RAMAZAN ORUCUNUN ÖNEMİ

RAMAZAN ORUCUNUN ÖNEMİ

S.    Hocam Ramazan Orucunun önemini anlatır mısınız?

C. Ebû Hüreyre’den (r) rivayetle Rasûlüllah (s)şöyle buyurdu: “Allah Teâla buyurmuştur ki: ‘Adem-oğlunun bütün amelleri kendinindir. Ancak oruç müstesnadır. Şüp­hesiz O benim içindir. Ve mükâfatını da ancak ben veririm.” Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu zaman kötü söz söylemesin. Bağırıp çağırmasın. Adi hareketlerde bulun­masın. Eğer bir kimse ona söverse veya kavga ederse iki kere 'Ben oruçluyum' desin. Muhammed'in nefsini elinde tutan zata yemin olsun ki oruçlunun ağız kokusu Allah katında kıyamet günü misk kokusundan daha hoştur. Oruçlu için iki sevinç vardır. Birincisi iftar ettiği zaman iftarıyla sevinir. Diğeri ise, Rabbine kavuştuğu zaman orucuyla sevinir.” (Müslim, Ahmed ve Nesâî rivayet etmişlerdir.)

Abdullah b Ömer’den (r)  rivayetle Rasûlüllah (s) şöyle buyurdu: “Oruç ve Kur'ân, kıyamet günü kula şefaat ederler. Oruç şöyle der: 'Ey Rabbim, gündüz bu kulu yemekten ve şehvetten men ettim. Ona şefaat etmeme izin ver.' Kur'­ân da şöyle der: ‘Bu kulunu gece uykudan men ettim. Ona şefaat etmeme bana izin ver.' Böylece her ikisi de şefaat ederler.” (Ahmed b. Hanbel sahih bir senetle rivayet etmiştir.)

Ebû ümâme 'den rivayet olunduğuna göre kendisi şöyle demiş­tir: “Rasûlüah'a  (s) gelerek şöyle dedim: 'Ya Resûlellah! Beni cennete sokacak bir âmel söyle.’ Bunun üzerine Rasûlüllah (s), ‘Oruç tut çünkü orucun dengi yoktur.’ buyurdu. Sonra ikinci kez gelerek tekrar sordum. Yine, ‘Oruç tut’ buyurdu.” (Bu hadisi Ahmed, Nesâi ve Hâkim rivayet etmişlerdir.)

Ebû Said el-Hudri'den rivayetle Rasûlüllah (s) şöyle buyurdu: “Allah yolunda bir gün oruç tutan hiçbir kul yoktur ki, Allah onun yüzünü o gün sebebiyle cehennemden yetmiş sene uzaklaştırmasın.” (Bu hadisi Buhari, Müslim, Tirmizî, Nesâî ve  İbn Mâce rivayet etmiştir.)

Sehl bin Sa'd’tan rivayetle Rasûlüllah (s) şöyle buyurdu: “Cennetde Reyyan isminde bir kapı var­dır. Kıyamet günü, oruçlular nerede, diye sorulur. Oruçluların so­nuncusu bu kapıdan girince kapı kapanır.” (Hadisi Buhari ve Müs­lim rivayet etmişlerdir.)

S-   Hocam, Orucun Farz Oluşu Ne ile Sabittir?

C- Ramazan orucu kitap, sünnet ve icma ile farz kılınmıştır. Kur'ân'dan delil şu ayet-i kerimelerdir: Ey İman edenler! Daha öncekilere olduğu gibi oruç size de farz lalındı. Ola ki Allah'tan korkarsınız.” (Bakara, 2/184) Başka bir ayette: “Kendisinde Kur'ân inen Ramazan ayı insanlar için bir hidayet ve Allah'tan bir belgedir. Her kim Ramazan ayına yetişirse oruç tutsun.» (Bakara,2/185)

Orucun sünnetten deliline gelince; bu konuda, Rasûlüllah (s) şöyle buyurmuştur: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Şahadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, oruç tutmak ve hacca gitmek.” Talha bin Ubeydullah 'ın rivayet et­tiği hadise göre; bir adam Rasûlüllah'a, “Ya Rasûlüllah, Allah'ın farz kıldığı orucu bana haber ver” dedi. Rasûlüllah (s), Ramazan orucudur, buyurdu. Adam, “Bundan başka var mı?” diye sorunca, Rasûlüllah (s), “Hayır. Nafile tutarsan o hariç”  buyurdu.

İslam ümmeti de, Ramazan orucunun farz oluşu üzerine icmâ etmişlerdir. Ramazan orucu, dinin zarurî olarak ortaya koy­duğu islâm'ın rükünlerinden birisidir. Ramazan orucunu inkâr eden kâfir olup İslâm'­dan çıkmış sayılır. Farziyeti, Hicret'in ikinci senesinde, Şaban ayı­nın kalan son ikinci gecesi olan Pazartesi gecesinde meydana gelmiştir.