Öğrenci Kolektifleri Eylemi Davasını Anayasa Mahkemesi Bozdu
Türkiye gündeminde düşen ensar vakfı olayı ile ile ilgili eylem yaptığı için para cezasına çarptırılan Hayriye Özde ÇELİKBİLEK'in cezasını Anayasa Mahkemesi Bozdu. Mahkeme ayrıca Hayriye Özde ÇELİKBİLEK tarafından talep edilen tazminat davasını da ret etti.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir protesto eylemine katıldığı için başvurucuya idari para cezası verilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/7/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
tarafından
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
9. Başvurucu 1992 doğumlu olup olay tarihinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencisidir.
10. 2016 yılının Mart ayı başlarında ulusal bir gazetede Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği (KAİMDER) ile bağlantılı olduğu söylenen yurtlarda kalan en az on öğrencinin onlardan sorumlu olan bir öğretmen tarafından tacize uğradığına ilişkin bir haber yayımlanmıştır. Haberde, çocuklardan birinin yaşadıklarını bir psikoloğa anlatması, psikoloğun konuyu yetkililere bildirmesiyle olayın ortaya çıktığı ve Karaman'da Cumhuriyet Savcısının konuyla ilgili soruşturma başlattığı yer almıştır. Daha sonraki haberlere göre sanığın kısa sürede tutuklandığı ve yine mart ayı içinde iddianamenin tamamlanarak yargı sürecinin başladığı anlaşılmaktadır. Kamuoyunda büyük infial uyandıran olay çok sayıda sivil toplum kuruluşunca takip edilmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmiş, ulusal ve uluslararası yayın organlarında sayısız habere konu olmuştur.
11. Kamuoyu gündemini yoğun bir şekilde meşgul eden söz konusu olayı protesto etmek amacıyla aralarında başvurucunun da bulunduğu bir grup 25/3/2016 tarihinde saat 14.00 civarında Ensar Vakfı Ankara Şubesi (Şube) önünde toplanmıştır. Protestocu grup bir pankart açmıştır. Pankartın üzerinde "Tecavüz Yuvası Ensar Vakfi Kapatılsın, Öğrenci Kolektifleri" yazmaktadır. Yine pankart üzerinde yer alan bir ok, şubenin bulunduğu binanın ana giriş kapısını göstermektedir.
12. Söz konusu protesto eyleminin polise bildirilmesi üzerine Şube binasının önüne gelen polis ekibi, bina girişinde yer alan Şube tabelasının üzerine ve bina duvarına sprey boya ile "Tecavüzcü Ensar" yazılarının yazıldığını, protestocu grubun eylemi gerçekleştirdikten sonra Kızılay yönüne doğru dağıldığını tespit ederek tutanak düzenlemiştir.
13. Başvurucu, daha sonra evinde gözaltına alınarak Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğüne getirilmiştir. Başvurucu hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca 219 TL idari para cezası uygulanmıştır.
14. Başvurucu, idari para cezasına karşı Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz dilekçesinde; protestonun barışçıl olduğu dikkate alınarak eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, hangi emre aykırı davranışta bulunulduğunun somut olarak ortaya konmadığı ve itiraz konusu cezanın caydırıcı etkisinin gözetilmesi gerektiği savunulmuştur.
15. Hâkimlik, idari yaptırım kararı ile verilen idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğunu belirtmiş; daha fazla bir gerekçeye yer vermeden 15/6/2016 tarihinde itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.
edilmiştir.
16. Anılan karar, başvurucu vekiline 19/7/2016 tarihinde tebliğ Başvurucu 21/7/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 5326 sayılı Kanun'un "Emre aykırı davranış" kenar başlıklı 32. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Yetkili makamlar tarafından adli işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye... idari para cezası verilir..."
B. Uluslararası Hukuk
18. Mevcut başvuruya ilişkin uluslararası hukuk kaynaklarının derli toplu verildiği kararlar için bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri ([GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, $8 22-31), Rıza Gökçen Erus ve diğerleri (B. No: 2014/17391, 19/4/2018, $$ 24-30) başvuruları hakkında verilen kararlar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 24/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; ülkede infiale yol açan istismar ve tecavüz olaylarını barışçıl bir şekilde protesto ettiğini, ilk derece mahkemesi kararının gerekçeden yoksun olduğunu, söz konusu idari para cezasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı üzerinde caydırıcı etkisi bulunduğunu ifade etmiştir. Başvurucu toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun gerekçeli karar hakkına ilişkin iddialarının da bir bütün olarak toplantı ve gösteri düzenleme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
22. Anayasa'nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:
"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
24. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının sadece kullanılması sırasında değil kullanılmasından sonraki işlemlerin de hak üzerinde sınırlayıcı etkisi bulunmaktadır (Erdal Karadaş, B. No: 2017/22700, 28/5/2019, § 46; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 53; Dursun Soydan ve diğerleri, B. No: 2015/2948, 14/11/2018, § 39; Riza Gökçen Erus ve diğerleri, B. No: 2014/17391, 19/4/2018, § 40; sendika hakkına ilişkin olarak bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 48). Bu sebeple başvurucunun katıldığı protesto eylemine kolluk kuvvetleri herhangi bir müdahalede bulunmamış olsa bile daha sonra idari para cezası ile cezalandırılmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmelidir.
b. Müdahalenin ihlal Oluşturup Oluşturmadığı
25. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa'nın 34. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.
Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
26. Bu sebeple müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa'nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
27. 5326 sayılı Kanun'un 32. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır (5326 sayılı Kanun'un 32. maddesine ilişkin kanunilik değerlendirmesi için bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, $$ 52-69).
ii. Meşru Amaç
28. Başvurucunun idari para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kararın Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fikrasında yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel İlkeler
(a) Demokratik Toplumda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının Önemi
29. Anayasa Mahkemesi demokratik toplum düzeninin gerekleri ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini daha önce pek çok kez açıklamıştır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakki, demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer almakta olup
bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir araya gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif bir şekilde kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve yayılmasını güvence altına almaktadır (Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 36; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 115; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri (GK), $ 79; Osman Erbil, $ 45).
30. Bu hak, ifade özgürlüğünün özel bir biçimidir. Anayasal haklar içinde kendine has özerk rolünün ve özel uygulama alanının varlığına rağmen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı aynı zamanda ifade özgürlüğü ışığında değerlendirilmelidir (ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı arasındaki ilişki için bkz. Dilan Ögüz Canan; Ali Rıza Özer ve diğerleri; Osman Erbil, Gülşah Öztürk ve diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016; Ömer Faruk Akyüz, B. No: 2015/9247, 4/4/2018).
(b) Müdahalenin Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
31. Buna göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan bir müdahale zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa (bazı farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında bkz. Dilan Ögüz Canan $ 32; sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 73; Tayfun Cengiz, B. No: 2013/8463, 18/9/2014, § 56; Adalet Mehtap Buluryer, B. No: 2013/5447, 16/10/2014, $g 103-105; grev hakkı bağlamında bkz. Kristal-İş Sendikası (GK), B. No: 2014/12166, 2/7/2015, $ 70) ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse (bazı farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında Dilan Ögüz Canan $$ 33, 56; sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, $ 74) demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.
(2) İlkelerin Olaya Uygulanması
32. Anayasa Mahkemesi önündeki başvuruya konu gösteriden önce medyada, Karaman'da bir ilkokulda görev yapan sınıf öğretmeninin on erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddia edilmiş; toplumda büyük bir infial yaratan olay ülke gündeminin başat konusu olmuştur.
33. Bir üniversite öğrencisi olan başvurucu, yaşanan istismar olayını protesto etmek amacıyla Ensar Vakfi Ankara Şubesi önünde diğer arkadaşlarıyla birlikte pankart açmak suretiyle bir eylem gerçekleştirmiştir. Başvurucuya 5326 sayılı Kanun'un 32. maddesinde yer alan emre itaatsizlik kabahatine aykırı davranışta bulunması nedeniyle 219 TL idari para cezası verilmiştir. Gerçekleştirilen eylem nedeniyle başvurucu hakkında kamu makamlarınca herhangi bir adli veya idari soruşturma açıldığına dair bir bilgi bulunmamaktadır.
34. Öte yandan somut olayda ne idari işleme ilişkin evraklarda ne de ilk derece mahkemesi kararında başvurucunun aykırı davrandığı ileri sürülen emir hakkında bir bilgiye yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik hâle gelen içtihadına göre 5326 sayılı Kanun'un 32. maddesi uyarınca bir kişinin cezalandırılabilmesi için usulüne uygun olarak verilmiş bir emir bulunmalı ve söz konusu emre aykırı davranış nedeniyle kişilerin temel haklarına müdahaleyi haklı kılacak olan ve emrin amacı olan kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlığın bozulduğunun veya bozulma tehlikesinin bulunduğunun da kamu
ak olan ve emr; aykırı davranış nedenitine uygun olarak
gücünü kullanan yetkili mercilerin kararlarında (örneğin ceza tutanağını düzenleyen polis raporlarında veya derece mahkemelerinin gerekçelerinde) gösterilmesi gerekir (Rıza Gökçen Erus ve diğerleri, $ 64; Dilan Ögüz Canan, 88 51, 53; Dursun Soydan ve diğerleri, $ 57).
35. Öte yandan mevcut başvuruda olduğu gibi göstericilerin şiddet eylemlerine karışmadıkları veya toplantı nedeniyle bir zarar tehlikesinin doğduğunun gösterilemediği durumlarda kamu makamlarının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına belirli bir ölçüye kadar müsamaha göstermesi gerekir (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, 81; Dursun Soydan ve diğerleri, $ 59, Dilan Ögüz Canan, $ 55; Ömer Faruk Akyüz, $ 70). Barışçıl bir gösteri veya basın açıklaması nedeniyle -somut olayda olduğu gibi ilke olarak cezai bir yaptırım da uygulanmaması gerekir.
B Dursun Soydan besi gerekir (Eoin urüyüşü düzenlemunun gösterilem
36. Somut olayda, polis tutanaklarında ve Hâkimlik kararında başvurucunun eyleminin hangi emre aykırılık teşkil ettiğine dair bir bilgi veya değerlendirme bulunmadığı gibi gerçekleştirilen protesto gösterisi nedeniyle kamu düzeninin bozulduğuna veya bozulma tehlikesi ortaya çıktığına (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 93; Dursun Soydan ve diğerleri, 60) yani müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığına ilişkin, somut olayla bağlantılı bir gerekçe de ortaya konmamıştır.
37. Son olarak Anayasa'nın 34. maddesi barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan kişilere hukuken kılınabilir bir olaya karışmadıkları sürece en hafif kabul edilecek cezanın dahi uygulanmamasını temin eder. Zira barışçıl gösteriye katılanlar hakkında gösteri sonrasında idari para cezaları verilmesi gibi yaptırımlar kişilerin haklarını kullanmalarında caydırıcı etkiye neden olabilir (Rıza Gökçen Erus, $ 55). Somut olayda başvurucu hakkında uygulanan para cezasının başvurucunun benzer toplantı veya gösterilere katılmasında caydırıcı etki doğurabileceği kabul edilmelidir (Dursun Soydan ve diğerleri, § 63).
38. Dolayısıyla idari para cezası verilmesi nedeniyle başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
39. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
40. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fikraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir....
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hållerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
41. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin uygulanmasına ilişkin kabul edilen ilkeler için bkz. Mehmet Doğan (GK), B. No: 2014/8875, 7/6/2018, $$ 54-60.
42. Başvurucu, maddi tazminat olarak para cezasının iadesine ve manevi tazminat olarak da 5.000 TL tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
43. Anayasa Mahkemesi başvurucunun idari para cezası ile cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı hususunun ilgili ve yeterli gerekçe ile ortaya konulamadığı değerlendirmesinde bulunarak toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
44. Bu durumda ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise usul hukukunda yer alan, benzer kurumlardan farklı ve bireysel başvuruya özgü bir düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yeniden yargılama sürecinde mahkemelerce yapılması gereken iş, öncelikle hak ihlaline yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılmasından ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
45. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesinin yeterli giderim sağladığı değerlendirildiğinden tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğine (2016/2130 Değişik İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 24/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.