REHBER ADAM ERDOĞAN VE TİME'DA
Anadolu topraklarında yaşayan bu milletin berrak ve açık olan mavi ufkuna yıllardır kara bulutlar kaplamıştı. Hatta bazen bu bulutlar, siyah ve gece dolaşan bir canavar misali bütün ağırlığıyla halkın üstüne çökmüş, ekonomiden güvenliğe her şeyini peşkeş çekmiştir. İşte böyle dönemlerde halkın tek umudu rehber adamlar olmuştur. Hem ruh hem beden aydınlığına sahip olan bu kişiler, her türlü engellemelere rağmen, birer yıldız gibi, hem maddi hem de manevi kalkınmayı ihmal etmeden, milletin kararmış ufuklarını aydınlatmaya çalışırlar. Çünkü maneviyatı ihmal edilmiş toplumlarda yaşayan insanlar kendilerini mutsuz birer kaçak gibi; hatta arkasından takip edilen bir suçlu gibi hissettikleri için hep karanlıkta kaybolmak isterler. Rehber adamlar ise, ümitlerin nur çağlayanı gibi tüm insanlara yol göstererek onları karanlıklardan aydınlığa çıkarırlar.
Başbakan Tayyip Erdoğan, tam da böyle bir rehber adam karakterindedir. Eğer sadece kendi ülkesi değil, Kürt’ten Araba, Türk’ten Çerkez’e, Zenginden fakire, Malezya’dan Tunus’a, oradan Brezilya ve Kanada’ya, Doğu’dan Batı’ya, Müslümandan gayrimüslime kadar herkesimden insanlar Ona hayranlık duyuyorsa, Tayyip Erdoğan’da bir rehberlik vasfı var demektir. Bu yüzden TİME dergisi Onu kapak yapmıştır. Bu Yüzden Mısır’da, Libya ve Tunus’ta krallar gibi karşılanmıştır. Bu yüzden Fılıstin’de dört gözle beklenmektir. Ve bu yüzden, dünyanın barış dengesini sürekli bir şekilde ve basit oyunlarla bozmaya çalışan İsrail, başını iki avucu arasına alıp kara kara düşünmeye başlamış ve yeni hesaplar peşine düşmüştür. Anlayacağınız İsrail’in dünya barışını tehdit eden hesapları altüst olmuştur.
Tayyip Erdoğan, kendisine atılan iftiraların aksine, halkın yüce din duygusunu hiçbir zaman istismar etmediği gibi, o tertemiz duygulara sırt da çevirmemiştir. O her zaman tertemiz ve şık takım elbisesiyle camiye gider ve namazını kılar. Ama Erdoğan’ın namaz kılma özelliği Cuma günlerine mahsus değildir; o diğer vakit namazlarını da asla kaçırmayan bir siyasi lider olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dünyanın en büyük tirajlarına sahip olan TİME dergisi eğer Tayyip Erdoğan’ı “ERDOĞAN’IN ÇİZDİĞİ YOL” diye kapak yapıyorsa, onların da bir bildiği var demektir. Bunu küçümseyenler olacaktır. Hatta “ABD’liler Erdoğan’ı kendi saflarına çekiyorlar” diyenler de olacaktır. Oysa Erdoğan’ı dünyanın ilgi odağına koyan şey, onun olaylara, geçmişe ve geleceğe olan bakış açısıdır. Kendi ülkesinin geçmişini ve geleceğini dünya ölçeğinde mukayese ettiği kadar, Filistin’in de, hata İsrail’in de geçmişini ve geleceğini inceliyor ve hesaba katıyor. Onun meşhur “Bizim için Ankara-İstanbul- Konya-Diyarbakır ne ise, Bağdat, Kudüs, Kahire, Mekke ve Medine de odur” şeklindeki sözünün mana boyutu budur. Zira tarihte, “sadece felaketleri nakleden bir bilim dalı” gözüyle bakanlar tarihten asla ibret alamazlar. Tayyip Erdoğan tarihin, acısıyla tatlısıyla bir toplumun aynası mesabesinde olduğunu çok iyi bilen bir lider… Şu var ki, toplumda hafıza kaybı yüksek olduğu için insanlar genelde sadece felaketleri hatırlarlar. Ama Tayyip Erdoğan’ın, her şeye rağmen tarihten, özellikle yakın tarihimizden çok iyi ders aldığından eminim.
Tayyip Erdoğan, her zaman debdebeleriyle ve maddi saltanatlarıyla toplumun sırtında birer kambur gibi duran ve toplumu yanlış yönlendirmeye çalışanlara da yardımcı olan bir lider. Mutluluklarını başkalarının mutsuzluklarında arayan bu zavallılara bile hoşgörü ile yaklaşmak ve onları da topluma entegre etmek yine Erdoğan’a düşmüştür. Elbette ki Tayyip Erdoğan güncü imanından alıyor. Çünkü gayretli olmak, çalışkan ve becerikli olmak bizim elimizde; ama faziletli olmak, takvaya ve bire ulaşmak iman gücüne bağlıdır. Allah Onu muvaffak etsin; yar ve yardımcısı olsun.