuyor adeta… Tabi gölün güzelliğine diyecek sözümüz yok. ‘Halilurrahman gölü’ de tamam, ancak balıkların kutsal olduğu kısmı yanlış ve yanıltıcı bir terim ve tanımlamadır.
Çünkü her ne kadar avam tabakada böyle bir efsanevi terim varsa da, bunun dini bir kaynağı ve dayanağı yoktur. Bu mitolojiden öteye geçmeyen bir anlatımdır.
Ayrıca devamında, “Dergâh Camii diye zikretmiş, bunun yerine ‘Mevlit Halil Camii’ deseydi daha uygun olurdu. Bir sanat tarihçisi olarak bu detaylar onun için önemlidir.
Yine yazarımız kitabında birçok tarihi yapıyı ellerinde belge olmadan sadece kuru iddialardan oluşan bir takım verilere dayanarak Urfa’da ki tüm tarihi yerleri Hıristiyanlara dayandırmaktadır. Burada yazarımızın iyi niyetinden şüphe etmiyoruz. Yazarın iyi niyetinden ve ‘Hocam’ dediği bazı araştırmacılara gösterdiği saygıdan dolayı yeteri kadar araştırmadan, tamamen güven esasına dayalı kaynaklar verdiği için böyle bir hataya düştüğünü kabul ediyoruz.
Mesela birçok caminin daha önce kilise olduğunu söyleyen kaynak bunun doğruluğunu ispat edememiştir. Ben tarihçi değilim ama bildiğim kadarıyla Urfa’da eskiden kilise olup şu an cami olarak aktif olan sadece Cercis peygamber camii, Fırfırlı-Tılfındır camii ve Selahaddin Eyyubi’ camileri var.
Ancak Urfa’da bu konularda araştırmalarıyla ünlü, Şahin Doğan’ın da kendilerinden çok alıntı yaptığı bir takım yazarlar, o kadar camii Hıristiyanlara ve kiliseye dayandırıyorlar ki, adeta dersiniz Urfa tamamıyla bir Hıristiyan şehridir ve Müslümanların da hiçbir eseri yoktur.
Bu yanlış bir algıdır. Aynı zaman da tehlikelidir de… Şöyle ki; bu konuda yazılan kitaplar ve yapılan tüm çalışmalar, şimdi olmasa bile ileriki zamanlar için belge niteliği taşıyacaktır.
İleriki zamanlarda bu topraklarda gözü olanlar bu eserleri kullanacaklar ve bakın sizin kendi yazarlarınız ve araştırmacılarınız bile bu kadar eserin bize ait olduğunu yazmışlar. Buralarda bizim de hakkımız var, hatta buralar bizimdir diyeceklerdir.
Oysa Hz. Ömer’in halifelik döneminde bile Urfa’da yapılan camiler var. Örnek: Ömeriye Camii…
Bunun dışında kitapta kullanılan Fotoğraflar keşke renkli olsaydı diye düşünüyorum. Renkli olsaydı daha verimli ve ayrıntılı, görsellik açısından da daha güzel olurdu…
Eksiksiz Kitap Olmaz
İyi niyet olduktan sonra, eksikler ve yanlışlar düzeltilir. ‘Şehri Urfa’ kitabı hem üslup açısından, hem konu ve içerik olarak okunması gereken bir kitap... bir kitapta bazı hataların olması, o kitabı okumaya engel değildir.
Şahsen kitabın isimi de çok hoşuma gitti. ‘Ruhumun Masalı/Şehri Urfa’ kulağa hoş gelen ve kitabın içeriğiyle çok uyumlu bir isim…
Yazarımız kitabını, Urfa’da, tarihsel özellik taşıyan, belgesel içerikli, anı, gezi ve deneme yazılarından oluşan mistik bir hava içerisinde bize kendisine has akıcı ve yumuşak üslubuyla sunmaktadır.
Mesela kitabın sonlarına doğru ‘Arka Sokaklar Arasında’ ismini verdiği, 5. Bölümde yazmış olduğu;
“Bir boşluk… Tarifi kabil olmayan, kelimelerin içine sığmayan bir boşluk... Gittikçe büyüyen, büyüdükçe derinleşen, derinleştikçe tanımsızlaşan ve belirsizleşen bir boşluk…”
Diye devam eden bölüm çok hoşuma gitti. Belki de içimde ki boşluğu doldurduğu için bu bölüm daha etkiledi beni. Çünkü yazar sonra o boşluğu nasıl doldurmamız gerektiği konusunda bize taktik de veriyor.
“Bütün bunlar doğru amma; huşu içinde kıldığımız bir namazdan sonra, derin bir vecd ile okuduğumuz Kur’an-ı Kerimden sonra, gözyaşıyla ıslattığımız seccadeden, ellerimiz karıncalı içten yakarışlarla ettiğimiz samimi bir duadan, nasihat dolu bir Cuma hutbesinden, cami avlusunda hüzünle taşıdığımız bir tabuttan, aşkla yaptığımız tatlı bir sohbetten, iştahla yediğimiz leziz bir yemekten…” diyerek okuyucuyu maneviyata yönlendiriyor yazar.
Yine yazarın sürekli bir arayış içerisinde olduğunu da aşağıda ki satırlardan anlıyoruz.
“…işte böylesi bir boşluk anlarında Urfa’nın tarih ve maneviyat kokan, karadaş döşemeli arka sokaklarında gezmek, onda bir itiyat haline gelmişti. Ara sokakları, arka sokakları, çıkmaz sokakları, halk arasındaki meşhur deyimle “tetirbe”leri… Dolaşmak ve bunları dolaşırken tarifi kabil olmayan bir zevk almak, bir his taşımak... Bu sokakların dolambaçlı oluşu, darlığı, inceliği, kavisler yaparak sanki sonsuzluğa doğru gidişi…” diye devam ediyor yazarımız…
Yazarın yer yer şiirlerle konuyu bağlaması ve usta şairlerden şiir alıntılaması da ayrıca kitaba duygu katmaktadır.
Yine yazar, kitabında birçok ünlü yazar, edebiyatçı, şair, sanatçı, din adamı ve topluma mal olmuş vasıflı insanlardan bahsederek hafızasının ve kaleminin güçlü olduğunu ispat ediyor. Bazı teknik ve kaynak hataları dışında alanında güzel ve okunaklı bir kitap…
Bu yüzden yazara başarılar dilerken, size de bu kitabı okumayı tavsiye ediyorum.